Mücadelede 30 yıl
Eğit-Sen ve Eğitim İş’in birleşmesiyle kurulan Eğitim Sen, 30 yıl önce başlattığı eğitim ve kamu emekçisi mücadelesini sürdürüyor. Eğitim Sen Başkanı Irmak, “Tüm engellere karşı büyümeye devam ediyoruz” dedi.

Deniz Güngör
denizgungor@birgun.netEğit-Sen ve Eğitim İş’in her türlü baskılara karşı 23 Ocak 1995’te birleşerek kurduğu bugün Eğitim Sen 30. Yılını geride bıraktı. Kökleri 1908’de kurulan Encümen-i Muallimin’dn Türkiye Öğretmenler Sendikası’na (TÖS), Türkiye Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) ve Eğit-Der’e dek uzanan sendika ilk günlerden beri egemen güçlere karşı mücadeleyi sürdürüyor.
Eğitimin ticarileşmesi ve dinselleştirilmesine karşı tarihsel birikimiyle mücadelelerini sürdüren Eğitim Sen, 30 yıllık geçmişiyle herkes için parasız, eşit, bilimsel, laik, anadilde ve cinsiyet eşitlikçi eğitim için sendikal faaliyetini devam ettiriyor. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) kurucu sendikalarından olan Eğitim Sen, gerek eğitimcilerin özlük hakları gerekse de eğitimde yaşanan tüm sorunlara karşı 30 yıllık geçmişiyle örgütsel mücadelenin önemini gösteriyor.
Ancak AKP iktidarı, Eğitim Sen üyelerine ilişkin sendikanın gelişimini engellemek adına görevden alma, sürgün, maaş kesme gibi cezaları vermekten de geri durmadı. 2016 yılındaki Darbe Girişimi’ni fırsat olarak değerlendiren iktidar, KHK’lerle çok sayıda sendika üyesini meslekten ihraç ettirdi.
Fakat kuruluş sürecinden bugüne dek çok sayıda engelle karşılaşan Eğitim Sen, 4+4+4 sistemine ve iktidarın eğitime yönelik tüm tahribatlarına karşı birçok talebini bugün hâlâ sokaklarda haykırmaya devam ediyor.
HİÇBİR ZAMAN GERİ ADIM ATMADIK
Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, sendikanın kurulduğu ilk günden bu yana birçok engellemeyle karşılaştığını hatırlattı. “Biz şubelerimizi açtık, kapılarımızı kilitlediler, kelepçeler vurdular” diye konuşan Irmak, “Karşımıza geçip ‘Yasal değilsiniz’ diyorlardı. Toplumsal meşruiyetini kazandıktan sonra mücadele adım adım devam etti. Sendika henüz ilk kurulduğu yıllarda yasal bir zemine oturtulamadığı için birçok üyemiz çok ciddi soruşturmalar geçirdi” dedi. Irmak, “28 Şubat sürecinde sendikalarımız kapatıldı. Askeri operasyona maruz kaldık. Bizi gayrimeşru bir şeyin içine de sürüklemeye çalışan tavırlar takınıldı. Ancak bu süreçleri aşıp örgütlenmeyi başardık” ifadelerini kullandı.
Sendikal hak, grev, toplu sözleşmeli bir sendika hakkı için mücadele ettiklerini ifade eden Irmak, “4688 Sayılı Sendika Kanunu’nun da çıkarılması bu şekilde zorlandı. Elbette ki eksik çıktı bu kanun. Grev hakkı yoktu, örgütlenme özgürlüğünden de birçok engelli hâlâ aşmış bir yasa değil. Ama en azından sendikaların meşruiyeti Anayasa ve yasalar karşısında kabul edilmiş oldu” diye konuştu.
Irmak devamında şunları aktardı: “Eğitim Sen gibi mücadeleci bir sendikayı da küçültmek için birçok kriminalize faaliyetleri yürüttüler. Ciddi anlamda üye kaybına sebep oldular ve özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi bahane edilerek bize de yönelim oldu ve neredeyse bir gecede 12 bin üyemiz açığa alındı. Önemli bir kısmı sürgün edildi, bir kısmı da ihraç edildi. Ondan sonra üye kaybı hızlı bir şekilde devam etti. Bir dönem 70 bine kadar düşmüştü üyemiz. Şu anda 85 bin bandındayız. Yeniden büyüyoruz.”
