Mutluluğa dair bir düşünce

cukurda-defineci-avi-540867-1.

Aynur Kulak

Mutluluğa dair düşünce(lerin) Slow Food hareketinden dolayı ortaya çıkmasını son derece doğru orantılı bir etkileşim olarak yorumlayabiliriz. Çünkü Fast Food bize ne yediğimizi anlatmayan, besin değerinin ne olduğunu bilmeden yediğimiz, hızlı yaşamımızın içinde sadece açlık hissimizi bastırmaya, bastırmakla kalmayıp aradaki birçok önemli sağlık meselesini atlamamıza da ön ayaklık ederek bizleri direkt doymaya (doyum noktasına ulaşmaya) yönlendirdi. Günde üç öğün yapılması gereken çok büyük bir endüstriyel ve toplumsal pazardan bahsediyoruz. Gelinen noktada Fast’ten Slow’a dönülebilir mi bilinmemekle beraber bu duruma çareler arama yollarına devam edilmekte.
Can Yayınları tarafından yayınlanan Luis Sepulveda&Carlo Petrini tarafından kaleme alınan Mutluluğa Dair Bir Düşünce hız hastalığına tutulmuş günümüz dünyasında mutluluk hâlâ olası mı sorusunun peşine düşüyor. “Yazdıkça inanılmaz bir şey keşfediyordum: O da yavaşlıktı. Yavaşlığın, yavaş hareket olmadığını, kişisel bir hareket ritmi, kişisel bir gelişim ritmi yakalama imkânı olduğunu keşfettim” diyen Güney Amerikalı yazar ve aktivist Luis Sepulveda ile tüm dünyada ağ biçiminde örgütlenen Slow Food hareketinin kurucusu Carlo Petrini işte tam da bu eksende bir araya geliyor.
Petrini Slow Food’un kuruluş manifestosunu kısaca şöyle açıklıyor: “Dinamik yaşama karşı rahat yaşamı savunuyoruz. Üretkenliği aşırılıkla karıştıran çok sayıdaki insana, yavaşça, keyif alma süresini uzatacak şekilde uygulanması gereken, uygun dozda bir duyumsal haz aşısı öneriyoruz.” Çünkü hızlı yaşam ne olursa olsun zevk alma hakkımızı elimizden alır. Bu bağlamda Sepulveda’nın yazdığı Yavaşlığın Önemini Keşfeden Bir Salyangozun Öyküsü de Petrini için heyecanlandırıcı bir unsurdur.
İki yazarı bir araya getiren ve üç bölümden oluşan Mutluluğa Dair Bir Düşünce’nin ilk bölümü iki yazarın birbiriyle yaptığı röportajdan oluşmakta. Bu karşılıklı sohbete dönüşen röportajda iki yazarın ortak noktasının zevkin öbür dünyada değil bu dünyada yaşanacak olması. Kelimesi agnostiğim olan bu felsefe yavaşlığın idealize edilmesinin çıkış noktası. Zevk alma hakkının öbür dünyaya havale edilmeksizin bu dünyada herkese tanınması gereken bir hak olarak düşünüldüğünde beslenme hakkının da bu unsurun başında yerini alması yaşam adına son derece elzem. Petrini’nin bu konuyla ilgili söyledikleri çarpıcı: “Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulma aşamasında tüm ülke eşitlik ve mutluluk hakkının ilan edildiği bir anayasa yazarken hâlâ köleler vardı. Bu barbarlığı yenmek için iki yüzyıl gerekti; son kölelik yasası ancak 20. yüzyılda tarihe karıştı. Bizler de açlık konusunda aynı durumdayız. Hiç kimsenin beslenme hakkı konusunda kuşkusu yok ama açlık nedeniyle ölenlerin yarası içimizde. Bizi sorguluyorlar.” Sohbet öyle bir yere gidiyor ve ufuk açıyor ki; bugüne kadar düşünmediğimiz şeyleri düşünüyor ve bu iki araştırmacı yazar çeşitli bakış açıları kazanmamızda bize yardımcı oluyor.
mutluluga-dair-bir-dusunce-542760-1.
Kitabın diğer iki bölümünün ismi aynı. Geleceğe Dair Yedi Düşünce. Farkı iki yazarın bu yedi düşünceyi ayrı ayrı kaleme almaları. Luis Sepulveda geleceği, mutluluğa dair, edebiyata dair, gelişime dair, paylaşıma dair, beslenmeye dair, doğaya dair, siyasete dair düşünceleri Mutlu Adanın Somon Balıkları öyküsüyle nihayet bulurken; Carlo Petrini de kendi bölümünde mutluluk, gastronomi, gelişim, paylaşma, beslenme, doğa, siyaset sıralamasını gastronomiye dair bir düşünce farkıyla yapıyor.
Luis Sepulvade’ye kulak verecek olursak şöyle diyor: “Yazar, gazeteci, dramaturg, en başta da bir vatandaş olarak kat ettiğim, deneyimlerle dolu uzun yolda aklımda her zaman şu temel düşünce olmuştur: Daha iyi bir dünya için yapılan her şeyin bir çıkış noktası vardır ve bu çıkış noktası iyi bir yaşam, kelimenin tam anlamıyla mutlu bir yaşam hakkını elde etmektir.”
Carlo Petrini ise şu şekilde ifade ediyor mutluluğa dair düşüncelerini: “Yaşamım boyunca bana, ‘Mutluluk nedir?’ diye soranlara mantıklı bir yanıt vermekte çok zorlanmış, biraz da sıkıntıya düşmüşümdür. Hepimizin aradığı ve aslında uğruna yaşadığımız bir şey söz konusu olsa da, bu sorunun yanıtını vemek aslında hiç kimse için kolay değildir.”
Sizce de öylemi? Mutluluk nedir gerçekten? Mutluluğa dair bir düşünceniz var m? Gün boyunca ve ömrümüz boyunca onca şeyi neden yapıyoruz? Dünyaca geldiğimiz bu hızlı yaşam şekli karşısında yavaşlamamız gerektiği gerçeğine karşılık yazılmış olan Mutluluğa Dair Bir Düşünce kitabı hayattan gerçekten zevk almaya başlamamız noktasında ufacık da olsa bir yerden başlamamız için ilk adım niteliğinde.