Önceki gün, düşünceleriyle yol gösteren, yurtseverliğiyle ülkemizin çağdaş olması için mücadele eden, birlikte panellere katıldığımız, dostluğu ile onur duyduğum büyük düşünür Uğur Mumcu’yu bir kez daha özlem ve saygıyla andık.

Mumcu, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne canı pahasına sahip çıkan en büyük aydınımızdı!

Toplumu tanıyan, örgütlenmenin önemini bilen, doğruyu söylemekten korkmayan cesur bir halk adamıydı…

Hırsızlar, yolsuzluk ve usulsüzlük yapanlar, devleti soyan siyasiler ve Cumhuriyete düşman olan Ticanilerin her zaman hedefindeydi. Ama hiçbiri onu korkutamadı…

***

Katledildi!

Ülkemize kara bir leke sürüldü!

Ama unutulmadı!

Ve emperyalizme karşı duran devrimciler, solcular, kemalistler ve çağdaş uygarlıktan yana olanlar unutturmayacaklar!

***

Her ne kadar 24 Ocak’ta Uğur Mumcu’yu havuz medyası hatırlamamış olsa da Türkiye’nin tamamına yakını kalpaklı Kuvvacı Uğur Mumcu’yu mumlar yakarak kalplerinde taşıdıklarını belli etti…

***

20 Ocak 2017 günü Hacı Bektaş İlçesinde, o dönem CHP Meclis Başkan vekili olan Güldal Mumcu, Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, CHP Milletvekili Ali Haydar Öner ile bir panele katılmıştık.

Panelin konusu “faili meçhul cinayetlerdi!”

Aslında “faili belli” demek daha doğru olur.

Hele, derin ilişkiler kurmuş devlet yapısını az çok öğrenmişseniz, bu sözü daha da rahat söyleyebilirsiniz!

***

Hukuk dışına çıkmaya karar vermiş ve devletin karanlık dehlizlerine saklanmış bu yapının işleyişini durdurmak, ne yazık ki, bugüne kadar mümkün olmamış gibi görülüyor!

Son günlerde gazeteci ve siyasetçilere yapılan saldırıları, devletin savcısına yönelen tehditleri görünce ve de faillerin üzerine gidilmediği, adeta saklandığı gözlemlenince, ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuz anlaşılıyor…

Kaygı veren o ki, öldürmek amaçlı yapılan bu saldırılara yetkililerin gerekli önemi vermeyen bir tavır sergilemeleri…

Bu vurdumduymaz davranış, failleri ve de yeni müteşebbisleri cesaretlendirmektedir. Toplumun iyice kutuplaşması, can ve mal güvenliğini tamamen kaldıracaktır!

***

Güldal Mumcu’nun Hacı Bektaş’taki panelde derin yapıyla ilgili sözleri hala hafızamda...

O konuşmada çok ciddi iddialarda bulunmuş, bugüne kadar cevaplanmayan sorular sormuştu…

Güldal Mumcu konuşmasında; “…Her devlet, terörü ortadan kaldırmak, vatandaşlarını korumak için istihbarat yapar. MİT’te bizim ülkemizin istihbarat kuruluşudur.

MİT Müsteşarı Teoman Koman 1992 Temmuz’unda basına bir davet verdi.

Koman davette; “Toplumda sansasyon yaratacak şahıslara yönelik suikastlar düzenleneceği” istihbaratını aldık! Hatta içinizden biri hedef olabilir” dedikten sonra, AMA BİZ ÖNLERSEK BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ” demişti.

Ve… Hepimizin bildiği gibi bu konuşmadan 6 ay sonra, 24 Ocak 1993 günü, Teoman Koman’ın toplantısına katılanlardan biri olan eşim UĞUR MUMCU, bir suikast sonucu öldürüldü.”

Güldal Mumcu bu yaşanan olayın altını çizerek defalarca haykırmıştı. “BİLİYORDUNUZ DA NEDEN ÖNLEMEDİNİZ?”

***

Mumcu devamla; “Uğur’un öldürülmesinden sonra benim bilgime başvuran DGM askeri savcısı Ülkü Coşkun’un “bu işi devlet yapmıştır. Siyasi iktidar isterse çözer.” Yani devlet denen aygıt her şeyi görüyor, biliyor, izliyor, gözlüyor ama önleyemiyor!... Öyle mi?!..” demişti.

***

Wikileaks belgelerinde ortaya çıkan bilgileri Güldal Mumcu’nun ortaya koyduğu gerçekler açısından değerlendirebilirsek taşları yerlerine oturtabiliriz!..

***

Wikileaks’deki; Güvenlik Güçlerinin ABD yetkililerine verdiği ve tekzip edilmeyen brifing bilgisi vahimdir!

Ergenekon Davasının içeriği ve sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeler, Baykal’ın kaset olayıyla ilgili belgeler, devletin içindeki “kirli yapıyı” anlatıyor...

***

Onur Öymen’in son kitabı “Baskılara Direnirken”’nin 400.sayfasından itibaren anlatılanlara bakılırsa, ABD Büyükelçiliğiyle İstihbarat Güçlerinin olan ilişkisi hakkında iddialar daha da güçlenir.

Bu derin yapıyı teşhis etmek öncelikli bir adım olmalı!..

Şayet yapabilirsek Güldal Mumcu’nun sorularının cevaplarını da bulabiliriz!

Aklımızı kullanmanın zamanı geldi de geçiyor!