Kürt gazeteci Musa Anter davasında verilen zaman aşımı kararının gerekçesinde, zaman aşımı süresinde, sanıklar lehine kanunun esas alındığına işaret edildi.

Musa Anter davasında gerekçeli karar: Sanıklar lehine olan kanun esas alındı
Fotoğraf: Arşiv

Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Eylül'de görülen Musa Anter davasında verdiği zaman aşımı kararının gerekçesini açıkladı.

Gerekçeli kararda, Musa Anter’in 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’da katledildiği ve bu davanın, JİTEM ana davası ve 1993 yılında “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülen Ayten Öztürk davasıyla birleştirildiğine dikkat çekildi.

MA'nın haberine göre; dosya içerisinde bulunan tüm delillerin tetkik edilip değerlendirildiğine işaret edilen kararda, zaman aşımı sürelerinin hesaplanması bakımından yapılan değerlendirmede; 5237 sayılı TCK'nın 66/3. Maddesi uyarınca zaman aşımı hesabında suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerinin göz önünde bulundurulacağı tartışmasız olduğu ifade edildi.

Kararda, ağırlaştırıcı nedenin varlığı durumunda aynı durumun geçerli olmadığı savunularak, bu durum şöyle açıklandı:

"(...) ağırlaştırıcı veya hafifletici nedenlerde, maddede öngörülen ceza miktarı üzerinden indirim oranı ya da miktarı belirtilirken; suçun daha ağır ya da daha hafif cezayı gerektiren nitelikli haline ilişkin düzenlemelerde, öngörülen ceza miktarı açıkça belirtilmektedir. Bu nedenle, mevcut dosyada atılı suçların eski ve yeni kanundaki düzenlemelerine göre suçların nitelikli halleri için yasada öngörülen ceza miktarlarının yukarı sınırının dikkate alınması gerektiği cihetle, ağırlaştırıcı nedenler nedeniyle belirlenen oranların dikkate alınamayacağı anlaşılmıştır.”

ZAMAN AŞIMI SÜRELERİ

Kararda, zaman aşımı sürelerine dair kanun düzenlemeleri sıralandı.

Kararda, 765 sayılı Ceza Kanunu'nun zamanaşımını düzenleyen 102’nci ve 104/2’nci maddelerinin incelendiğine işaret edilerek, Musa Anter ile Ayten Öztürk'ün katledilmesi olayıyla ilgili yapılan yargılamalarda sanıklar için öngörülen cezaya göre olağan zaman aşımı süresinin 20 yıl, uzamış zamanaşımı süresinin 30 yıl olduğu belirtildi.

Kararda, ana dosyada (Musa Anter) sanıklara atılı "Halkı isyan ve birbirini öldürmeye teşvik" suçu için öngörülen cezaya göre olağan zaman aşımı süresinin 15, uzamış zaman aşımı süresinin 22,5 yıl olduğu; birleşen dosyada ise sanıklara atılı "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçu için öngörülen cezaya göre olağan zaman aşımı süresinin 10, uzamış zaman aşımı süresinin ise 15 yıl olduğu kaydedildi.

SANIKLARIN LEHİNE KARAR!

Kararda, her iki kanun kıyaslanmasında 765 sayılı Ceza Kanunu'nun öngördüğü sürelere göre zaman aşımı sürelerinin daha kısa olduğu ve eski kanunun dava zaman aşımı süresi açısından daha lehe olduğu tespit edildiği kaydedildi. Kararda, bu nedenle sanıkların lehine olan kararın uygulanması gerektiğine dikkat çekildi.

Kararda, Anter'in 20 Eylül 1992 tarihinden ve Ayten Öztürk'ün 8 Ağustos 1992’de katledildiği hatırlatılarak; her iki davanın da öngörülen 30 yıllık zaman aşımı süresini geçtiği kaydedildi.

