İktidar hiç gitmeyecekmiş gibi konuşmayı, yarın gidecekmiş gibi kendini ve yandaşları güvence altına almayı çok seviyor. Her geçen gün çarşıdaki pazardaki yangın, AKP’nin “hikâyesinin” bittiğini kanıtlıyor kanıtlamasına ama AKP’liler 19 yıldır “hazırlık” yaptıklarını, asıl şimdi başlayacaklarını ilân etmekten geri durmuyorlar. Gitmeyeceklerine önce kendileri inanmak istiyor, seçmene konuştukları kadar heyecanını yitiren parti teşkilâtına konuşuyor, onları harekete geçirmeye çalışıyorlar. Biliyorlar ki AKP lideri dahil kimsenin uzun bir seçim takviminde koşturacak mecali yok. Bitiş çizgisine varılsa dahi son kalan enerji çoktan harcanmış olacak.


İktidarın kalan zaman zarfında başvuracağı strateji ve taktikler adım adım netleşiyor. Biden’ın seçilmesi sonrasında ABD’nin güncellenen politikasına uyum sağlamaya başlayan iktidar, Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte dümeni iyiden iyiye NATO’cu çizgiye kırmış vaziyette. Her ne kadar Rusya ile ipleri koparma lüksü olmasa da diplomaside attıkları adımları ABD’nin gözüne girmek için formüle ediyorlar. Savaşın Rusya’nın tahminlerinin ötesinde seyretmesi, Batı’nın Ukrayna lehine devreye soktuğu tedbirlerin Rusya’yı zora sokması, iktidar kanadı tarafından yakından takip ediliyor. Savaşın akıbeti netleştikçe iktidar bloku içindeki çatlaklar daha net görülecek. Erdoğan’a destek veren kimi “Avrasyacıların” Saray’daki koltuğu şimdiden sallanıyor, seçime kadar iktidar onlarla “kader ortaklığını” sürdürür mü, orası meçhul.

Sallananlar yalnızca “Avrasyacılar” değil. Ekonomik kriz derinleştikçe “5’li çete” ve benzeri yandaş zenginlere yönelik öfke tırmanıyor. İktidarın fiili ortağı olan bu sermaye grupları, önceleri muhalefetin eleştirilerini önemsemez iken şimdilerde “ya bunlar iktidara gelirse” korkusu yaşıyor. Saray’ın seçim yaklaşırken Türk tipi oligarkların desteğine çok daha ihtiyaç duyacağı aşikâr. Daha birkaç gün önce “insanlara 5’li çete denir mi ya? Çok ayıp bir şey bu” diyen AKP’li Bülent Turan, iktidarın bu ihtiyacını dolaylı yoldan ifade etmiş oldu zaten. Alelacele AKP’nin TBMM’ye sunduğu yeni torba yasa, iktidardan beslenen sermaye gruplarını basının ve muhalefetin eleştirilerine karşı korumayı hedefliyor. Üstelik yeni rant imkânları açıyor ve böylece muhalefete göz kırpan kimi iktisadi aktörlere “benimle kalın” mesajı veriyor.

Bütün bunların seçim hazırlığıyla ilgili olduğunu bilmeyen yok. Kabinede son birkaç “rötuş”, bir seçim kabinesine son şeklinin verilmesi ve ardından tam saha seçim çalışması… Pandeminin günlük hayat üzerindeki etkisinin azaldığı şu günlerde değişim pekâlâ Sağlık Bakanlığı’ndan başlayabilir; Hazine ve Maliye Bakanı seçime kadar koltuğunda kalmayabilir, kimi bakanlıklar bölünebilir. İktidar, büyük ihtimalle ramazan ayıyla birlikte adı konmamış bir seçim kampanyasını uygulamaya sokacak. Ekonomik göstergeler ve muhalefetin durumuna göre seçim takvimi tercihini gözden geçirecek. Zira AKP’liler ağzına bir parmak bal çalmayla partiden kopan seçmenin geri getirebileceğini düşünüyor, muhalefetin de üç vakte kadar tökezleyeceğini umuyor.

Hal böyle iken, yeni seçim yasasının 2023 Haziran’ını seçim tarihi olarak tescil ettiği düşüncesine ihtiyatla yaklaşmakta yarar var. Yeni yasa karşısında muhalefet kenetlenir ve etkili bir karşı formül bulursa, iktidar için yasanın uygulanabilmesi için geçmesi gereken bir yıllık süre manasız hale gelebilir. Dolayısıyla çok kuvvetli bir olasılık olmasa da, baskın seçim ihtimali masanın üstünde durmaya devam ediyor.

MUHALEFET AĞIRDAN ALIYOR

Meclis muhalefeti baskın bir seçim olasılığına hazır mı sorusu cevaplanması kolay olmayan bir soru. 6’lı masanın, bir ritim yakalamakla beraber işleri ağırdan aldığı bir gerçek. Ortak ve de ivedi hareket etmenin basit bir iş olmadığını herkes biliyor, ancak iktidarın puslu hava yaratmayı sevmesi ve bunu defalarca yapması, muhalefetin üzerine ilave sorumluluklar yüklemiş durumda. Muhalefetin 2023 için çalışırken, bir yandan da seçim kararı yarın alınacakmışçasına bir acil durum planını yedekte tutması elzem. Aynı tespiti toplumsal muhalefet için de tekrarlamak zorundayız. Toplumsal muhalefet arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesi ve ortak bir eylem programının hazırlanması için vakit daralıyor.