Muhalefet gözünü rejime dikmeli
Günlük tartışmaların peşine takılan Meclis muhalefeti, rejim tartışmasına girmekten çekiniyor. Mevcut sistemin iyileşme, düzelme ya da yumuşama şansı kalmadığını vurgulayan uzmanlar, “Muhalefet, ülkedeki tüm krizlerin rejimin bir çıktısı olduğunu anlatmalı” diyor.
Politika Servisi
AKP-MHP ittifakı 31 Mart yerel seçimlerinden hezimetle çıksa da aradan geçen yaklaşık 5 aylık süreçte muhalefet, rejim tartışmasına girmekten kaçındı. Ülkedeki tüm krizlerin, bütün hukuksuzlukların, her türlü problemin ve çözümsüzlüğün nedeni olan rejim, muhalefet tarafından görmezden geliniyor.
Konuyu BirGün’e değerlendiren Siyasal İletişim Uzamanı Suat Özçelebi, “Muhalefet rejim tartışmasını yeni anayasa tartışmasının bir bileşeni olarak değerlendiriyor. Bu kapıdan girme niyeti yok. İktidarın popülist söylemine ekonomik alanda kalarak, sorunlara sözcü olma işlevi ağır, çözüm adresi görünme, yeterli algılanma aşamaları zayıf bir içerikle yanıt oluşturma gayretinde. Sıra, aslında ana zemin olan Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi (CHS) tartışmalarına bir türlü gelmiyor” dedi.
“Türkiye CHS ile şu anda tüm dünyaya Anayasası askıya alınmış bir ülke resmi çiziyor” ifadelerini kullanan Özçelebi değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Yeni rejim, uyum yasaları çıkarılmamış, kuvvetler ayrılığının fiilen bittiği, Meclis’in tümüyle bir tasdik makamına indirgendiği, milletvekillerinin işlevsizleştiği, her kararın Saray’dan çıktığı bir sürece Türkiye’yi taşıdı. Muhalefet iktidarın ülkeyi ekonomik, siyasi, hukuksal açıdan tümüyle gerileten durumu karşısında, derin ekonomik krizi önceleyen toplumun taleplerine odaklı bir bakış açısı içinde. Halbuki neden/sonuç ilişkisinin, özellikle yurttaşların yaşadığı ekonomik kriz dahil tüm melanetlerin yeni rejimin bir çıktısı olduğunu da örneklerle anlatmak zorunda. Mesele sadece bir ekonomik programın başarısızlığı değil. Yeni bir rejim denemesinin, tek adam rejimine dönüştürülen siyasal yapının yarattığı kurumsal çöküşün, liyakatsizliğin her anlamda bedelini ödediğimiz de toplumun önüne net bir biçimde konmalı.
Bazı tutumlar çok net olmalı. Örneğin, yeni Anayasa tartışmalarına girişmemek… Adeta önüne atılan bir havuç gibi bazı tartışmalara ‘yok hükmünde muamelesi’ yaparak, mevcut Anayasaya uymayanlarla, Anayasa yapılamayacağı tavrını kamuoyuna deklare etmeli. Üstelik sadece Meclis’te değil, siyasal toplumun tüm unsurlarıyla dayanışma göstererek, onları sürece katarak…”
Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun ise, “Erdoğan ile birlikte kurulan bu sistem her yanıyla çok aksak olan bir tek adam rejimini açığa çıkardı. Bu açıdan da rejimin kuruluşu itibarıyla bugün sürpriz olmayacak gelişmeleri ve sonuçlarını yaşıyoruz. Hukuk devletinin askıya alındığı, AYM’nin tanınmadığı, ülke sorunlarının çözülmediği koşullarda rejimin nereye doğru gideceğini tahmin etmek de zor.
Bir önceki seçimlerde muhalefet güçleri bu rejim krizi karşısında parlamenter sistem alternatifini koymuş, rejime karşı bir mücadele başlığı açabilmişti. Gelgelelim o süreç muhalefet açısından da yenilgiyle sonuçlandı. Dolayısıyla rejim yeni dönemi için hayatına devam edecek fırsatları yakaladı. Bugün muhalefetin şu anki pozisyonuna baktığımızda ise rejime karşı alternatif yaratacak bir tablo çizmiyor. Yaz döneminin başında iyi bir ivme yakalayan muhalefet bunu tam anlamıyla sürdüremedi. Normalleşme tartışmalarında da konuştuğumuz rejimin iyileştirilebilir yanlarını iyileştirme hamlelerine odaklanmış bir muhalefet gördük. Ancak şu an günlük tartışmalarla devam eden ve seçmen kitlelerinin de sorunlarına dair çözüm pek bir çözüm bulamayan bir muhalefet görüntüsü var.
Aslında tam da yapılacak şey bu. Muhalefet rejime, rejimin sorunlarına karşı çözüm önerileriyle bir mücadele hattını yakalamalı. Daha akıllı, daha radikal hamlelerle siyasette yol açma imkânını kullanmalı. Böylelikle rejimin açıkları, krizleri karşısında da bir politik hat örebilmeli, bunun somut örneklerini de iyi değerlendirmeli. Sonuç itibarıyla bugün rejim krizler ve yarattığı sorunlarla dolu dizgin gidiyor. 3Y’ye karşı mücadele edeceklerini söyleyerek iktidara gelenler bugün rejimin kendisini 3Y’ye çevirmiş vaziyette. Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar karşısında muhalefete düşen de rejimin ürettiği sonuçlarla mücadele edebilmek olmalı.