Mülteci düşmanları göçün asıl nedeni
Dünya, Mülteciler Günü’ne göçmen kriziyle giriyor. Savaşları çıkaran ve kışkırtan emperyalistlerin göçmen karşıtı yasa ve anlaşmaları yüz milyonlarca insanın hayatını tehdit ediyor. Çözüm ise barış ve dayanışmada.

Haber Merkezi
Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. Özellikle Batı’nın çıkardığı veya büyüttüğü savaşlar nedeniyle tüm dünyada artan göç akını nedeniyle 100 milyona yakın insan bugüne mülteci olarak giriyor. Başta Ortadoğu olmak üzere Ukrayna, Afganistan gibi ülkelerde de çıkan savaşlar ve artan yoksullukla birlikte milyonlarca insan ülkelerini terk etmek zorunda kaldı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre şu ana kadar 120 milyon insan zorla yerinden edildi. Bu rakam 2022 yılı sonuna kıyasla yüzde 8'lik artış olduğunu gösterirken kuruluşun kayıt tutmaya başlamasından bu yana en yüksek orana ulaştı. Zorla yerinden edilenlerin yaklaşık yüzde 40'ını çocuklar oluşturdu. Rapora göre 2023'te mültecilerin yüzde 73'ü sadece beş ülkeden geldi: Afganistan, Suriye, Venezuela, Ukrayna ve Sudan.
EN ÇOK GÖÇ SURİYE’DEN
Suriye, 12 yıldır süren iç savaş nedeniyle 2023 yılı sonuna kadar ülke içinde ve dışında zorla yerinden edilen 13,8 milyon kişi ile dünyanın en büyük yerinden edilme krizinin merkezi olmaya devam ediyor. Dünya genelinde en fazla mülteci, her biri 6,4 milyon ile Afganistan ve Suriye'den.
İspanyol sivil toplum kuruluşu Caminando Fronteras'ın raporuna göre ise bu yılın ilk 5 ayında 5 bin 54 göçmen Akdeniz ve Atlas Okyanusu’nda hayatını kaybetti.
Türkiye'deki göçmen sayısı ise Aralık 2023 itibarıyla 4,6 milyon oldu. Göç İdaresi Başkanı Atilla Toros’un açıklamasına göre ise geçen yıl haziran ayından bu yana 401 bin 325 göçmen sınır dışı edildi.
Buna karşın son zamanlarda Batı, sebep olduğu bu duruma rağmen göçü ve sığınmayı zorlaştıran hamleler yapmaya başladı. Adına ‘reform’ denilen paketler onaylandı. Yapılan geri kabul anlaşmalarıyla göçmenler dışarıya itilmek istendi. Bu da yetmezmiş gibi İngiltere ve İtalya gibi ülkeler sığınmacıları üçüncü ülkelere gönderecek paketleri onayladı. Kitlesel göçün etkisiyle artan aşırı sağ tehlikesine karşı yapılan bu hamlelere rağmen son seçimlerde bu hamlelerin de işe yaramadığı görüldü.
2011 yılından beri devam eden Suriye’deki iç savaş, Ukrayna’da Rusya’nın işgali, Batı’nın kışkırttığı savaş, Afganistan’da Taliban’ın ülke yönetimini ele geçirmesi ve son olarak İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları… Tüm bunlar dünya genelinde artan kitlesel göçün ve sığınma taleplerinin en önemli nedenleri. Hepsinde de başta ABD olmak üzere Batılı emperyalist ülkelerin ya doğrudan ya da dolaylı olarak dahli oldu. Çıkarları uğruna ülkelerin içişlerine müdahale eden emperyalizm, kendi sebep olduğu mülteci krizine ise çözüm bulmak yerine göçen insanları suçlama yoluna gitti. Bunun en önemli adımı da Avrupa Birliği’nin nisan ayında parlamentodan geçirdiği iltica reformu oldu. Eleştirilere rağmen reform paketini onaylayan AB Parlamentosu böylece iltica ve göç kurallarının sıkılaştırılmasını sağladı. Tam olarak 2026'dan itibaren yürürlüğe girecek olan düzenlemeyle birlikte sığınma şansı az olan kişiler ivedilikle geldikleri ülkeye geri gönderilecek. Ulusal güvenlik açısından risk oluşturan, yanıltıcı bilgi veren, tanınma oranı yüzde 20'den düşük ülkelerden gelen göçmenlerin AB sınırlarına girmelerine izin verilmeyecek.
ZORLA GÖNDERİYORLAR
Bunun yanında Avrupa Birliği ülkeleri kıtaya gelecek göçmenlerin sayısını azaltmak için bazı dış ülkelerle anlaşmalar yapıyor. Bunun en bilineni Türkiye’de de oldukça tartışılan geri kabul anlaşmaları. AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması ile AB’ye geçmeye çalışan ya da ‘kaçak yollarla’ geçen göçmenlerin Türkiye’ye iadesi kararlaştırıldı. Bunun karşılığında ise Türkiye’den AB’ye fon verilmesi kararlaştırıldı. Benzer bir anlaşma geçen yıl Tunus’a da teklif edildi. Batılı ülkeler Türkiye’de olduğu gibi başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerine giden göçmenler Tunus’a göndermek istedi. Henüz bu konuda bir anlaşma olmasa da Batılı ülkeler göçmenleri Avrupa dışında tutmakta kararlı.
