Önceki gün son yıllarda memleket müziğinde önemli bir yeri hakkıyla edinen Kalben’in yeni albümü Sonsuza Kadar’ı piyasaya çıkmadan önce çekirdek bir ekiple dinledim

Müziğe şairane bir dokunuş

Müzik sürekli evrim geçiren bir olgu. İnsanlar, dinleyici algısı, küreselleşme, dünyada olup bitenden anında haberdar olma ve en önemlisi genç müzisyenlerin dinleyici için değil içlerinden geldiği gibi şarkılar yazıp paylaşması yeni akımlar doğurur her daim. Bu evrim kendiliğinden gelişir ve bir tabanı olduğundan hızla sönmez. Son 5 yıldır kaynayan bağımsız müzik hareketi peşinden pek çok müzisyeni doğurdu. Elinde gitarıyla etkilendikleri olayları veya gün içinde pek de önemsemediğimiz hisleri çıkartıp bize anlatan isimler sayesinde bazı duyguları hatırlarız. Bazen çok tarzımız olmayan şarkılara tutulmamız da bu yüzdendir.

Kimi dinleyicileri başlık olarak kendinden biraz itse de ‘Üçüncü Yeniler’ son yıllarda parlayan bağımsız isimlere verilen bir tabir olarak karşımıza çıktı. Eğer bu tabiri kullanmamız gerekecekse Kalben benim gözümde bu akımın içine rahatlıkla girer. Kalben yaşadığı coğrafyanın hislerinden çok da uzaklaşmadan müzik yapmayı tercih eden en özgün isimlerden biri. İlk albümüyle pek çok dinleyici onu keşfetti ve el üstünde tuttu. Hızla yayıldı ve samimiyetinden de bir şey kaybetmedi. Anlattığı hikayeler hayatın tam içinden: kimi zaman bir ayrılık veya aşk kimi zamansa toplumsal olayların bizde bıraktığı yaralar. Hep bildiğimiz ve hissettiğimiz duyguları anlatırken seçtiği kelimelerse onu farklı bir yere koyuyor. Kalben’in kurduğu şairane çatının zorlama bir edebiyata dayanmaması önemli bir detay. Ses rengi onu diğer şarkıcılardan ayırıyor. Önceki gün Kalben’in yeni albümü Sonsuza Kadar’ı küçük bir ekiple birlikte dinledik. Sizin de 30 Ekim’den itibaren dinleyebileceğiniz albümü şu anda anlatmayacağım çünkü dikkat vererek, hikayeleri için seçtiği kelimeleri iyice anlayarak yazmayı tercih ederim. ‘Sonsuza Kadar’ ile ilgili genel yorumum ise Kalben’in imza olan sesi sayesinde bir arada duran ve bununla birlikte ruh hali değişken bir albüm olması. Ruhun ve ritimlerin değişkenlik göstermesi ise dinlerken sizi ayakta tutabiliyor. Hayranlarını üzmeyecek bir albüm yapmış Kalben. İlk dinlemede dikkatimi çeken şarkılar: ‘Sonsuza Kadar’, ‘Sakin Ol Evladım’, ‘Ben Her Zaman Sana Aşıktım’ ve ‘Kapı’ oldu Garaj Müzik etiketiyle yayınlanacak olan albüm 30 Ekim’de CD formatında raflarda ve Apple Music özelinde yayınlanacak. 6 Kasım’dan itibaren diğer dijital platformlardan da ulaşabileceksiniz.
muzige-sairane-bir-dokunus-372945-1.
Akbank Caz 27. kez karşımızda
Özellikle İstanbul özelinde konser ve festivallerin sekteye vurduğunu yazdık çizdik. Fakat bazı uzun soluklu festivallerimiz dolu dizgin devam ediyor, sektör tekrar palazlanmaya çalışırken. Bunların en önemlilerinden biri Pozitif ortaklığıyla gerçekleştirilen Akbank Caz Festivali. Bu yıl 27. kez düzenlenen festivalde takip etmeye değer pek çok isim var. 3 - 19 Kasım 2017 tarihleri arasında 36 ayrı mekanda 53 konser, 3 söyleşi ve 15 atölye çalışması festival çatısı altında gerçekleştirilecek. Abdullah Ibrahim & Ekaya and Hugh Masekela, Vanessa Rubin, Ala.Ni, Wolfgang Muthspiel, Nicola Cruz, Bonobo, Daniel Herskedal, Marius Neset, Amina Figarova Sextet, Alfredo Rodríguez, Mark Guilliana, Shabaka Hutchings, The Ancestors, Mop Mop, Red Baraat gibi önemli isimlerin sahne alacağı festivalin yenilikçi projeler bölümünde ise Kenan Doğulu ve Sattas’ı var. Emin Fındıkoğlu, İlhan Erşahin, Baki Duyarlar, Çağıl Kaya, Çağrı Sertel ve Şenay Lambaoğlu gibi yerli cazının değerli isimleri de ağırlanacak. Son bir yıldır adını sıkça duyduğumuz yetenekli solist Evrencan Gündüz ve genç piyanist Hakan Başar’ı da izlemek için önemli bir etkinlik bu festival. Özellikle daha önce hiç izlemediyseniz Bonobo, Mark Guilliana benim kişisel favorilerim arasında. Abdullah Ibrahim & Ekaya and Hugh Masekela da festivalde en çok merak ettiğim konserler arasında.