Dünyanın en zengin adamı değişti. 83 yaşında bir İsveçli, Ingvar Kamprad’ın, iki tane Bill Gates ettiği ortaya çıktı

Dünyanın en zengin adamı değişti. 83 yaşında bir İsveçli, Ingvar Kamprad’ın, iki tane Bill Gates ettiği ortaya çıktı. Daha geçen haftaya kadar İsveçliler için bu adam, bir idoldü. Onun garip bir dokunulmazlığı vardı. IKEA mobilya perakende zincirinin kurucusu olan bu taşralı İsveçli, herkes tarafından sevgiyle karşılanırdı. Okuma yazma güçlüğü çeken, 15 yıllık eski bir araba kullanan, her zaman ekonomi sınıfında uçan, dökülen dişlerini yaptırmayan, servetinin hiç farkında olmadığı imajını yaratan Ingvar, İsveçlilerin gözünde çok farklıydı. Kamprad ve IKEA, İsveç’in sembollerinden olarak görülürdü.

Ingvar, ticarete küçük yaşta kibrit satarak başlamış. Kibritleri başkent Stockholm’den uygun fiyata topluca alıp yaşadığı bölgede kapı kapı dolaşarak satış yaparmış. Bu işi, yılbaşı süsleri ve kalemler takip etmiş. 17 yaşındayken Ingvar, babasından gelen küçük bir sermayeyle IKEA’yı kurmuş, önceleri bu markanın altında naylon çoraplar, cüzdan, resim çerçeveleri satmış. İki yıl sonra, mobilya satışına geçmiş. Rakiplerine göre çok uygun fiyata ev mobilyaları satarak işlerini geliştirmiş. Onun kurduğu şirket, bugün 38 ülkeye yayılmış bir dev. Kamprad’ı herkesin gözünde bu kadar sevimli yapan, kibritçi çocuk hikâyesi değildi. O, servete, paraya doyup şirketini bağışlamış bir zengindi. Kendi ifadesiyle Ingvar’ın az bir varlığı vardı, IKEA ise Hollanda’da kamu yararına çalışan bir vakfa aitti. İsveçliler yaklaşık otuz yıllık bu yalana, geçen hafta uyandılar. Tabi, pek de iyi olmadı.

Ingvar Kamprad, IKEA’yı bağışladığı süreçte, gizli ve karışık bir şirket yapısı oluşturmuş. Inter IKEA’yı kurmuş. İsveç devlet televizyonun yaptığı araştırmaya göre Inter IKEA şirketi, sadece vergi konusunda, işi kitabına uydurarak yılda 8 milyar kron, yaklaşık 3,6 milyar lira kazanıyor. Dünya üzerindeki tüm IKEA’larda satın alınan her ürünün yüzde 3’ü, Ingvar Kamprad’ın şirketi, Inter IKEA’ya, telif bedeli olarak aktarılıyor.

İsviçre’de yaşadığı villaya her ay İsveç’ten emekli maaşı yollanan Kamprad, Inter IKEA için Avrupa’nın pek çok ülkesinde, içinde çalışanı dahi olmayan ofisler tutmuş. IKEA’dan aktarılan paralar, Inter IKEA içinde bir ülkedeki ofisten, başka ülkelerdeki ofislere kaydırılarak takip edilemez hale getirilmiş. Avrupa’da Inter IKEA için ofislerin açıldığı ülkeler de “vergi cenneti” tabir edilen küçük, Avrupa ülkelerinden seçilmiş. Bu yapıyı Ingvar Kamprad, tek başına kurmamış. İşi karmaşık hale getirmesi için, zamanında Putin’le bile birlikte çalışmış olan, çok deneyimli ve bilgili bir beyni, vergi uzmanı Prof. Göran Grosskopf’u bir yan şirketinin başına geçirmiş.

Kusursuz şekilde para akışı götürülen Inter IKEA şirketinin hikâyesi aslında daha uzun seneler fark edilmeyebilirdi. Ama hesapta olmayan bir şey oldu ve Lüksemburg’da vergi sisteminde küçük bir değişiklik yapıldı. Şirketin buradaki paraları, Ingvar’ın milyar dolarları ortaya çıktı. Ingvar Kamprad ve IKEA’nın bilinmeyen yüzü hakkında açıklananlar, İsveçlileri ikiye bölüdü; haberi yapanlara kızanlar, bu öğrendiklerine sevinenler.

Şimdilerde, sağ hükümetin, kıyısından köşesinden zarar verdiği, sosyal devlet modelini çok iyi oturtmuş İsveç’te, zenginlik paylaşılır. Bu paylaşma işi de vergilerle olur. Kişi ne kadar çok kazanırsa o kadar çok vergi öder. Vergi sistemindeki ince ayarla toplumda herkes eşit kazançta tutulmaya çalışılır. Bir şekilde herkesten fazla kazandığın paralar, devlet tarafından alınır, herkese geri dağıtılır. Devlet, Robin Hood’dur ve sistem mutluluk ülkesini yaratmak içindir. IKEA’yı büyütmek amacıyla daha 1960’da, şirketini, Danimarka’ya taşıyan Ignvar Kamprad’ın, İsveç vergi sisteminden bu yolla kaçması, işi daha da ileri götürüp “Benim hiç bir şeyim yok ki” diyip kimselere vergi ödememek için parasını oradan oraya dolaştırması kalabalık bir grup İsveçliyi kızdırdı. Henüz kimse IKEA mobilyasını yakmaya kalkmadı ama İsveçliler de anlamış oldu; zenginin sevimlisi olmuyor, sadece kirlisi oluyor.