Ülkemizde gündem o kadar yoğun ki, ne yapacağımızı şaşırdık! Kendi sorunlarımızı adeta unuttuk!..

Aslında bizim dışımızda oluşturulan gündeme şöyle yakında bakınca, üzerinde konuşulan ve yalan yanlış düşünceler açıklanan maddelerin, ya Cumhuriyetin kuruluşuna ya da mevcut muhalefetin teröristliğine(!) bağlandığını görebiliyorsunuz!

Yani; gündem maddeleri arasında yurttaşın gerçek sorunlarına çözüm olacak ciddiyet bulunmuyor!..

• • •

Aksine gündem diye önümüze konulanlar, dertlerimize çare bulmak yerine başımıza yeni ve daha büyük sorunlar açacak, hatta geleceğimizi karanlığa gömecek kadar tehlikeli maddeler!..

• • •

Bakın; Türkiye’de rejim değişti!..

Tek adam ülkeyi yönetiyor!..

İşsizlik artıyor. 20 milyona yakın yurttaş açlık sınırında. Sırplardan et, Balkanlardan saman alıyoruz.

Eğitim bilim yerine dine bağlanıyor. Liseler medrese yapılıyor. Taşımalı öğretim adı altında çocukların okula gitmesi değil, gitmemesi teşvik ediliyor. Gençlerde uyuşturucu bağımlılığı artmış.

Taşeronlaşma almış başını gidiyor. Emek sömürüsü için ‘geçici emek büroları’ kuruluyor.

Hak, hukuk ve adalet kalmamış.

Esnaf kan ağlıyor. Çiftçiyi yok ediyorlar. Kaçak maden ocağında işçiler ölüyor devletten bir tek sorumlu çıkmıyor. Üretmeyen bir ekonomi var.

Sadece inşaat sektörüne dayanan piyasa oluşturulmuş.

İktidarın dışladığı gençler başka ülkeye kaçıyor.

İnsanlar ayrıştırılmış ve birbirlerine kin duymaya başlamış.

Kimse yaşantısından memnun değil, çünkü yaşam biçimine tasallut eden bir zihniyet iş başında!.. Ve saymakla bitmeyen daha nice sorun!..

• • •

Bunların yerine;

Kolay yönetmek, milleti susturmak, aydınları korkutmak, hukuk devleti olmaktan çıkmak, keyfi yönetimi sürdürmek, yandaş sermayeye daha çok sömürme olanağı tanımak, kısaca tek adam diktasını kurmak için OHAL 3 ay daha uzatılıyor!..

• • •

İstihdam yaratacak adımlar atılmıyor!.. İnsanların canı ve malı güvence altına alınmıyor!..

Yargı bağımsız ve tarafsız olamıyor!.. Yurttaşlarımız mutlu, refaha ulaşmış, güvenli ve barış içinde yaşayacak bir yönetim bulamıyor!..

İnsana saygılı demokratik bir devletin şemsiyesi altında bir yaşam sürdüremiyor!..

Tüm bu can alıcı sorunlarla dolu gerçek gündemimiz varken iktidar, kendi varlığını devam ettirmek için yapması gerekenler yerine BOP’un karizmatik lideri olmak adına Ortadoğu’da savaşı öne çıkaran,

Birlikte yol yürürken hainlik yaparak darbe girişiminde bulunan FETÖ’yü sürekli hatırlatan,

Önceleri müsamaha ettikleri terörü, şimdi umacı gibi gösteren,

OHAL gücü ile insanlara korku salan bir gündem sıralıyor!..

• • •

Oynanan oyun belli!..

İktidar, sorumluluğu ve görevi olan gerçek sorunların çözülmesini, refahın adil bölüşülmesini ve en önemlisi de laik demokratik parlamenter sistemle her bireyin hak ve özgürlüğünün tanınmasını, eşit yurttaşın var olmasını istemiyor!..

Bu ülkedeki farklılıkları yok sayan bir zihniyetin kalıcı olmasını tercih ediyor. O nedenle Kürtler, Aleviler, Kemalistler, Devrimciler kısacası düşünen, sorgulayan, emeği önceleyen katmanlar yok edilmeye çalışılıyor!

Demokratik Cumhuriyet yerine ‘teolojik oligarşiyi’ kurmak istiyor...

Emperyalizme hizmet etmenin en etkin yolu olan ‘inanç üzerine kurulu tek adam’ rejimine heves duyuyor!..

• • •

Hedefe ulaşmak için müthiş bir algı yönetimi uygulanıyor.

Ülkedeki medyanın yarısından fazlası iktidarın elinde. Devletin tüm kaynakları bir kişi için acımasızca kullanılıyor. Halk sefalet içindeyken iktidar saraylarda yaşıyor!..

Olayın yakıcı yönü ise; verilen ziyafetlerde onca şatafatın içinde popülistlik yapılması!..

