Eğitim alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Rıfat Okçabol “Başkanlık ne demek? Bütün yetkilerin tek bir kişiye verilmesidir. Peki müfredat değişikliği nedir? Eğitimden geçen herkesi tek bir kişinin rejimine tabi kılmak. Şimdi esas olan bu bir ay içinde Hayır demek. Hayır Türkiye’nin felaketlere sürüklenmesini durduracak yegane tavır ve tercihtir” diyor

Müfredat değişikliğiyle eğitimden geçen herkes tek bir kişinin rejimine tabi kılınacak

SERBAY MANSUROĞLU / @serbaymansur

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi, Eğitim Bilimleri Profesörü Rıfat Okçabol, uzun yıllardır akademik üretimiyle aydınlanmanın yanında ve gerici, piyasacı eğitim anlayışına karşı tavır alan bir isim.

Prof. Dr. Okçabol ile üniversitedeki odasında buluştuk ve son dönemde eğitimde tartışmalara yol açan müfredat taslak programının ne getirdiğini, iktidarın eğitimde ne amaçladığını konuştuk. Prof. Dr. Okçabol’a göre AKP siyasal programı doğrultusunda yol alıyor ve hedef 2023’te Cumhuriyetle hesaplaşmayı bitirmek.

Referandumu da konuştuğumuz Prof. Dr. Okçabol, “Hayır’ın çok sayıda çeşitli gerekçesi var. Kötü gidişatı durdurmak ve halkın egemenliği için Hayır önümüzdeki bir aylık süreçte en önemli görev” diyor.

» Müfredat programının son hali kısa süre sonra kamuoyu ile paylaşılacak. Evrimin, bilimsel gelişmenin hedefe koyulduğu bugüne nasıl gelindi?

AKP gözüyle bakarsanız yaşananlar doğal bir sürecin sonucu. AKP geldiği günden beri kendi siyasal programı doğrultusunda bir çizgi izliyor. 2002 ile 2007 yılları arasında siyasal sistemi dengeleyen unsurlar vardı. Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay vs. Bu dönemde denge unsuru bu anayasal organlar vesayet odağı ilan edildi ve medya eliyle sürekli bu algı işletildi. 2007’de Cumhurbaşkanlığı makamına AKP’li bir ismin gelmesi, YÖK, Danıştay, Anayasa gibi kurumların el değiştirmesiyle sonuçlandı. Bu süreçte kırılma başladı. 2010’da referandum süreci ile hegemonya tesis edildi. 2010 yılında referandumda anayasa değişikliğine ‘evet’ çıkmasıyla 2011’de sistemi gericileştirme adımlarının önündeki engeller kalkmış oldu. Kanun Hükmünde Kararname ile TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi )yok edildi. Bu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı, içi boşaltılarak gerici ve ticari bir yapıya dönüştürüldü. Kuran Kursları için yaş sınırı kaldırıldı. 2012’de bu defa daha ciddi bir saldırı olan ve kamuoyuna 4+4+4 olarak bilinen kanun çıkarıldı. İmam hatiplerin önü açıldı. Felsefe ve Sanat dersleri bu süreçte azaltılıp seçmeli dersler denilen aslında fiili olarak zorunlu gibi işletilen din dersleri getirildi. AKP adım adım bir rejim değişikliği hedefiyle bugünlere geldi.

» Hedef derken neyi kastediyorsunuz?

Hedef derken hepimizin bildiği ve açıkça ifade edilen 2023 tarihini söylüyorum. Nedir bu hedef; Cumhuriyet’in 100’üncü yılında içini tamamen boşaltmış olmak, bir nevi intikam tarihidir.

‘İnsan aklını tek kişiye teslim eder mi?’

» Bu hedef için mi müfredat değiştirildi?

Böyle bir hedef için bu işin en önemli sacayaklarından biri eğitim ve onun bir alt kolu müfredattır. Laik eğitim alan, evrimi bilen, felsefe ve sanat dersleri alan insanın aklını tek kişiye teslim etmesini bekler misiniz? Bekleyemezsiniz. Bu nedenle başta dediğim gibi AKP kendi siyasal programı doğrultusunda hamle yapıyor.

» Müfredat böyle mi yapılır? Ocak ayında açıklanan programa 180 bin görüş geldi. Kısa sürede bu kadar görüşün dikkate alındığı öne sürülerek son hazırlık aşamasına gelindi. Ne dersiniz?

Nerede yapıldığı, kim veya kimler tarafından yapıldığı belli değil. Sadece siyasal iktidarın anlayışını yansıttığını görebiliyoruz. Tabi olması gereken bu değil. Yalan dolan dolu, demokratikmiş gibi gösterilen bir süreç işletildiği algısı yansıtılıyor.

‘Eğitim aklı kullanmaktır’

mufredat-degisikligiyle-egitimden-gecen-herkes-tek-bir-kisinin-rejimine-tabi-kilinacak-260591-1.

» Peki nasıl yapılması gerekiyor? Bilimsel, pedagojik olan nedir?

Eğitim dediğiniz en yalın tanımıyla çocuğun yada bireyin aklını kullanmasını sağlayan bir süreç olgusudur. Aklını kullanan çocuk önce kendini, sonra dünyayı kavrar, anlar ve yorumlar. Bu şekilde yeteneklerinin farkında olur aynı zamanda da sınırlılıklarını bilir. Bugün yapılan tam tersidir. Bir ideoloji uğruna çocuğun aklını kullanmasının önüne geçecek bir değişiklik söz konusu gündemde olan.

