Kraliyet ailesi, Markle’ı haklı çıkaracak derecede ten rengi düşmanı bir ailedir. Bunun bilinen bir örneği 1880’lerin sonlarında, Kraliçe Victoria’nın hizmetlisi Hint Abdül Kerim’e yapılanlardır.

Monarşi dediğin ırkçıdır

Mehmet ERDEM

Monarşiyle bağlarını koparıp son derece “sivil” bir yaşam kurmak için ABD’ye giden Prens Harry ile eşi Meghan Markle’ın İngiliz Kraliyet ailesine ilişkin açıklamaları, konuya en az ilgi duyanların bile dikkatini çekti bilindiği gibi. Gelin Markle, siyah bir anneye sahip olduğundan doğacak olan çocuğunun siyah olacağı endişesiyle Prens sıfatını taşımasının istenmediğini ileri sürerek Kraliyet ailesini ırkçı olmakla suçladı.

Öncelikle belirtilmeli ki, Kraliyet ailesi “kurumsal” anlamda ırkçılığın temsilcisidir. Ama bunu tavırlarında açık seçik görebilmek mümkün değil. Günümüzün “Siyaseten Doğru”luk tutumu uyarınca, ırkçı olsalar bile bunu belli edecek tavırları, zaman zaman kendini ele veren mensupları vardır ama, kolay kolay almaz Kraliyet bireyleri. Dolayısıyla gelinin iddialarını kanıtlaması zor görünüyor.

BİRİNCİSİ NEYSE İKİNCİSİ DE O

Kraliyet ırkçılık konusunda sabıkalıdır. Kraliçe I. Elizabeth 1500'lerde İngiltere'nin köle ticaretiyle bağlantılıydı örneğin. 300 Afrikalıyı ele geçirip, onları 1562'de baharatla takas eden Yüzbaşı John Hawkins'i açıkça desteklemişti I. Elizabeth. Hatta öyle ki, o uğursuz “ticaretini” kolaylaştırsın diye bir de gemi hediye etmişti. Bugünün mevcut Kraliçesi, monarşinin işte bu siyah köle ticaretindeki rolü başta olmak üzere kimi ırkçı tutumlarını hâlâ kabul etmiş değil. Bu bile başlı başına ırkçılığı koruyup kollayan bir tutuma sahip olduğunu gösterir Kraliyet’in.

monarsi-dedigin-irkcidir-851995-1.

TEN RENGİ DÜŞMANI BİR AİLE

Kraliyet ailesi, Markle'ı haklı çıkaracak derecede ten rengi düşmanı bir aile. Bunun bilinen bir örneği 1880'lerin sonlarında, Kraliçe Victoria'nın hizmetlisi Hint Abdül Kerim'e yapılanlardır. Meraklısı mutlaka konuyu işleyen filmden de anımsayacaktır bunu. Victoria ile Abdül Kerim arasında çok ama çok büyük bir dostluk oluşmuştu. Victoria’nın ölümünden sonra Abdul Kerim’e çok çektirilmiş, bin bir entrikayla, üstelik Victoria “korunsun” dediği halde, Abdül Kerim Hindistan'a geri gönderilmişti. Victoria’nın da ırkçı tutularının olmadığı düşünülsün istemem. Elbette o da ırkçıydı ama Abdül Kerim kendisini ona sevdirebilmişti. İstisnai bir durumdur yani. Hepsi bu.

En yakın ikinci örnek ise tüm dünyayı etkilemiş olan Black Lives Matter (Siyah Yaşamlar Önemlidir) hareketi konusunda Kraliyet ailesinin hiçbir destekleyici açıklamasının olmayışıdır. Şimdi eşi Markle, Kraliyet’in ırkçı tutumlarının hedefi olan Prens Harry, sonradan defalarca özür dilemiştir ama 2005 yılında, 20 yaşındayken, bir kıyafet balosuna Nazi kostümüyle katılmıştı. Bu olaydan sadece dört yıl sonra yine Prens Harry yine defalarca özür dilediği bir olaya imza atmış, bir askeri eğitim videosunda bir arkadaşına ırkçı dille hakaret etmişti. 2017'de Kent Prensesi Michael, Meghan Markle ile öğle yemeğine ırkçı bir broş takarak gelmişti. Kraliçenin kocası Edinburgh Dükü Philip’in “mizah” anlayışının ne kadar ırkçı öğeler taşıdığı da kimse için sır değil. 1986'da Çin'e yaptığı ziyarette bir İngiliz öğrenciye, eğer Çin’de çok uzun süre kalırsa, gözlerin çeki olacağı “şakasını” yapmıştı ki benzeri çoktur bu tür “şakalarının.” Sonradan “şakaları “için özür dilese de Dük’ün pişmanlık duyduğunu gösteren tek bir tutumu olmadı.

