Elli beş milyon yedi yüz altmış dört bin dört yüz on iki seçmenden yaklaşık kırk bir milyonu oy kullandı.

Elli beş milyon yedi yüz altmış dört bin dört yüz on iki seçmenden yaklaşık kırk bir milyonu oy kullandı. Yaklaşık kırk milyon oy “geçerli oy” olarak kayda geçti. Yaklaşık 13 milyon seçmen farklı gerekçelerle sandığa gitmedi. Katılım oranı yaklaşık %73 olarak gerçekleşti. Seçmen karşısına çıkartılan üç aday RTE 20,8 milyon, Selahaddin Demirtaş 3,9 milyon, E. İhsanoğlu 15,5 milyon oy aldı. Karşımızdaki belanın büyüklüğünü kanıksamayalım, aklımızda tutalım diye söylüyorum 13 yılda girdiği dokuzuncu seçimde de ilk turda ve maalesef seçime katılanların %50’sinin üzerinde bir oy alarak kazandı RTE. Devlet olanakları, iktidar olmanın avantajları ve sayılabilecek pek çok diğer neden. Hepsine evet. Daha ne arttıracak oyunu diye de düşünülebilir ama yine de kesin rakama bir türlü erişememekle beraber oyunu kısıtlı düzeyde arttırdığını söyleyebiliriz bu seçimde de. Seçmen sayısı beş milyona yakın arttı. Rte’nin oy artışı ise en yüksek üç yüz dört yüz bin civarında kaldı. Aksi olsaydı gözümüze gözümüze sokulacak bu rakam, o yüzden ortaya dökülmüyor herhalde. İhsanoğlu açısından ise bu rakam çok daha vahim. %38.49’da kalan oran Çatının toplam oylarından beş milyonluk bir düşüşü de ifade ediyor. Yani bu partilerin toplam oy oranı birleşmekle yükseleceğine tam beş milyon düşmüş durumda. Asıl oy kaybının ise Orta Anadolu’da AKP’ye kayan MHP seçmeni olduğu açıkça görülüyor. Demirtaş açısından ise bu rakam radikal biçimde farklı. 2014 yerel seçimleri ile karşılaştırıldığında yaklaşık 1.4 milyonluk bir oy artışı söz konusu. Demirtaş oyunu RTE’nin en fazla oy kaybettiği yerlerde arttırmış. Örneğin Hakkari ve Şırnak RTE’nin %8 ve 5.5’la en fazla oy kaybettiği yerler. Demirtaş her iki yerde de civarında oy artışı sağlamış. Yine RTE’nin en fazla oy kaybı olan yerlerden biri olan İzmir de (oy kaybı %2,6) Demirtaş oy oranını 4.3 oranında oylarının sayısını ise 100.000’in üzerinde yükseltti. Bu rakamlar Demirtaş’ın adaylığı ile kendi tabanını konsolide etme ve daha da önemlisi AKP’ye eli giden Kürt seçmenini geri çağırma stratejisinin başarısı olarak okunabilir. Demirtaş’ın ulaştığı %9.8’in içerisinde Ege, Trakya, İç Anadolu, Karadeniz gibi geleneksel olarak siyasi çizgisinin ya hiç oy alamadığı ya da yüzde bir, iki gibi oranların altında aldığı yerlerdeki ciddi artışlar da var. Üzerine; olumlu, kendi siyasi mesajını ülkenin batı kamuoyuna geçiren, doğrudan, açık, anlaşılır, kavgacı olmayan siyaset tarzını da ekleyince bir bütün olarak başarılı, hedeflerine ulaşan bir kampanya.

Seçimin kaderini belirleyen bir diğer kesim ise sandığa gitmeyen 13 milyon seçmen. Son yılların düşük katılımlı bir seçimi olduğu doğru. En yüksek katılımlı seçimlerden biri 1987 genel seçimlerinde bu oran %93 iken, 1994 yerel seçimlerinde %90, 2002 de %79, 2007 de %84, 2011 de %87, 2014 yerel seçimlerde %89 ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise %74. Diyebiliriz ki %7 ile %21 arasında gidip gelen katılmama oranı %26’ya çıkmış durumda. Bu rakamların içinde tüm seçimleri boykottan, bu seçimi boykota kadar çeşitli boykot tavırları mevcut. Ancak tatilde olan, hiç bir adayı beğenmeyen, partisinin gösterdiği adayı beğenmeyen, kararsız olan, çalıştığı için sandığa gidemeyenler de var. Bir araştırmaya göre ise en fazla tatilde, seyahatte, memlekette olması sebebiyle oy kullanmayan seçmen bir önceki seçimlerde MHP’ye oy verenler, arkasından bir önceki seçimde AKP’ye oy veren seçmen geliyor. Tatilcilikte adı çıkan CHP seçmeni için ise tatil sandığa gitmeme nedenleri arasında “hiç bir adayı uygun bulmadım” ve “partimin gösterdiği adayı uygun bulmadım” seçeneklerinden sonra üçüncü sırada yer alıyor. Velhasıl, gerçek bir siyasal boykot örgütlemenin ciddiyetini bu farklı gerekçeleri görerek dillendirmek gerekir, 13 milyonun cazibesine kapılarak değil. Zira diğer türlü polis terörü nedeniyle öğrencilerin 6 Kasımlarda okula gelmemesi sonucu boş kalan anfi fotoğraflarını dergiye basıp “boykotumuz başarılı oldu” diye yazan siyasi çevrelere benzeme tehlikesi var.

Peki Bütün bu rakamlar neyi ifade eder? Hem çok şeyi. Hem de hiçbir şeyi. Zira seçimde alınan oylar iki türlü değerlidir ve umut olabilir. Ya alınan oylar sistemi sarsacak örgütlü güçlere toplumsal hareketlere dönüştürülebildikleri zaman, yahut böylesi hareketlerin temsilcisi oldukları zaman. RTE karabasanı devam etse de bu sonuçların içinde hepimize yetecek kadar umut var.