» Aklın olmadığı yerde ne olur?

En yakın örnek 15 Temmuz Darbe Girişimi tarihidir. Aklını birilerine emanet eden, sorgulamadan harekete geçen topluluklar kendi içinde bulundukları topluma tehdit olur. Daha genel bir örnek IŞİD. Dininin ve kininin davacısı gençler demek IŞİD’e varan bir yol demek. Bu kadar basit. Cihat dediğinizde aklınıza bunlar gelmiyor mu? Çocuklara cihat öğretmek bu fikirlerle tanıştırmak demek değil mi? Çocuklarımız canlı bomba adayı olsun mu? Bunu kim isteyebilir bilemiyorum!

» Çocuk için bu süreç ne ifade ediyor?

En başta bu yapılan çocuğun gelişimine engel olmak demek. Çocuğun belli düşünce etrafında yetişmesi demek. Yapılanlarla çocuğa düşünme alanı bırakılmıyor. Bu kadar gerici bir eğitim dönüp dolaşıp önce çocuklarımızın önüne engel ve sınırlar koyacak ardından topluma ciddi ve kaygı verici sonuçları olacaktır. Bugün yeterince kutuplaşan toplumun çok daha keskin hatlarda bir iç çatışmaya varan sürece taşınması gündeme gelecek.

‘İnanç okulda öğrenilmez’

» Çocuklar okulda dinini de öğrensin anlayışı bu olan bitene gerekçe gösteriliyor. Ne dersiniz?

Çocuk din bilgisini anne ve babası başta olmak üzere yaşadığı sosyal ve kültürel çevreden yeterince öğrenebiliyor. Bununla kalmayıp yaz aylarında Kuran Kursu’na gidip bu eğitimi tamamlıyor. Okulların tek mezhebin dayatıldığı mekanlar haline getirilmesine kimin hakkı var.

Bütün okulları imam hatip yapmaya kimin hakkı var?

» Müfredatın eğitim bilimi kurallarından çok siyasal bir metin olarak ele alındığını anlattınız. Sizce getirilmek istenen Başkanlık ile arasında ilişki var mı?

Başkanlık ne demek? Bütün yetkilerin tek bir kişiye verilmesidir. Peki müfredat nedir? Eğitimden geçen herkesi tek bir kişinin rejimine tabi kılmak. Gelecekte tek adama muhalif bir kişi bile bırakmamak demektir.

» Cumhuriyetten yana tavır almış bir akademisyen ve aydın olarak biliniyorsunuz. Tek adam rejiminin dayatıldığı referandum sürecini nasıl okuyorsunuz?

Benim için Hayır’ın çok geniş kapsamı var. Padişahlığa, tek adamlığa karşı çıkıştır Hayır. Eğitimci gözüyle bakarsak kul yerine yurttaş yetiştiren rejimin yıkılması girişimidir Başkanlık. Babadan oğla geçen bir yönetim sistemine, aileden olanların kayırıldığı, devletin yönetimine getirildiği bir rejime karşı çıkıştır Hayır. Cumhuriyet ne dedi? “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir?” dedi. Nasıl dedi; aklını kullanarak seçtiği temsilcileri aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iradesinin yansımasıyla egemen olunur. Halkın egemenliğine inanıyorsak Hayır demek gerekiyor. Yetkiyi bana da verseler, biri uyarmasa çıldırır yoldan çıkar hata üstüne hata yaparım. Sadece Erdoğan için değil kim gelirse Nazi olmaması için Hayır demek gerekiyor.

» Nihat Hatipoğlu’nun YÖK’e atanması sizin için ne ifade ediyor?

YÖK’ü günahım kadar sevmem. Ama en azından geçmişte bu kadar gerici değildi. Antidemokratikti her zaman ama hibir zaman da bilimden bu kadar uzaklaşmadı. Gericilik bir süreçtir. Akıl almaz her felaketten daha büyük felaketlere kapı aralar. Hatipoğlu’nun atanması bu sürecin sonuncu olmayan son girişimi olarak okumak gerekir.

‘Laiklik yoksa faşizm olur’

» Eğitimde laiklik olmazsa ne olur?

Uzatmadan söyleyelim; faşizm olur. Benin dinim senin dininden üstündür, benim inancıma aykırı hareket edemesin denilerek çocukluktan yetişkinliğe uzanan yolda insanlar birbirini boğazlamaya başlar.

» Laiklik için ne yapmalı?

Ortak bir mücadele gerekiyor. Siyasal eylem hareketini ortaklaştırmak ve büyütmek gerekiyor. Bakın Hayır da yetmez. Var olan kapitalist sistemde Türkiye’nin aydınlığa çıkması o kadar kolay değil. Buna karşı ortak bir program etrafında sömürüsüz kamucu talepleri olan bir siyasal eylem hareketini aktif olarak savunmak ve hayata geçirmek gerekiyor. Piyasacılıkla ve gericilikle mücadele eden, insanın yaşamının çalınmasına karşı tavır alan bir yapıya ihtiyaç var. Ama şimdi esas olan bu bir ay içinde Hayır demek gerekiyor. Hayır Türkiye’nin felaketlere sürüklenmesini durduracak yegane tavır ve tercihtir.