Irmak, 4+4+4 sistemine karşı sendikanın çok ciddi direniş gösterdiğini anımsattı. Irmak sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu sistemle eğitimde gericileştirmenin ilk adımı atılmış oldu. Türkiye'de İmam hatiplerin hem ortaokul hem lise hacmi genişletilmeye başlandı. Tabii o süreçte de aslında Eğitim Sen ciddi bir direniş gösterdi. Merkezi miting yaptı. Ama bunu bütün eğitim çalışanları itiraz etmediği için o süreçte engelleyememiş olduk. Toplumsal muhalefet özellikle de ana muhalefet iktidarın özellikle eğitim üzerinden laiklik sorunlarında açtığı gediklere dair çok ses çıkarmadı. O gün başlayan bu dinselleştirme süreci bugün Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli gibi bir müfredatla taçlandırıldı.”
ÖRGÜTLENME POTANSİYELİ AÇIĞA ÇIKARILDI
Eğitim Sen’in kurucu üyelerinden ve eski genel sekreteri Kemal Ünal da sendikanın eğitim alanında çalışan kamu emekçilerinin öncelikle ekonomik, demokratik, mesleki hak ve çıkarlarını korumak amacıyla kurulduğunu ifade etti. Ünal “Eğit-Sen ve Eğitim-İş için ‘Neden iki ayrı sendikadayız’ sorgulamaları sonucunda bu iki sendikanın birleşimiyle Eğitim Sen kuruldu. O dönemde Eğit-Sen Ankara Şube Başkanı idim. 100 kurucu üyemiz var. Eğitim Sen, eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik, mesleki hak ve çıkarlarını korumak aynı zamanda eğitimin demokratik, bilimsel ve laik bir içerikte olmasını da mücadelenin temeli olarak kabul etti. Ve bu doğrultuda, iktidarların ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı yanlışlıklara karşı bir duruş sergiledi” dedi.
Ünal, “Biz sendikayı kurarken bu gücü uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın ilgili 90. maddesinden aldık. Ancak bize gerek valilik aracılığıyla gerek okul müdürleri aracılığıyla örgütlenme çalışmalarımızı engellemek üzere baskılar yapılmaya başlandı. Mitingler, yürüyüşler, ve gerçekten Türkiye toplumsal tarihinde iz bırakacak büyük eylem ve etkinlikler yapıldı. Bu işin önündeki insanlar, yönetici pozisyonda olanlar 12 Eylül döneminde sınanmış olanlardı” ifadelerini kullandı.
Ünal, “Bugün büyük sendikayız diyenler, Kamu Sen'e bağlı Türk Eğitim Sen, Memur Sen'e bağlı Eğitim-Bir Sen… Biz sokakta sendikal hak mücadelesi yürütürken onlar sendikanın suç olduğunu söylüyorlardı” diye konuştu. Ünal sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Öğretmenlerin başlattığı sendikal örgütlenme süreci diğer kamu çalışanlarını da etkiledi. Eğitim Sen'in başlattığı bu örgütlenme çalışmaları diğer kamu çalışanlarını da içine alacak şekilde büyük bir örgütlenme potansiyelini ortaya çıkardı.”
BİRLEŞİK DİRENİŞ HATTI YARATILMALI
Emekli öğretmen ve eski Eğitim Sen üyesi Ömür İlgör, “Eğitim Sen kadın örgütlülüğü açısından da önemli bir rol oynayan bir sendika. Bununla bağlantılı olarak birçok kazanım da elde edildi. Siyasal İslam daha çok saldırdıkça, kadınlar daha çok direnmeye başladı. Bu emek örgütlerinde, ekoloji örgütlerinde, siyasi partilerde, toplumsal direniş merkezlerinde de böyle” dedi.
İlgör şu ifadeleri kullandı: “Eğitim Sen, ilk kurulduğu andan itibaren toplumsal muhalefetin, emek hareketinin yıldızı olmaya başlamıştı. Eğitim Sen en büyük mücadele örgütü. Etkili, eğitim emekçilerinin yine de parlayan yıldızı diye düşünüyorum. Fakat mücadelenin birleşik bir mücadele olması gerekiyor. Eğitim alanında yine de en iyi direnen ve en iyi mücadele eden Eğitim Sen'dir. Ancak bütün mücadele alanlarının birleşmesi, birleşik bir mücadele, birleşik bir muhalefet hareketi yaratılmalı.”