Morrissey: Faşist ve yetenekli

Morrissey en son İstanbul konserine ‘How Soon Is Now”la başlamıştı, Açık Hava’da. Arkalarda oturuyordum ve şarkıyı ne kadar özlediğimi, ne kadar sevdiğimi hatırlamak büyük mutluluktu. Sonra önlere geçtim ve o zamana kadar görmediğim, okuyamadığım şeyi gördüm, okudum. Midem bulandı. Keyfim tamamen kaçtı. Morrissey grubunun üyelerine ‘Assad is Shit’ yazılı t-shirt’ler giydirmişti. Yani ‘Esad boktur.’ Esad’ın matah biri olmadığı, kanlı bir diktatör olduğu açık. Açık da karşısında o sıralar hızla palazlanmakta olan IŞİD vardı. Yıl 2012’ydi. Her açıdan çirkindi bu yaptığı. Grup üyelerini billboard olarak kullanmaktan başlar, Suriye üzerindeki oyunlara duyarsız olmaya kadar gider bu çirkinlik.

Ama Morrissey, her zaman mide bulandırıcı bir adam oldu. Pop tarihinin en büyük gruplarından birinin, The Smiths’in kurucusu olmak, şahane şarkılar yazmak, yalnızın, mutsuzun halinden anlamak gibi yeteneklerinin yanı sıra Morrissey bir faşistti ve faşist kaldı. İrlanda kökenli olmasına rağmen, en hızlı İngiliz milliyetçisinden daha İngilizdi. Filmin adı da onu söylüyor ya: İngiltere Benim.

İngiltere’nin faşizan partisi UKIP’in başına istediği İslamofobik aday seçilemedi diye karalar bağlayan oydu. Çinlilere insan altı bir tür diyen oydu. Bengalliler evinde kalsın, İngiltere’ye gelmesin diyen oydu. Filmi seyredenler, eğer daha önceden bilgi sahibi değillerse anlayamazlar ama Morrissey çocuk düşmanıydı da. Filmde Morrissey’in ‘Moors Murders’ adlı kitapla haşır neşir olduğunu görürüz. Kitap Moors denilen bölgede, öldürdükleri çocukları gömen Brady ve Hindley adlı çifte dairdi. Ve bir Smiths şarkısına (Suffer Little Children) da girecekti ‘take me to the moors’ sözleri. Şarkının sözleri muğlaktı, çocuklar için acı çeken biri tarafından mı yazılmıştı acaba? Ama yüzlerce çocuğu taciz eden Jimmy Saville’i savunması (“1970’lerde 14 yaşındaki çocuklarla yatan herkesi bugünün bakış açısıyla yargılayıp hapse atacaksak, demir parmaklıklar yetmez”) Morrissey’in aklında ne olduğunu gösteriyor bence.

Morrissey, gelmiş geçmiş en iyi punk topluluklarından olan ve politik olarak solda yer alan The Clash’i de filmde küçümsüyor. Sex Pistols’a arkasını dönüyor konserde. Reggae ve dans müziği geri zekâlılar için Morrissey’e göre. Kendisinden başkasını tanımıyor divamız.

İngiltere Benim, sadece ve sadece konuya aşina olanlara yeni birkaç şey söyleyen bir film. Morrissey üzerine bunları söylemeden edemedim.

Not: Cüneyt Cebenoyan’ın Morrissey yazısı teknik aksakliktan dün eksik yayımlanmıştır. Yazıyı yeniden yayımlar yazar ve okuyucularımızdan özür dileriz.