Suriye’ye girme hevesi bugüne dek havada kalan AKP iktidarı Avrupa’nın “yumuşak karnı” olan mültecileri kullanarak bu emeline ulaşabilir. Bu ihtimal sanılanın aksine uzak değil. Sınırın hemen diğer yakasında Azez-Mare hattında sınırlı bir alanda kurulacak olası bir “tampon bölge” Suriye’de çuvallayan AKP Türkiyesi’nin ilk hedeflerden bir tanesi. Mülteci krizini “uluslararası bir koz” olarak kullanmayı alışkanlık haline getiren AKP’nin son günlerde bu seçenek özelinde yaptığı diplomatik yığınak bu “macera”nın gerçekleşme ihtimalini güçlendiriyor. Bu yönde kapalı kapılar ardında yapılan muazzam pazarlıklar gözlerden kaçmıyor.
Kıta Avrupası İkinci Dünya Savaşı sonrasının en büyük insani dramıyla karşı karşıya. Milyonları bulan göç akınıyla başa çıkmakta zorlanıyor. Birlik çatırdamaya başladı. Öyle ki Avrupa Birliği Schengen’i askıya almak zorunda kaldı. Bu da yetmeyince savaş örgütü NATO Ege’de devreye sokuldu. Avrupa’nın mülteci akını karşısındaki çaresizliğini gören AKP “kasaba tüccarı” edasıyla krizi fırsata çevirmek için düğmeye bastı. “Açık kapı politikası” sayesinde Türkiye’ye gelen, ardından da Avrupa yollarına düşen mültecileri koz olarak sahaya sürdü. Ankara’nın Brüksel’den üç milyar avroyu da “bu koz” sayesinde kopardığı unutulmamalı.
•••
Türkiye, sınırına yığılan Suriyeli mültecileri işaret ederek, Batı ülkelerinden Suriye’nin içinde bir güvenli bölge kurulması için bastırıyor. Şayet bu olmazsa Batı’yı bu mültecilerin akın akın Avrupa’ya gitmelerine izin vermekle tehdit ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Alnımızda enayi yazmıyor” diyerek mültecileri otobüslere doldurarak Avrupa’ya salacağını açıkça deklare etti. Bu şantaj Avrupalı egemenler nezdinde karşılık bulmuyor değil. Almanya liderliğindeki Avrupa Birliği için de mültecilerin Ege kıyılarında Çanakkale’de, İzmir’de tutulmasındansa Suriye içlerinde tutulması ehven-i şer!
Avrupa Birliği mültecileri kendi topraklarına sokmamak için tüm kozlarını oynuyor. Almanya liderliğindeki Birlik Ülkeleri mülteci sorunun çözümü için önce Ankara’ya “Geri Kabul Anlaşması”nı imzalattı. Bu da yeterli gelmeyince Türkiye’nin kasasına üç milyar avro bağışta bulundu! Bu konuda daha fazla para koparmak için AB ile kirli pazarlığa oturdu. Geçen hafta yayınlanan belgeler G-20 Zirvesi’nde yapılan pazarlığı gözler önüne serdi. Belgelerde Erdoğan’ın mülteciler üzerinden AB’li yetkililerle yaptığı pazarlığın detayları yer alıyordu.

Ankara Ortadoğu kumarında şimdi elini artırıyor. Mültecileri kullanarak Suriye’ye girmeye çalışıyor. Başbakan Davutoğlu Hollanda ziyareti dönüşünde “neler yapacağımızı yakında görürüsünüz” diyerek olası bir sınır ötesi harekatın sinyalini verdi. Davutoğlu yoldayken Suudi Arabistan’ın başını çektiği İslam İttifakı’na üye ülkelerin savunma bakanları ABD öncülüğünde Brüksel’deki NATO Karargahı’nda bir araya geldi. Suudi Arabistan, uluslararası koalisyonla beraber kara operasyonunun Mart ya da Nisan’da başlayacağını açıkladı. Uluslararası basında da sık sık Türkiye’nin Suudi Arabistan ile birlikte Suriye’ye gireceği yönünde yorumlar yapılıyor.
•••
AKP beş yılı bulan iç savaşta ilk günden bu yana Suriye’ye girmek için bastırıyordu. Ancak bu arzusu ABD ve koalisyon güçleri tarafından karşılık bulmadığı için gerçekleşmiyordu. Şimdi aranan fırsat ayağına geldi. İçeride ve dışarıda sıkışan AKP hükümetinin böyle bir maceraya ihtiyacı var. Başkanlık referandumu ve yeni anayasa sürecinde kitleleri konsolide edecek bu tarz bir maceranın milliyetçi-muhafazakar tabanda getirisi yok değil! Tampon bölge arzusunun bir diğer nedeni de Kürtler. Kürt güçlerinin Fırat’ın batısına Azez üzerinden doğudan giriş yapması AKP Türkiyesi’nin “kırmızı çizgileri”ni yerle yeksan etti. Ayrıca Halep sonrası oluşan tablo, Rusya uçağının düşürüldüğü 24 Kasım’dan bu yana ilk kez Suriye içinde yeniden etkili bir aktör olmak için fırsat olarak görülüyor. Türkiye Suriye’ye girer mi? Girme ihtimali her zamankinden de fazla. Ancak bu çok tehlikeli bir macera olur. Girdiğinde Suriye’den başarılı çıkması çok zor. Rusya asker gönderilmesini doğrudan müdahale sayarız açıklamasında bulundu. İran ve Suriye de kara harekatını savaş nedeni sayacaklarını açıkladı. Yeni Osmanlıcılar giderayak ülkeyi uçuruma sürükleyebilecek kararlara imza atabilirler?