Bugünlerde bütün kamu çalışanlarına grevi yasaklayan AKP’lilerin, geçmişte memurların grev hakkını savunduklarını ve greve olanak tanımayan 4688 sayılı yasanın kabulü sırasında (2001) sıkı muhalefet ettiklerini biliyor muydunuz?

4688 sayılı yasayı değiştiren ve grev yasaklı bir tek sendika ve toplu sözleşme düzeni getiren 6289 sayılı kanun Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak 11 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.  Böylece kamuda grevsiz tek sendika rejimi resmen başlamış oldu. Yasanın içeriği üzerine daha önce çok yazdım. Bugün biraz eski defterleri karıştırmak, biraz hafıza tazelemek istiyorum.

Bugün kamu çalışanlarının tümüne grev yasağı getirenler muhalefette iken ne diyordu? Bilindiği gibi 4688 sayılı yasanın Meclis’te görüşüldüğü Haziran 2001’de AKP henüz kurulmamıştı. Ancak eli kulağındaydı. Fazilet Partisi içinde daha sonra AKP’yi kuracak olan “yenilikçi” kanadın önemli bir ağırlığı vardı. 4688 sayılı yasa görüşülürken partinin görüşlerini bunlar dile getirdi. En dikkat çeken konuşmayı Mahfuz Güler yaptı. Mahfuz Güler bu konuşmadan 2 ay sonra AKP kurucu üyesi oldu ve iki dönem AKP milletvekilliği ile Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı yaptı. AKP’nin çalışma hayatı konusundaki görüşlerinin sözcüsü Güler oldu. Dolayısıyla Güler’in Haziran 2001’deki görüşlerinin AKP’yi kuracak kadroyu temsil ettiğine şüphe yok.

7 Haziran 2001 tarihli  TBMM 114. Birleşim tutanaklarından aktaralım. Parantez içleri bana ait:

 

Bülent ARINÇ: Sayın Başkan, tasarının tümü üzerinde, Fazilet Partisi Grubu adına, Bingöl Milletvekili Sayın Mahfuz Güler konuşacak.

Mahfuz GÜLER: “Her zamanki gibi, bu hükümet, muhalefeti görmezlikten geldi ve muhalefetin sesine kulak vermedi; binlerce memur üyesi olan Memur-Sen'i ve KESK'i ciddiye almadan, bu tasarıyı Genel Kurula indirdi.”  (11 yıl sonra AKP aynı şeyi yaptı, ciddiye almak bir yana KESK’e karşı şiddet kullandı. Fakat Memur-Sen’i pek ciddiye aldı.)

“Bu yasa tasarısıyla getirilmek istenen düzenleme bir aldatmacadır. Bu tasarıyla, memurlarımızın, çalışanlarımızın herhangi bir kazanımları yoktur. Tersine, sarı sendikacılığı özendirecek, memura pazarlık imkânı vermeyen, toplusözleşme ve grev hakkı tanımayan bu tasarı, tamamen bir kandırmacadır.” (Sanki bugün yapılanları anlatıyor)

“Bu tasarıyla, Türkiye'deki memur sendikacılığı, eli kolu bağlı bir dernek düzeyine indirilmiştir. Tasarı, ILO sözleşmelerine aykırıdır; çünkü, ILO, kamu çalışanlarına, 87 sayılı Sözleşmeyle örgütlenme ve grev hakkı tanımıştır; 98 sayılı Sözleşmeyle de, toplusözleşme hakkı tanımıştır.  Ülkemiz de bu sözleşmeleri onaylamış bulunmaktadır; ancak, tasarı içerisinde toplusözleşme ve grev hakkı yer almamıştır.” (Ağzından bal akıyor. Sanki yılların sendikacısı!)

“Tasarıyla, yalnızca toplusözleşme ve grev hakkı yasaklanmamakta, örgütlenme hakkı değişik şekillerde de kısıtlanmaktadır. El yordamıyla hazırlanan ve belli bir ideolojik yapının devlet içinde örgütlenmesine zemin hazırlayan bu tasarının yasalaşması, kamuda çalışma barışını bozacak.”  (Ne kadar doğru, bakınız 11 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete)

“Bütün demokratik ülkelerde, Batı ülkelerinde, özellikle Yunanistan ve İtalya’da, tüm kamu görevlileri sendika kapsamı içerisindedir; grev ve toplusözleşme hakları da vardır. Devlet işleri de etkin, verimli ve hızlı işlemektedir. Fransa ve Almanya gibi gelişmiş Batı ülkelerinde tüm çalışanlar sendikalıdır; hatta, bazı Batı ülkelerinde genelkurmay başkanları bile sendika üyesidirler.” (Doğru söze ne denir!)

“Mevcut yasa tasarısı, halen kullanılan sendikal hakların bile gerisindedir. Bu nedenle, bu tasarı geri çekilerek, toplu sözleşmeli, grevli, özgürlükçü, demokratik ve katılımcı bir yasa hazırlanmalıdır.” (Bizce de)

“Bu tasarıyla, kamu görevlilerine toplusözleşme ve grev hakkı verilmediği ve tüm sosyal tarafların mutabakatı alınmadığı için, biz, Fazilet Partisi olarak, bu tasarıya karşıyız.”  (Aradan geçen 11 yılda kazandığınız devlet tecrübesi sayesinde artık aynı görüşte değilsiniz ve grev yasağına karşı değilsiniz)

Şaşılacak bir şey yok. AKP’liler mirasçısı oldukları DP geleneğinin grev konusundaki tutumunu tekrar ediyor. 1950 seçimleri öncesinde grev yasakken ve CHP grev yasağını savunurken, DP’liler şiddetli grev savunucularıydı. “Grevsiz işçi silahsız askere benzer” diyerek ateşli nutuklar atarlardı. Sonra 1950’de iktidar oldular grev hakkını tanımak bir yana sendikalar üzerinde şiddetli baskılar uyguladılar. 10 yıl iktidarda kaldılar ama grev hakkını tanımadılar. Gerekçeleri “henüz ekonomi hazır değil” şeklindeydi.

AKP, grev yasakçılığı konusunda DP’yi tekrar ediyor. Bugünlerde otoriter tek parti dönemini hatırlamak pek revaçta, ancak nedense kimse DP’nin otoriter rejimini ve DP oportünizmini aklına getirmek istemiyor.

Arşiv unutmaz. 60 yıl öncesinin de 11 yıl öncesinin de oportünizmi tozlu raflardan iner ve karşınıza çıkar.

Not: twitter.com/azizcelik adresindeyim. Emek meseleleri ile ilgili günlük yorum ve yazılara buradan da ulaşabilirsiniz.