Pandeminin en olumsuz etkilediği sektörlerin başında gelen müzik endüstrisi, döviz kurundaki değişiklikler yüzünden ciddi bir krizle daha baş etmeye çalışırken yeni bir kafa karışıklığı ile karşı karşıya: Çevresel Gürültü Yönetmeliği.

Müziğe çevresel gürültü darbesi

Değerli okurlar, önce geçen haftaki yazımla ilgili bir özür borcum var sizlere. Zira 2006 yılında David Gilmour konserine gittiğimi yazmıştım ama gittiğim konser Pink Floyd’un bir başka efsanesi Roger Waters’ınmış. Zira David Gilmour ne yazık ki Türkiye’de hiç konser vermemiş. Artık ne kadar çok istedimse bu efsane müzisyeni sahnede canlı izlemek bilinçaltım bu dileğimi bilinç düzeyine çıkarmış. Hepinizden bir kez daha özür dilerim.


HER GEÇEN GÜN AĞIRLAŞAN ŞARTLAR

Şartlar ne yazık ki her geçen gün daha ağırlaşıyor. Hem ekonomik anlamda hem de yaşamın bize sunduklarıyla. Gencecik insanlar ya bir cinayete kurban gidiyor ya da “yaşama sevincim yok” gibi hepimizi derinden etkileyen bir çaresizliğin kelimelere dökülmüş haliyle umutlarımızın üstüne simsiyah bir perde çekiyor. Pandeminin en olumsuz etkilediği sektörlerin başında gelen müzik endüstrisi, Türk Lirası’nın avro ve dolar karşısındaki değer kaybı yüzünden çok ciddi bir krizle daha baş etmeye çalışırken yeni bir muamma ile karşı karşıya kaldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile yine hepimizin kafasını karıştırdı. 2010 yılında yayınlanan yönetmelik, canlı müzik ve konserlerle ilgili bir takım kısıtlamalar, şartlar öngörmüş gürültüyle mücadelede başarılı olabilmek için. Hepsine katılmasam da genellikle kabul edilebilir maddeler diyebiliriz 2010 yılındaki bu yönetmelik için. Ama daha önce şartlar yerine getirildiği takdirde devam edebilecek konserler, canlı müzik performansları, DJ performansları ve de kısaca bu “hassas alanlar” diye söz edebileceğim bölgelerde yer alan, daha önce ruhsat verilmiş tüm mekânlar yine, yeni bir müzik yasağıyla karşı karşıya.

Bir örnek vermem gerekirse bundan on iki sene önceki yönetmelikte şu ifadeler yer alıyor: “Çok hassas kullanım alanları dışında canlı müzik yapan üzeri ve etrafı fiziksel olarak açık ve yarı açık eğlence yerleri, bahçeli gazino, lunapark, animasyon ve eğlence merkezleri, fuar, piknik yerleri, açık hava sinemaları gibi kamuya açık olan yerler ile lokanta, kahvehane, dükkân, gazino, dans salonu, diskotek, kulüp, bar ve düğün salonu gibi kapalı eğlence yerlerinden çevreye yayılan çevresel gürültü seviyesi, Leq gürültü göstergesi cinsinden arka plan gürültü seviyesini 5 dBA’dan ve 7 dBC’den daha fazla aşamaz.” Yani böyle bir durum söz konusu olduğunda işyeri uyarılır ve gürültü seviyesi istenilen orana gelinceye kadar canlı müzik yayını yapılmaz denilirken şimdi yapılan değişiklikle “Çok hassas kullanım alanlarındaki açık ve yarı açık eğlence yerlerinde canlı müzik yayını yapılması yasaktır. Bu alanlarda, açık ve yarı açık eğlence yerlerinin kurulmasına izin verilmez. Bu alanlardaki mevcut açık ve yarı açık eğlence yerleri kapalı yerler haline getirilir…”
Hassas kullanımların bulunduğu alanlarda faaliyet gösteren açık ve yarı açık eğlence yerlerinde, 24.00-07.00 saatleri arasında canlı müzik yayını yapılması yasaktır.

GÖRMEZDEN GELİNEN BİRÇOK YER VAR

Yine bir başka olumsuz değişiklik: “Çok hassas kullanımları etkileyebilecek şekilde yakınında, bitişiğinde, altında veya üstündeki alanlarda konser, gösteri, miting, tören, festival ve benzeri açık hava faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi yasaktır. Hassas ve az hassas kullanımların bulunduğu alanlarda ise konser, gösteri, miting, tören, festival ve benzeri açık hava faaliyetlerinin 24.00-07.00 saatleri arasında yapılması yasaktır. Bu maddede belirtilen açık hava faaliyetlerine, çevresel gürültüye maruz kalan kişilerin ve yaşanan şikâyetlerin yoğunluğu göz önünde bulundurularak, İl Mahalli Çevre Kurul Kararı ile alan ve saat sınırlaması getirilebilir.”

Çok hassas alanlar kapsamına giren hastane, konut, bakımevleri, yatılı eğitim kurumları ve yatılı öğrenci yurtları yakınlarındaki mekânları anladık ama hassas ve az hassas bölgelerde canlı müzik ruhsatı alan işletmeciler ve orada çalışan müzisyenler ne olacak? Kimse dile getirmiyor ama bu ülkede pavyonları, türkü barları orada çalışanları görmezden mi geleceğiz? Ya da If Performance, Jolly Joker, Hayal Kahvesi, Dorock, Kadıköy Sahne gibi performans salonlarını…

Ne olur artık şu yasakçı zihniyeti bırakın. Kurunun yanında yaş da yanmasın. Kurallara uyan, vergisini veren, sigortalı işçi çalıştıran, hijyen ve temizliğe önem veren işletmelerle merdiven altı yerleri aynı kefeye koymayın. Ve de mümkünse yönetmelik değişikliklerini herkesin aynı şekilde yorumlayabileceği açıklıkta ve netlikte yazın.