• • •

Vahim olan;

Gerçekler müthiş bir şekilde saptırılıyor. Millete olmayan olaylar anlatılıyor… Toplum içeriden ayrıştırılmaya çalışılıyor.

Cumhuriyetin kuruluşuna katkıda bulunanlara karşı müthiş kin ve nefret saldırısı yapılıyor.

Adeta ‘geçmişi olmayan bir toplum yaratılmaya’ çalışılıyor!..

Ne yazık ki; yasalar bu gidişatı engelleyemiyor!

Memleketin freni patlamış, hızlıca karanlığa doğru yol alıyor!..

• • •

Dünyada örnekleri görüldüğü gibi birçok diktatör egemenliklerini sürdürmek ve halkı ezmek için insanları geçmişlerinden ayrıştırmaya çalışmıştır!..

Ari ırk masalları’ anlatarak ve ‘yeni kahramanlar’ yaratarak maziyi çürüteceklerini sanmışlar, ancak toplumlar değil sonunda diktatörler yok olmuştur!....

• • •

Sakin düşünür ve etrafımıza bakarsak içine sokulduğumuz vahim tabloyu görebiliriz.

Tabii ‘algı yönetimi’ o kadar etkili ki, ortaya çıkan felaketler sanki siyasal yöneticilerin dar görüşleri nedeniyle değil de kahrolası bir gizli elin marifeti gibi oluşuyor!..

Sanki Irak ve Suriye’ye biz musallat olmamış, oradaki insanlarla biz oynamamış ve ellerine silahın verilmesine katkıda bulunmamış gibi, aradan beş yıl geçtikten sonra akan kanın durması ve bu ülkelerde istikrarın oluşması için savaşa giriyoruz!..

• • •

Önce Suriye’ye girip Şam’ı alıp düşman Esed’i devirmek istiyorduk!..

Şimdi Esad’ı, bir zamanlar sempati ile bakılan IŞİD ve İslami teröristlerden korumaya çalışıyoruz!..

Mehmetçiğin kanı ve yurttaşlarımızın vergilerini yok etme pahasına!.. Oysa savaş son çare olmalı!

Haftalardır yapılan silahlı hazırlıklarını operasyon gündemi diye tanıtamayız!.. Yapılanlar operasyondan öte savaş hazırlığıdır!

• • •

Ülke çıkarları komşularımızla barış içinde yaşamamızı emrediyor!.. Tıpkı ülkemiz içinde barışın yaşamsal önem taşıdığı gibi!.. Halkın gündemi ile iktidarın gündemi ayrılmıştır. Halk savaş yanlısı değildir. Halk barış ve refah içinde yaşamak istiyor!..

• • •

OHAL’in uzatılması iktidarın gündemini sorgulayan yurtsever insanların yeniden tehdit edilmesine müsaade edecektir!..

Yurttaşın korkutulmasına neden olacaktır!.. Aslında sadece yurttaşlar değil, devletin tüm kurumlarında kamu görevi yapanlar da tekrar korku içine sokulacaktır…

Bir yerde haklılar!.. Çünkü sığınacakları, kendilerini güvende görecekleri yargı kayboldu. Ülkede ‘adaletin oluşmadığına’ olan inanç çoğaldı!..

Hukuk devleti özelliği yitirildi!..

• • •

OHAL yargıyı doğrudan etkiliyor! Tarafsız ve bağımsız olmaktan çıkarıyor!.. Bu konuya açıklık getiren ve yaşanan bir olayı anlatmak isterim.

…. Bir davada karar veren yargıç, “Yasalardaki boşluğa rağmen hangi gerekçe ile bu kararı verdiniz” diye soran avukata, “Odama gelirseniz bu konuda düşündüğüm gerçek kararımı size söylerim...” diyebilmektedir!..

Yani kürsüde verdiği ‘kararın vicdani olmadığını ve aksine düşündüğünü’ bir yollu avukata söylemeye çalışmaktadır!.. Yargıç ve savcı özgür olamazsa taraflı olacağı açıktır!..

• • •

Yaratılan bunca olumsuzluğa rağmen kendi gündemimizi belirleme hakkımıza sahip çıkmalıyız!..

Toplumun talepleri bir kişinin kaprislerinin üzerinde olmamalıdır!..

Korkunun ecele faydası yok!..

Hukuksuzluğa, haksızlığa direnen, ekonomide, siyasette, sosyal yaşamda, kültürel gelişmedeadalet isteyenler, demokrasinin vazgeçilmez bir değer olduğunu herkese anlatmalıdır!..Hâlâ demokrasi, hâlâ insan hakları, hâlâ eşitlik ve barış, ve hâlâ farklılıkların bir arada uygarca yaşama umudu var!.. Ve milyonlarca insan, 2019’daki seçimde gerçek demokrasiye sahip çıkmaya hazır!..

Çağdaşlık ve aydınlık mücadelesine yorulmadan devam edilmeli!