Hafta sonunu Ankara’da geçirdim. Ama başlıktaki muamma bana ait değil, Almanya’nın ‘derin devlet’ sorunları. İletişim Yayınları’nın siyasi polisiye yazarı Wolfgang Schorlau’nun üç kitabından kaynaklanıyorlar: “Mavi Liste: Dengler’in İlk Vakası / Die blau Liste: Denglers erster Fall”, “Koruyan El / Die Schützende Hand” ve “Münih Komplosu / Das München-Komplott”.

Peki, ben meseleye nasıl dahil oldum? Diziyi yayına hazırlayan Tanıl Bora sayesinde. Kitapları Türkçe’ye Hulki Demirel kazandırmış. Dizi Yayın Yönetmeni, Murat Belge. Yayına Hazırlayan ise Tanıl Bora. Tanıl bana e-mail atmış, ille de Ankara’ya gitmemi istemiş. 15 Aralık Cuma saat 18:00’de Goethe Institut’ta “Türkiye ve Almanya Boyutuyla Siyasi Polisiye Edebiyatı” konuşulacakmış. Katılanlar, yukarıdaki kitapların yazarı Wolfgang Schorlau ile ben, moderatör de Tanıl’ın kendisi.

Konu, Almanya ve Türkiye’de siyasi polisiye edebiyatı olunca, insanın ayakları geri geri gidiyor. Erol Üyepazarcı’nın o her derde deva kitabına baktım, öyle bir bölüm bulamadım. Erol Ağbi’yi arayınca bana yazar isimleri verdi: Ümit Denizer, Osman Aysu ve birer-ikişer kitapla da Vâ-Nû, Cüneyt Ülsever, Ümit Kıvanç. Yeni kuşaktan Elçin Poyrazlar, Barış Soydan ve Timur Soykan’ı ve Ahmet Ümit’in bir-iki kitabını ekledik.

Durumu Tanıl’a anlattım, Hatta ağır işittiğimi de ekledim. Kara Hafta’da Algan Sezgintüredi hatırımı kırmayıp yorgun argın benim moderatörlüğümü desteklemeyi kabul etmese, üç Britanyalı ile karşılıklı birbirimizin yüzüne bakar kalırdık. Bana sistemin çok sağlam olduğu ve her şeyi duyacağım konusunda güvence verdi. (Öyleydi sahiden). Ama söyleşi bitene kadar heyecanımı bir türlü bastıramadım. Neyse, vukuatsız sona erdi. Tanıl bize çok iyi sorular hazırlamıştı.

Böylece bana refakat eden Mehmet Atak’la hesapta olmayan, muammalı bir Ankara hafta sonu geçirdik. Zaten Goethe Institut’ı çok severim, hem oradaki arkadaşlarla (en başta Deniz’le) görüşmüş oldum, hem de bir-iki arkadaş daha gördük.

Ama en iyisi söyleşi arkadaşım Schorlau ve moderatörüm, eski arkadaşım Tanıl’la karşılaşmak oldu. Schorlau yazarlık yapmaya 50’sini geçince karar vermiş, tam 51 yaşında. Doğrusu insanın içine bir cesaret geliyor. İlk kitabı “Mavi Liste”, Berlin’deki Treuhand’ın yönetim kurulu başkanı Detlef Karsten Rohwedder’e düzenlenen suikastle başlıyor:

“Nişan hattının diğer ucundaki adam kitaplığa doğru yürümek üzere ayağa kalktığında, katili sırtındaki bir noktaya nişan aldı, tam bu noktaya nişan almasını öğretmişlerdi ona. Mermi başkanın nefes ve yemek borularını ve aortunu parçaladı, belkemiğini un ufak etti. Daha gövdesi yere çarpmadan ölmüştü adam.”

Bu kitap, arka kapağına göre, devlet, büyük sermaye, gizli servisler ve onların düzen karşıtı silahli örgütleri bile manipüle edebilen komploları hakkında, ürkütücü biçimde gerçekçi bir siyasi polisiye.” Zaten yazarın en güçlü yanı, araştırmaları sonucu elde ettiği bilgileri, gerçekleri kurguyla birleştirmesi. Hatta ikinci kitap “Koruyan El”de, gerçek yanını biraz fazla tuttuğu için eleştirildiğini de kendisi söyledi. Kahramanı, polislikten ayrılmış, eşinden de ayrılmış ve başka bir şehre taşınmış, özel dedektif olmaya karar vermiş Georg Dengler. Darast bir polismiş, onun için istifa etmiş olsa gerek. Onun gibi dürüst olan amiri de daha önce aynı yoldan gitmiş. Ne var ki bu yaklaşımı onun özel dedektiflik hayatında da başını derde sokmuş, çünkü Almanya’da “döner cinayetleri” diye magazinleştirilen ve biri Yunanistan, sekizi Türkiye kökenli dokuz göçmenin öldürüldüğü olaylar; ve 1980’de, Münih’te geleneksel Ekim Festivali’nde (Oktoberfest) patlayan bomba ile 13 kişinin ölüp iki yüzden fazlasının yaralanmasının, münferit terör eylemleri olduğuna inanamamış bir türlü.


Wolfgang Schorlau kitaplarını okudum. Şimdi sırada gene İletişim’den çıkan “Islak Balık: Gereon Rath’ın İlk Vakası / Der nasse Fisch: Gereon Raths erster Fall” var. Yazan Volker Kutscher, çeviren Cem Sey. “Cinayet Masası”nın neredeyse yirmi yıllık hazırlayıcısı olarak doğrusu bu gelişme beni çok heyecanlandırdı. İyi ki kabul etmişim Tanıl’ın davetini...