Kapakta genellikle koyu, karanlık bir zeminde karmaşık bir illüstrasyon. İçerde…

Kapakta genellikle koyu, karanlık bir zeminde karmaşık bir illüstrasyon.
İçerde…
Bir yanda… Sübuhat-ı Vech… Telvin ve Temkin… Sıfât-ı Sübhaniye… Fenâ Fillah gibi başlıklı dinî yazılar…
Öte yanda… Edebiyattan felsefeye, matematikten mühendisliğe, tarihten sosyolojiye geniş bir konu spektrumu.
Başlıklar ne kadar çeşitli olsa da…
Hemen bütün yazılar aynı fikirle bitiyor.
• • •
“Bilginin Kuantum Modeli”nin yazarına göre, mesela…
“Kuantum mekaniğinde elektronların (parçacıkların) aynı anda farklı yerlerde bulunma ihtimali, yaratılışların ve daha sonraki bütün hâdiselerin ihtimalî olarak meydana geldiğini göstermez. … Kuantum mekaniğinin tespitleri, Allah’ın bütün zerrelerin hâkimi olduğunu destekler; çünkü gaybı ancak Allah bilir ve eşya üzerinde hüküm verme gücünü elinde tutan da yine O’dur.”
• • •
Sıklıkla sağlık ve tıp konularına da yer veriliyor, Sızıntı’da.
Dr., Doç., Prof. gibi unvanlara sahip yazarları ve makalenin altında yer alan yerli, yabancı kaynakları görünce... Tıbbi bir makale okumayı bekleseniz de sonuç değişmiyor.
Prof. Dr. Arif Sarsılmaz karaciğer ve safra kesesinin anatomisini, fizyolojisini, fonksiyonlarını aktarmakla yetinmiyor… Okuyucu için bir de kıssadan hisse çıkarıyor:
“Karaciğerin yüzlerce fonksiyonu ile safranın yağ sindirimi başta olmak üzere birkaç fonksiyonu incelemekle bitmeyecek hikmetlerle doludur. … Bu kadar kısa bir bakış bile her şeyi ölçü, nizâm ve hikmetle yaratan Allah’ın (cc) varlığına bir delil değil midir?”
Dr. Ömer Fatih Çelik’in, “İdrar Deyip Geçmeyin” makalesinin sonu da öyle:
“Biz idrar hakkında çok daha farklı şeyler öğrendiğimizde, üzerimizdeki sonsuz nimetleri daha derinden idrak edip daha farklı bir ufukta şükredeceğiz.”
• • •
Dr. Arslan Mayda, “Spermin Yolculuğu”nda…
Sperm üretimine kaynaklık edecek hücrelerin erkek cenin henüz dört haftalıkken “yaratılıp” korunmaya alınmasından başlıyor…
Kısmen olgunlaşmış spermatidlere dönüştükten sonra… Aralarına “rahmet eseri olarak” Leydig hücrelerinin yerleştirilmesini…
Olgunlaşıp testislerde depo edilmelerini… Ve “İnsana bir avans olarak verilen haz merkezlerinin tesiriyle” atılmalarını…
Nihayet… “Yüzlerce hikmetli işin art arda aksamadan yapılmasıyla” yumurtayla birleşmesini resimlerle anlatıyor…
Ve yazısını şöyle bitiriyor:
“Kur’ân-ı Kerîm’de Yüce Yaratıcı meni için, ‘Attığınız o meniye ne dersiniz? Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz’ buyururken, spermin geçirdiği bu safhalara da dikkat çeker ve bunlar üzerinde düşünmeye davet eder.”
• • •
Bebeklerin henüz kaynaşmamış kafatası kemiklerinin arasındaki bıngıldaklar bile…
Doç. Dr. Can Uyumlu’nun eline düşünce bambaşka bir “mânâ”ya bürünmekten kurtulamıyorlar:
“Kâinattaki bütün güzellikler, Allah’ın Cemal isminin tecellisidir. Bunların her biri aynı zamanda hikmetli ve bizi tefekküre sevk eden san’at tablolarıdır. Bıngıldaklar da, en güzel surette yaratılan insanın, ana rahminden dünyaya devam eden yolculuğunun sağlıklı şekilde tamamlanmasında vazife gören binlerce unsurdan sadece biridir.”
• • •
Sızıntı’nın otuz iki yıllık arşivi internet ortamında mevcut.
“Memlekette bir zamanlar nasıl da ‘irtica paranoyası’ yaratmışlardı… Oysa bak, hepsi yalan çıktı” diyenlere inat…
Arada göz atın, derim.