İsveç Göçmenlik Kurumu’nun verilerine göre geçen hafta içinde ülkeye 7 bin göçmen ulaştı. Malmö şehrine, anne babası olmadan, yalnız göç etmiş çocuklara yer bulabilmek için kentteki yazlık çocuk evleri açıldı. Yazlık çocuk evleri İsveç genelinde bir uygulama. Yaz döneminde çocuklar için inşa edilmiş yazlık evlerde, belediyelere başvuru gönderen ailelerin çocukları, öğretmenler ve pedagogların gözetiminde kalıyor. Bu yaz kamplarında, okullar açılana kadar kısa periyodlarla olabildiğince çok çocuk tatil yapıyor. Kış döneminde kapalı olan yazlık evlerde şimdi, yanında ailesi olmadan göç yolculuğunu tamamlamış mülteci çocuklar konaklıyor.
İsveç’te mültecilerle ilgili olarak bilgi veren resmi kurumlar, son dönemde farklı bir özenle ülke adı veya göçmen milliyeti belirtmemeye başladı. Basın da bu hassasiyetin takipçisi. Yazılı basındaki haberlerde mülteci kelimesinin önüne “Suriyeli” milliyetinin konulması ortak bir kararmış gibi azaltıldı. Okuyucu son bir haftada gelen 7 bin göçmenin geçtiği yolu, nereden geldiğini biliyor ama basın artık “isim tamlaması” yapmıyor.

Kâğıt üzerindeki nezaket, pratikteki sorunlara çare olmuyor. Göçmenlik kurumu baskı altında olduğunu açıklayarak, mülteciler için yaşam alanı koşullarının standartlarını düşürdüğünü söyledi. İsveç’in yeni belirlediği standartlara göre bir mülteci için zorunlu tutulan 5 metre karelik kişiye özel alan 3,3 metrekareye indirildi. Göçmenlik kurumu, indirdiği standartlarla kiralayabileceği yeni yerlerin peşinde koşuyor. Kurumun Basın Sekreteri Helena Cho Györki, Metro gazetesine yaptığı açıklamada; “Genel olarak söyleyebileceğim çok, çok fazla yere ihtiyacımız olduğu ama henüz özel kişilerden tek tük yerlerin kiralanması gündemimizde değil. Denetleme, kontrol gibi konuları göz önünde tutuğumuzda, en az 50 kişilik yeri olan mülk sahipleriyle görüşüyoruz” diyor. Yapılan yorumlar, standartların düşürülmesinin ciddi olmayan aktörlere fırsat kapısı açacağı yönünde oldu. Devlet mültecileri yerleştirecek yer bulamadığı için yeni bir piyasa oluşuyor “girişimciye”; özel mülteci evleri.

Söylenmeyen isimleriyle “Suriyeli” mülteciler sadece “iş” piyasasını değil, siyasetteki dengeleri de değiştiriyor. Devlet bilimcilerin yorumlarına göre göç ve mülteci konuları konuşuldukça İsveç’te ırkçı parti İsveç Demokratları oy oranlarını yükseltiyor. “Avrupa Birliği’nden ayrılacağız, göçü yüzde 90 azaltacağız” diyen İsveç Demokratları Partisi, internet üzerinden yapılan kamuoyu anketlerde birinci parti görünüyor. Buna ek olarak; Dagens Industri gazetesinin iş dünyasından belli isimlerin İsveç Demokratlarıyla yakınlaştığını açıklaması, bu hafta güçlü reaksiyonlara yol açtı. Sağ kanattaki, ana muhalefet partisi, Muhafazakârların kadın lideri Anna Kinberg Batra, olası bir seçime daha iki yıl varken rest çekti. Batra “Irkçı partinin desteğine bağımlı bir hükümette oturmam ben” diyerek partisine yakın iş dünyasına mesaj verdi.

Sosyal Demokrat ve Çevre Partisi’nin sol azınlık hükümetini bu kadın lider ayakta tutuyor. Adına Aralık Anlaşması denilen bir protokolle Başbakan Stefan Löfven’e destek olan sağ blok, parlamentoda ırkçı partinin yarattığı kargaşayı durdurdu. Irkçı parti, sol hükümetin bütçesinin İsveç Parlamentosu’ndan geçmesini engellemiş bunun üzerine Başbakan Löfven, erken seçim kararı almak zorunda kamıştı. Anna Batra, “İş dünyası istediği yere yaklaşır bu demokrasi gereği böyledir” diyor ama kendi sorumluluğunu unutmuyor “Çalışabilecek ciddi hükümet alternatifleri şekillendirmemiz gerekiyor, sürekli kaos ve kriz içinde bir ülke olmamamız için bu böyle.” Daha kimse seçimden bahsetmezken önce seçim sonrası konuşuluyor.