Birinci dünya savaşının neden olduğu büyük yıkımın hemen ertesinde 1917 Büyük Ekim Devrimi’nden ilhamla Almanya’da irili ufaklı birçok Sovyet Cumhuriyeti kuruldu. Savaşa karşı çıkan Kiel ve Wilhelmshaven’daki denizciler tarafından başlatılan isyan dalgası kısa bir zaman içinde bütün ülkeye yayıldı.

Lübeck, Bremenhaven, Coxhafen, Neümünster, Oldenburg, Kendsburg, Rostock Bremen derken bütün kuzey Almanya’yı saran dalganın ardından Hamburg’da, Berlin’de, Münih’te peş peşe Sovyet cumhuriyetleri ilan edildi.

Hemen her kentte işçi ve asker konseyleri kuruldu. Kuzeydeki Hamburg’tan en güneydeki Münih’e ve imparatorluklar başkenti Berlin’e uzanan hatta tarih sahnesine çıkan bu işçi-köylü-asker Sovyet cumhuriyetlerinin ömürleri kısa sürse de geriye büyük tarihsel deneyimler bıraktılar.

***

Bu deneyimlerden en çarpıcı olanlardan birisi ülkenin güney ucundaki Bavyera’da ilan edilen Bavyera/Münih Sovyet Cumhuriyetidir. Sovyet Konseyi bundan 101 yıl önce 6 Nisan 1919’da ilan edildi. Işçi konseylerinden, sendikalardan, köylülerden, sol/sosyalist parti ve gruplardan oluşan yaklaşık 150 kişi Bavyera Savunma Bakanlığı’nın konferans salonunda bir araya gelerek Bavyera Sovyet (Konsey) Cumhuriyeti’ni kuruluşunu ilan etti.

“Özgür ülke/devlet” Bavyera’nın başkenti Münih’teki “sosyalist cumhuriyet”in devlet başkanlığına oyun yazarı Ernst Toller seçildi. Münchener Räterepublik, Augsburg, Nürnberg ve Münih gibi Bavyera kentlerinde büyük heyecan yarattı.

***

Işbirlikçiler, ihanetçiler, reformistler ve faşistler yüzünden Münih Sovyeti bir ay dahi sürmedi. Toplam 28 gün Sovyet iktidarı yaşandı. Nürnberg’in yukarısında kuzeydeki Bamberg kasabasına kaçan önceki hükümetin birliklerine karşı kendisini savunmaktan başını kaldıramadı. Düzenli bir askeri birliğin olmaması, sürekli bir savunma hali işçi-asker konseyinin bütün enerjisini aldı.

Sovyetleri savunmak devrim hükümetini desteklemek için kurulan Münih Kızılordusu’na (rote armee) on binlerce gönüllü katılsa da bu da yetmedi. 3 Mayıs 1919 tarihinde Berlin’den gelen askeri birlikler ve para militer Freicorp güçleri Münih’e girdi. Işçiler, emekçiler, solcular, anarşistler kahramanca Sovyetler’ini savundu. Sokak savaşlarında binlerce devrimci öldürüldü. Münih Sovyeti ezildi. Aralarında komünist lider Levine’nin de olduğu yüzlerce kişi tutuklanıp idam edildi.

***

Sonra ne mi oldu?

Münih Sovyeti kanlı postallarla ezilirken aynı yerde Nazilerin tohumları ekilmeye başlandı. Ilk faşist örgütlenmeler burada boy gösterdi. Düzen hücreleri (Ordnungszellen) adlı örgütün üyeleri arasında birinci dünya savaşından henüz dönmüş olan onbaşı Adolf Hitler de vardı. Solun kalesinde Hitler ve arkadaşları kendi faşist karargâhlarını kurdu.

Sonrası malum. Hitler’in Nazi Almanyası insanlık tarihinin en büyük katliamlarına, kötülüklerine imza attı. Bütün dünya faşizmin kara bayrakları altında inlerken ikinci dünya savaşı dahil on milyonarca kişinin hayatına mal oldu.

***

1919’daki devrimci dalga öylesine bir dalgaydı ki sadece Almanya değil esasında bütün Avrupa’yı kasıp kavurmuştu. Avusturya’dan Italya ve Macaristan’a peşpeşe yeni Sovyetler ilan ediliyordu. Dağılan Habsburg Monarşisi’nin parçaları olan Avusturya’da savaş karşıtı grevler yapan işçiler Ocak 1918’de Viyana’da işçi konseylerini ilan ettiler. Aynı dönemde Budapeşte’de Macar Sosyalist Konseyler Cumhuriyeti ilan edildi. Italya’da da benzer bir süreç yaşandı.

Alman, Avusturyalı, Italyan devrim deneyimlerinin yenilgiye uğratılmasının faturasını sonraki yıllarda bütün insanlık kanlı ve acı bir şekilde ödeyecekti. Faşist rejimler, diktatörler dönemi başlayacak, insanlar, toplumlar, ülkeler birbirine düşmanlaştırılacaktı.