KAMU DAVALARI DÜŞÜRÜLDÜ

Ana dosyada sanıklara atılı "Halkı isyan ve birbirini öldürmeye teşvik" suçu için öngörülen 22,5 yıllık uzamış zaman aşımı süresinin geçmesi nedeniyle davanın, 20 Mart 2015 tarihinde zaman aşımına uğradığı belirtildi. Ayrıca birleşen dosyada sanıklara atılı "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçu için öngörülen 15 yıllık uzamış zaman aşımının da geçtiğine işaret edilerek, bu davanın da 8 Ağustos 2007 tarihinde zaman aşımına uğradığı kaydedildi. Her iki suçlamayla açılan davaların da zaman aşımı nedeniyle ayrı ayrı düşmesine karar verildiği ifade edildi.

MUSA ANTER KARARLARI

Kararda, sanıklardan Mahmut Yıldırım, Aziz Turan (Abdulkadir Aygan), Savaş Gevrekçi ve Hamit Yıldırım'ın, Anter'in öldürülmesi nedeniyle "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan yargılandığı davanın zaman aşımına uğradığı ve bu nedenle haklarındaki kamu davalarının ayrı ayrı düşürüldüğü belirtildi. Yine katılan mağdur Orhan Miroğlu'na yönelen eylem nedeniyle "Hükümet aleyhine silah kullanarak halkı isyana teşvik etmek" suçlamasının da davanın zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle düşürüldüğüne karar verildiği kaydedildi.

Mahkeme, Ayten Öztürk'ün öldürülmesi nedeniyle "Birden ziyade kimseler aleyhine, taammüden, canavarca bir his şevki ile veya işkence ve tazip ile ika edilerek kasten öldürme" suçu ile "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarına dair haklarında kamu davası görülen sanıklar Aziz Turan (Abdulkadir Aygan), Mahmut Yıldırım ve Mesut Mehmetoğlu'na atılı olan suçlara dair sürdürülen davanın da zaman aşımına uğradığına dikkat çekti.

Mahkeme, benzer kanun maddelerini gerekçe göstererek, kamu davalarının ayrı ayrı düşmesine karar verdi.

TEFRİK KARARI

Sanıklar Ahmet Turan Altaylı (Ali Ozansoy), Hüseyin Eren (Hüseyin Tilki), Aziz Turan (Abdulkadir Aygan), Hayrettin Toka, Fırat Can Eren (Fethi Çetin), İbrahim Babat (Hacı Hasan), Adil Timurtaş, Mehmet Zahir Karadeniz, Lukman Gündüz, Faysal Şanlı, Mahmut Yıldırım, Muhsin Gül, Fethi Çetin, Kemal Emlük (Erhan Berak), Yüksel Uğur ve Saniye Emlük (Emel Berak) haklarında Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan ve daha sonra Musa Anter davası ile birleştirilen davanın da tefrikine karar verildi.

Mahkeme, söz konusu davaya dair oluşturulacak dosyanın yeni esas numarasına kaydına ve dosyanın anılan esas üzerinden yargılamanın sürdürülmesine karar verdi.

Sanık Abdulkerim Kırca’nın 19 Ocak 2009, sanık Recep Erkal'in (Tiril) ise 31 Aralık 2012’de yaşamlarını yitirmelerinin, yeni dosya kapsamında yapılacak yargılamada nazara alınmasına karar veren mahkeme, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Emanet Memurluğu'nda bulunan 1 adet disket ve 1 adet Abdulkadir Aygan'ın beyanlarını içeren CD’nin de delil olarak dosyada saklanmasına hükmetti.

Mahkeme, son olarak sanıklar Abdulkadir Aygan, Mahmut Yıldırım, Muhsin Gül, Fethi Çetin ve Saniye Emlük (Emel Berak) hakkındaki yakalama emirlerinin devamına karar verdi.

AYM'YE BAŞVURU

Anter ailesi ve avukatları, mahkeme heyetinin 21 Eylül’de verdiği karar ardından Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne başvuruda bulunurken, gerekçeli karar ardından esasa dair itirazlarını sunacaklarını belirtmişti.

Avukatlar, davada verilen “zaman aşımı” kararını ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşımıştı.