“Devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri açıklama” suçlamasıyla tutuklanan Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın telefonlarının 9 Ocak-9 Mart tarihleri arasında dinlendiği ortaya çıktı

Müyesser Yıldız'ın telefonları 3 ay dinlenmiş

Yaptığı telefon görüşmeleri ve Libya üzerine yazdığı yazılar nedeniyle "askeri casusluk” iddiasıyla gözaltına alınan ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri açıklama” suçlamasıyla tutuklanan Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın telefonlarının 9 Ocak-9 Mart 2020 tarihleri arasında dinlendiği ortaya çıktı. Dinleme tarihinin 9 Mart’ta sona ermesine karşın, Yıldız’ın 3 ay sonra, 8 Haziran’da gözaltına alınması soru işaretlerine neden oldu.

Cumhuriyet'ten Alican Uludağ'ın haberine göre Yıldız’ın tutuklanmasına ilişkin dosyada yeni bilgiler ortaya çıktı. Buna göre soruşturma, Ankara Başsavcılığına 13 Kasım 2019’da yapılan, “Hadımköy Kışla Komutanlığında görevli Erdal B., devlete karşı suç işlemektedir. Gizli kalması gereken bilgileri telefonla dışarıya çıkardığı kanaatindeyim” ihbarı ile başladı.

İhbarda adı geçen astsubayın telefonu 2 Aralık 2019’da dinlenmeye başlandı. Dinleme, 2 Şubat’ta sona erdi.

YILDIZ VE DÜKEL'İN TELEFONLARI 9 OCAK'TAN İTİBAREN 9 MART'A KADAR DİNLENDİ

Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel’in telefonları ise “askeri casusluk" iddiası gerekçesiyle 9 Ocak 2020’de dinlenmeye başlandı. Dinleme, 9 Mart’ta sona erdi.

Ancak soruşturmayı yürüten savcılık, “tüm deliller dinlemeye dayalı olmasına karşın” operasyonu 3 ay sonra yaptı. 3 aylık bekleme süresinin gerekçesi açıklanmadı.

AVUKATI "FETÖ TAKTİĞİ" DEDİ

Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı, hâkimlik sorgusu sırasında yaptığı açıklamada, “Yıldız’ın suçlandığı iki köşe yazısında suç olmadığını” belirterek “Söz konusu soruşturma ihbar mektubu ile başlamıştır. Balyoz vb. davalardan aşina olduğumuz bu yöntem FETÖ taktiğidir. Amacı da müvekkilin dijital arşivine ulaşmaktır. Zira müvekkil, 15 Temmuz tarihinden sonra kritik tüm davaları takip etmiş, buna ilişkin notlar tutmuş ve bu anlamda bir arşiv oluşturmuştur. Bu arşiv değerlendirilerek birtakım bilgilere ulaşılmıştır. Bu ihbarla bunlar hedeflenmiştir" dedi.

Av. Tokatlı, Yıldız’ın suçlandığı yazılardan birinin 24 Aralık 2019 tarihli, “Kim bu Hafter’le görüşen Türk komutanlar”, diğerinin ise 20 Ocak 2020 tarihli, “Libya’ya hangi komutan gitti... Yerine kim geldi” başlıklı yazılar olduğunu söyledi.

İlk yazıdaki bilgilerin Yunanistan ve İtalyan basınından alındığını ve yazıda buraya atıf yapıldığını anımsatan Tokatlı, "Bunu bilmeye ve analiz etmeye astsubay Erdal B’nin çapı, psikolojisi yetmez. Müyesser Yıldız, yazının sonunda şunu söylüyor. ‘Hafter’in yanında iki tane Türk subayı var. Onlar FETÖ’cü subaylar değil mi’ diye. Yurt dışına firar eden FETÖ’cülerin ifşası suçu olamaz" ifadelerini kullandı.

Tokatlı ikinci yazıya dair de "İkinci haberde şu var: Libya’da görevlendirilecek komutan Metin Gürak. 15 Temmuz’da onu da derdest ettiler, sonra Genelkurmay İkinci Başkanı oldu. Erdoğan, ‘Libya’da bir korgeneral görevlendireceğiz’ dedi. Karargâhtaki tek korgeneral o. Yazı, bundan ibaret” dedi.

Astsubay Erdal B.’nin Müyesser Yıldız’ı suçladığının anımsatan Tokatlı, "Bu adamın itirafçı olduğunu, sorgu sırasında bilmiyorduk. Tekin birisi değil. Psikolojisi bozuk. Aramaların hepsini bu adam yapıyor. Müyesser’in bir defa bu adamı aramışlığı yok. Sanıldığı gibi istihbaratçı değil, lojistikçi. Muhabereci başçavuş” diye konuştu.

"YAZILARA ERİŞİM ENGELİ YOK"

Soruşturmanın ihbar üzerine “askeri casusluk” iddiasıyla başlatıldığını anlatan Tokatlı, “Madem, ulusal sırlara bir zarar var, bu iki habere erişimin engellenmesi gerekiyordu. Ancak bunca zamandır herhangi bir engelleme yok. Habere halen erişilebiliyor. Bu yazıları, sorgu sırasında elektrikler kesildiğinde telefondan okudum. Hâkime, ‘Bunun neresinde ifşa, milli sır var’ diye sordum” değerlendirmesini yaptı.