MEGHAN İLK KARIŞIK IRK MENSUBU

Meghan Markle, karma ırktan geldiği bilinen ilk Kraliyet ailesi mensubudur. Tarihçiler, Kral III. George’un eşi Kraliçe Charlotte'un da Afrika'da kökleri olan Portekiz kraliyet ailesinin bir kolundan geldiğini söylerler. Markle’ın Prens Harry’den olma küçük oğlunun taht sırası hayli aşağılarda ama yine de olmadık gelişmeler olur da Kral olursa bu kabul edilebilir bir durum olmaz Kraliyet için. Çünkü “İmparatorluğun Başı” unvanı, tamamen beyaz kraliyet ailesinin birbirini izleyen her neslinde ilk doğan torunlara verilir. Bu nedenle, beyaz olmayan bir kişi, en azından öngörülebilir bir gelecekte bu unvana sahip olamayacak demektir. Bu kurumsal ırkçılıktır işte.

Bir magazin figürü olarak Kraliyet ailesine girişi bile başlı başına bir peri masalı olan Markle’ın karşılaştığı ırkçılığın, Kraliyet gibi çokuluslu bir imparatorluğu temsil eden kurumda bile mevcut olması çelişik gibi geliyor. Bu, çokuluslu imparatorluğun temsil ettiği “milletleri” sömürgeleştirerek kendine bağladığının ama asla “kendinden” saymadığının bir örneği. Kraliyet’in ırkçılığı “sıradan birey” ırkçılığından onlara hükmetmenin verdiği üstünlükle ayrılıyor.
Dile getirilmedi ama Prenses Diana da bir ırkçılık kurbanıydı. Kendisi de bir “beyaz” olmasına rağmen, Prens Charles’tan sonra sevgililerinin çoğunun azınlık mensubu bireyler olması Diana’yı da ırkçılığın hedefi yapmıştı. Trafik kazasında birlikte öldüğü Dodi el Fayed’den hamile olduğu bilinen Prenses’in, geleceğin kralı olacak olan Prens William’ın annesi olması durumu Kraliyet açısından içinden çıkılmaz hale getirecekti. Düşünsenize, Kral’ın Müslüman olan üvey bir kardeşinin olduğunu. Hiçbir zaman Prenses Diana’nın bir Kraliyet komplosuyla ortadan kaldırıldığına inanmamış biri olarak belirtmeliyim ki, bu ölüm Kraliyet’in çok ama çok işine gelmiştir, en azından bu yüzden. Irkçılığın belki de en “haklı” olarak yer bulduğu kurumdur Kraliyet. “Haklı olarak” cümlesi ürkütmesin; ama böyledir. Çünkü Kraliyet varlığını, tebaası için tanrısal bir armağan olarak görür. Tanrısallık onun sıradan, hatta beyaz bile olsa sıradan bireylerle eşit olmasına engeldir.

Zaten yarı bir siyah olarak kendi toplumunda da ırkçılıkla karşılaşan Meghan Markle için değişen fazla bir şey yoktur. Onu, taht sırasında gerilerde de olsa teorik olarak kral olmaya aday bir Prens’in eşi olmak da ırkçılığın hedefi olmaktan kurtarmamıştır. Trajik olan aynı sınıftan bireylerin birbirlerine ırkçılık yapmaları. Bizi ilgilendiren aslında bu. Yok olmaya mahkûm bir kurumun kibirli, şımarık, emek üretim sürecinde yer almayan bireylerinin ırkçılığı sadece kendilerini gülünç kılar. Biz kendi toplumumuzda gittikçe gelişen ırkçı eğilimlerle mücadele edelim. En “kral” mücadele de budur elbette.