Multipl Skleroz (MS) hastalığı konusunda farkındalık oluşturmak adına klasik müzik konseri düzenlendi. Şef Aytuğ Ülgen yönetimindeki Internum Oda Orkestrası ve solist Oleksandr Samoylenko’nun yorumuyla Vivaldi ve Piazolla’nın eserleri seslendirildi

MS Günü’nde farkındalık için çaldılar

Haber Merkezi

Türkiye Multipl Skleroz Derneği, Multipl Skleroz (MS) hastalığını daha geniş kitlelere duyurmak ve farkındalık oluşturmak adına, 30 Mayıs Dünya MS Günü özelinde “Sekiz Mevsim” konserini gerçekleştirdi. Kendisi de bir MS’li birey olan Şef Aytuğ Ülgen yönetimindeki Internum Oda Orkestrası, solist Oleksandr Samoylenko’nun yorumuyla Vivaldi ve Piazolla’nın eserlerini seslendirdi.

Özellikle MS alanında son yıllarda önemli gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Türkiye MS Derneği üyesi Doç. Dr. Serkan Demir, ”Dünyada yaklaşık 3 milyon, ülkemizde ise 70 binden fazla MS hastası bulunmaktadır. Son yıllarda hem hastalığın sebebinin aydınlatılmasına hem de tedavisine yönelik birçok gelişme kaydedildi. Günümüzde MS artık kontrol altına alınabilen bir hastalık durumuna geldi” diye konuştu.

ms-gunu-nde-farkindalik-icin-caldilar-1023093-1.

Projeleriyle MS konusunda farkındalığın yanı sıra insanlara ilham da verebilmeyi arzuladıklarını ifade eden Şef Aytuğ Ülgen ise proje detaylarını aktardı, “MS ile mücadele eden müzisyen dostlarımızın orkestrada ve projede yer almasını bu bakımdan çok önemsiyorum. Başta ben olmak üzere pek çok kişi için ilham kaynağı olacaktır. Çünkü bizler buradayız, hayatın içindeyiz, mesleğimizi icra etmenin yollarını arıyor, o yolları buluyor ve bunu yapabildiğimiz için kendimizi şanslı sayıyoruz” dedi.

MS hastalığı ile bireysel olarak verdiği mücadeleyi anlatan Aytuğ Ülgen sözlerine şöyle devam etti: “Mesleğimi binlerce kişi önünde ve saatlerce ayakta durup ellerimi kollarımı havada sallayarak icra eden bir orkestra şefiyim. El kol hareketlerimle yaptığım jestlerin her biri çok uzun süre çalışılarak elde edilen büyük küçük sayısız anlamlı işaretten oluşuyor. En başından beri, bu yetilerimi zamanla ve ilerleyen aşamalar boyunca yitirmek en büyük endişemdi. Uzun opera veya senfonik eserlerde zaman zaman elimden bastonumu düşürdüğüm oluyor ve doğal olarak bu moralimi bozuyordu. Ancak ne büyük bir mutluluk ve ne beklenmedik bir uyanış ki mesleğimi icra edebilmek için gereken en önemli şeyin el kol hareketlerinden ibaret olmadığını farkına varabildim.”