Ukrayna krizinin gölgesinde düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı liberal Batı’nın gelecek projeksiyonlarına dair çarpıcı bir projeksiyon tuttu. Silah endüstrisinin temsilcilerini, güvenlik bürokrasisini, istihbarat örgütlerini ve onlarca ülke liderini buluşturan konferansta her yıl olduğu üzere yine küresel tehditler, krizler ve ihtilaflar ele alındı. Münih silah-güvenlik endüstrisinin Davos’u. Pek çok mesele burada karar bağlanıyor, stratejiler burada belirleniyor ve nihayetinde dünyaya şekil verecek kararlar burada alınıyor.


Avrupa’da artan savaş endişesi, küresel güç mücadeleleri, Batılı ülkeler ile Çin ve Rusya arasındaki sistemik rekabetin damgasını vurduğu konferansta yapılan konuşmalarda, oturum ve tartışmalarda istisnasız ana hedef Rusya’ydı.18-20 Şubat tarihleri arasında düzenlenen konferansla eş zamanlı olarak Ukrayna’nın doğusunda silahlar ateşlenirken bütün siyasetçiler, temsilciler, stratejistler söz birliği içinde Rusya’ya sert mesajlar verdiler.

Avrupa’nın ortasında yeni bir savaş tehdidiyle karşı karşıya bulunulduğunu söyleyen Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, "Bu kriz bir Ukrayna krizi değildir. Bu bir Rusya krizidir" dedi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, jeopolitik ayrışmaların derinleşerek büyüdüğünü, dünyanın çok daha tehlikeli bir sürece evrildiğini söyledi. Durumun soğuk savaş döneminden de kötü olduğunu belirtti. ABD’den İngiltere ve Polonya’ya "Moskova’ya büyük ve eşi görülmemiş bedel ödetme" çağrıların ardı arkası kesilmedi.

RAPORLARI OKUMAK

1963’ten bu yana her yıl geleneksel olarak Münih’teki Bayerische Hof Otel’de düzenlenen konferansın ana temaları ve raporu kapitalist dünyanın içine sürüklendiği durumu anlamamız için önemli ipuçları veriyor.

• 2018 Çöküşün eşiğinden dönülecek mi?: Dört yıl önceki konferansın ana teması neoliberal kapitalist krizin kendisiydi. Çöküşün eşiğinden dönülecek mi başlığıyla krizden çıkış yolları ele alınmıştı.

• 2019 Büyük Puzzle- Parçaları kim toplayacak?: Bir yıl sonraki konferansın ana teması ise yaşanan dağınıklığı, savrulmayı ve krizi net özetliyordu. Liberal düzen dağılıyor (mu) söyleminin damga vurduğu konferansta “Büyük Puzzle: Parçaları kim toplayacak?” sorusuna yanıtlar arandı.

• 2020 Batısızlık: İki yıl önceki konferansın ana teması ise ‘Westlesness’ yani ‘Batısızlık’tı. Batı’nın kendi değerlerini yitirmeye başlamasıyla dünyanın nasıl hızla batı-temelli perspektiften uzaklaştığına işaret ediliyordu.

• 2021 Rekabet ve İşbirliği: Pandemi nedeniyle çevrimiçi yapılan konferansın ana teması rekabet ve işbirliğiydi. ABD’nin müttefikleri olmadan tek başına bir güç olamayacağının farkına vardığı, bu nedenle liberal Batı’nın aralarındaki rekabete rağmen birbiriyle işbirliğini güçlendirmesi gerektiği, otokratik rakipleriyle başa çıkmak için bunun zorunlu olduğu kaydedildi.

• 2022 Öğrenilmiş çaresizlik: Pazar günü sona eren bu yılki konferansın ana teması ise “Eğilimi tersine çevirmek-Öğrenilmiş çaresizlikten kurtulmak"tı. Çarpıcı Güvenlik Raporu’nda artan krizler nedeniyle tüm toplumlarda karamsarlığın arttığı, "öğrenilmiş çaresizlik" duygusunun küresel sorunların çözümünü de zorlaştırdığı kaydedildi. Bu durumun liberal demokrasiler için ciddi bir tehlike oluşturduğu kaydedildi.

NEDEN ÖNEMLİ?

2008’den bu yapan konferansın başkanlığını yapan ancak bu zirveyle birlikte görevini devreden başkanı eski Alman diplomat Wolfgang Ischinger’in “Sürekli daha fazla ve daha ciddi krizler ile hayal edebileceğimizden daha korkunç olaylar ile karşı karşıya kalıyoruz” ifadeleri krizler çağının özeti.

Münih Güvenlik Konferansı, güvenlik politikaları alanında karar alıcıların ve uzmanların katıldığı en kapsamlı uluslararası platform olma özelliğini taşıyor. Dünyanın dört bir tarafındaki güvenlik bürokrasisi, istihbarat kurumları ve silah endüstrisinin temsilcilerini buluşturan bir fuar niteliğinde. Dünya genelinden elliden fazla devlet başkanı, başbakan ve yüzlerce bakan katılıyor.

Yeni güvenlik konseptlerinin açıklandığı, kararların alındığı konferans bu sene Rusya tarafından boykot edilse de Putin, 2007’de Münih’te ABD’ye meydan okuyarak tek kutuplu dünya düzenin artık sona erdiğini deklare etmişti.

Münih Konferansı ve Ukrayna’da yaşananlar küresel güç mücadelesinin, paylaşım savaşlarının tırmanarak artacağının göstergesi. NATO’nun Doğu Avrupa’ya, ABD’nin Hint-Pasifik’e yaptığı yığınaklar bu kavganın ön hazırlıkları.