AKP’nin müsilajla ilgili kanun teklifinden Erdoğan’a yeni bir yetki çıktı. Teklifle Erdoğan’a barajların kullanım yöntem ve oranlarını belirleme yetkisi veriliyor.

Müsilaj teklifinden de ‘Erdoğan’a yetki’ çıktı

BirGün/ANKARA

AKP milletvekilleri tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan ve ‘müsilajın önlenmesi’ gerekçesine dayandırılan yasa teklifinden AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeni bir yetki ve yeni bir yap, işlet, devret modeli çıktı.

Çevre Ajansı’nı kuran ve yılbaşında ‘sıfır atık’ hedefiyle Depozito Yönetim Sistemi’ni hayata geçiren iktidar, bu proje için özel işletmelerle yapacağı 10 yıl ve üstü anlaşmaları yap, işlet, devret modeli ile hayata geçirecek. Düzenlemenin yasalaşması durumunda, yap, işlet, devret kapsamında geri dönüşüm için marketlere ve belirlenen alanlara depozito sistemini kuracak şirketlere garanti ödemeleri de yapılabilecek. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı, ilgili düzenleme hakkında yönetmelik hazırlamakla yetkilendirilecek.

Torba Kanun Teklifi’nde, Cumhurbaşkanlığı’na barajlardaki suyun kullanım yöntem ve oranlarını belirleme yetkisi de verildi. Bu düzenlemenin hayata geçmesi durumunda, sulama ya da içme suyu için kullanılan barajlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla enerji üretimi amacıyla kullanılabilecek. Teklifte Marmara Denizi’nde meydana gelen müsilaj ile mücadele kapsamında ise idari para cezası miktarlarında artış yapılması öngörülüyor.

YENİ RANT KAPISI

TBMM Çevre Komisyonu’nun CHP’li Üyesi Murat Bakan, AKP’nin ‘yap, işlet, devret’ ve beraberinde getirdiği garanti yükümlülükleriyle birçok alanda geliştirdiğini söyledi. Bakan, ‘Kârı şirketlere, zararını vatandaşlara ve ülkenin yarınlarına yükleyen’ anlayışını depozito sisteminde de kullanmak istediğini bildirdi: “AKP, sadece ileri teknoloji veya yüksek maddi kaynak gerektiren projelerle sınırlı tutulması gereken KÖİ modeliyle yatırım yöntemini, olağan iş yapma yöntemi haline getirdi. KÖİ’ler kamunun yürütmesi gereken yatırım projelerinin görünür gelecekteki gelirinin bugünkü hükümeti finanse eden şirketlere tahsisi için birer siyasi araç haline geldi.”