Oportünizm her ne kadar bir sürekli devinim, yer ve pozisyon değiştirme, yeni koşul ve fırsatlara uyum sağlamaya

Oportünizm her ne kadar bir sürekli devinim, yer ve pozisyon değiştirme, yeni koşul ve fırsatlara uyum sağlamaya yönelik hareketleri yapma, hareketlerde bulunma görüntüsü verse de, son kertede bir yerinde sayma durumudur. Taşınır, bir yerden bir yere taşınır ama hareket eden değildir o, oportünist değildir hareket eden yani, o durduğu yerde durmaktadır, olguların çanağında.
İlkeli, ahlâklı, iradeli olandır hareket eden, hareketiyle yol açan, belirleyen. Yürümek, yürümek kararlılığı ile mümkündür çünkü.
İstedikleri kadar ileri geri konuşsun mesela Başbakan da, ana muhalefet partisi genel başkanı da, gittikleri bir yer yok, yerlerinde sayıyor, Kürt meselesinin çanağında koyu iki sıvı gibi, karışa bulaşa yer değiştiriyor, bir kavuşuyor, bir ayrışıyorlar yani.
Bir süredir yine dönüp dolaşıp, dönüp çanağı, şu 'olgu çanağı'nın iç çeperini bir tur daha, geldikleri nokta bu: Kürtlere kim daha fazla fenalık yapar, yapacak?
Türkiye tel maşa burjuva siyaseti oportünizmle malul, hatta oportünizmde mahpus bir pratiktir ama işte karşısında diri ve dinamik bir ilkesellik, sağlam bir irade oldu mu, ona teslim olmaktan başka yapacak bir şey de kalmıyor, bu yeni ve diri olgunun girdap alanından başka gidecek bir yer.
Dön baba dön ondan sonra, savrul taşıyıcı çanağın iç çeperinde. Çalkalan. Hamasetin sığlığında.
Kürt hak ve hukuk mücadelesinin kararlılığı, ilkeliliği işte referandum öncesinde de inisiyatifiyle renkten renge boyuyor iki büyük partiyi de. Somut koşulların somut tahlilini yapamamakla suçlanan Kürt hareketi yeni somut koşulları üretiyor tam da. Ve bildik oportünizmleriyle bu yeni somut koşullara uygun bir siyaset dili ve pratiği geliştirmek isteyen iki parti ise karaya oturuyor. Dalga bekliyorlar. Ama gelen her dalga onların köhne tahtalarını biraz daha kanırtıyor. O kadar.
Bu gemi nereye? Bu gemiler nereye? Tahammülfersa oportünizmleriyle sürüklene sürüklene nereye?
Nihayetinde inisiyatif kimdeyse onun dümen suyuna elbet.
Ve bu arada nasıl benziyorlar birbirlerine. Derin bir çanaktaki mozaik kek hamuru gibi. Hem ayrı hem iç içe. İki renk ama alaca.
Söylemlerine bakın. Miting kürsülerindeki. Aynı şiddet dili. Biri yumuşayıvermesin biraz, diğeri hemen ona karışıp kendi rengine çaldırıyor onu da. Birbirlerine benzememeye çalışırken en çok da birbirlerine benzememekten korkuyorlar.
Baksana şunlara kekê, mozaik kek oluyorlar.