Bu konuda insan haklarına aykırı davranmakla eleştirilen ülkelerin başında İngiltere geliyor. Nisan ayında hayata geçen Ruanda Planı’yla İngiltere’ye ‘yasadışı’ yollarla giren göçmenleri Ruanda’ya göndermeye başladı. Bu kapsamda Ruanda’ya gitmeyi kabul edenlere 3 bin sterline kadar ödeme yapılıyor. Ocak ayında ise benzer bir anlaşma İtalya ile Arnavutluk arasında hayata geçirildi. Şubat ayında Arnavutluk Parlamentosu’nda onaylanan anlaşma Adriyatik Denizi üzerinden İtalya'ya gitmek isteyen göçmenler için iki kamp inşa edilmesini öngörüyor. Kamplardan birinde göçmenler varışta incelenecek, diğerinde ise sığınma başvuruları işleme alınırken kalacak. Değerlendirme sonrası göçmenlerin ya İtalya'ya girmelerine izin verilecek ya da ülkelerine geri gönderilecek.
SCHOLZ’A ÇAĞRI
En çok sığınmacı başvurusunun yapıldığı Almanya da göçü azaltma çabasında. Gürcistan, Moldova, Kenya, Kolombiya, Özbekistan ve Kırgızistan ile geri kabul anlaşmaları pazarlıkları yürütülüyor. Geri kabul anlaşmalarıyla amaç söz konusu ülkelerden gelen, ancak Almanya'da iltica şansı olmayanların hızla geri gönderilmesi. Ayrıca yasal düzenlemelerle de göçmenlerin sınır dışı edilmesinin daha kolay hale getirilmek isteniyor. Göçmen kaçakçılığına verilen cezaların da artırılması hedefleniyor. Almanya'da 300'e yakın örgüt ve inisiyatif ise yayımladıkları açık bir mektupla Başbakan Olaf Scholz ve eyalet başkanlarına iltica prosedürlerinin yurtdışına taşınmaması çağrısında bulundu.
Mektupta "Sığınma hakkı bir insan hakkıdır" ifadesine yer verilirken sığınmacıların ülkeye kabulü ve toplumsal yaşama katılımlarının "bir görüş birliği oluşması ve siyasi irade sağlanması halinde mümkün olabileceğine" vurgu yapıldı.
Dünyada en çok göçmeni ağırlayan ülkelerden olan Türkiye’de de durum pek parlak değil. Başta Suriyeliler olmak üzere göçmenler çoğunlukla ucuz işgücü olarak görülüyor. Birçoğu kayıtsız olarak çalıştırılıyor. Özellikle tekstil atölyelerinde çok fazla göçmen işçi bulunuyor.
Ayrıca ülkede doğan, büyüyen hatta şu an ortaokul çağında olan çocuklara dair bile bir entegrasyon politikası hâlâ hayata geçmedi. Bunun da etkisiyle göçmen karşıtlığı son dönemde zirve yaptı. Bunun da etkisiyle göz boyama maksadıyla sınırdışı haberleri de artmaya başladı. Açık kapı politikası nedeniyle sınırlardan elini kolunu sallayarak geçilmesine önlem almayan iktidar göçmenleri sadece Batı’ya karşı bir koz olarak kullanıyor. Hâlâ yüz binlerce Suriyeli çocuk henüz okulla tanışamadı
MÜLTECİLER İÇİN DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Mülteci Hakları Derneği’nden yapılan açıklamada mültecilerin temel haklarının sağlanması için dayanışma çağrısı yapıldı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Her bireyin güvenli bir yaşam, barınma, sağlık hizmetleri ve eğitim hakkına sahip olması gerektiğine inanıyoruz. Özellikle mülteci çocukların eğitimi ve geleceğe umutla bakabilmeleri için daha fazla kaynağın ayrılması gerekmektedir. Mülteci Hakları Derneği olarak, mültecilerin yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik projeler geliştirmeye ve bu alandaki farkındalığı artırmaya devam edeceğiz. Sizleri de bu çabaya destek olmaya ve mültecilerin haklarına sahip çıkmaya davet ediyoruz. Unutmayalım ki, her mülteci bir insan ve her insan, onurlu bir yaşamı hak eder. Bugün, Dünya Mülteci Günü’nde, hep birlikte mültecilerin haklarını savunmak ve onlara daha iyi bir gelecek sunmak için bir adım atalım.”
ABD EKONOMİSİNİ CANLANDIRDI
ABD Kongresi Bütçe Ofisi, ülkeye yönelik göçmen dalgasının son dönemde ABD ekonomisini canlandırdığını ve 2034 yılına kadar ekonomiye 8,9 trilyon dolar katkı sunacağının öngörüldüğünü bildirdi. ABD Kongresi Bütçe Ofisi’nin (CBO) yayınladığı raporda, ABD’ye farklı ülkelerden göçün artmasının gelecek 10 yıl içinde daha yüksek ekonomik büyüme ile iş gücü arzını sağlaması, federal gelirleri artırması ve bütçe açıklarını azaltmasının beklendiğine işaret edildi. Raporda, ABD’ye yönelik göçmen dalgasının son dönemde ülke ekonomisini canlandırdığı vurgulanarak, bu yıl da dahil, gelecek yıllarda çalışma izni olmayanların göçünün, önceki tahminlerden 8,7 milyon daha fazla olacağının öngörüldüğü belirtildi.
NEDEN İLAN EDİLDİ?
Dünya Mülteciler Günü Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 20 Haziran’da mültecileri onurlandırmak adına düzenleniyor. 1951 Mülteci Sözleşmesi’nin 50. yılını anmak adına ilk kez 20 Haziran 2001 yılında kutlandı. Bu uluslararası günün amacı, ülkelerinden kaçmak zorunda kalan insanların gücünü ve cesaretini kutlamak.