Yıllarca sokak müzisyenliği yapan Cihan Çokbilir ile İstiklal Caddesi’ni yürüdük. Müzisyenlere müdahale eden zabıtalar da kaçınılmazdı. Çokbilir, müzikal tekdüzeliği İstiklal’in mecburi kültürel dönüşümüne bağlıyor.

Müziğin kalbi İstiklal tekliyor

Işıl ÇALIŞKAN

Komik Günler’i “Gülemiyorsun ya, gülmek/ Bir halk gülüyorsa gülmektir” Edip Cansever’in Mendilimde Kan Sesleri isimli şiirindeki bu sözlerden esinlenilerek yazdıkları şarkısıyla biliyoruz çoğumuz. Adeta günümüze yazılmış bu sözler AKP iktidarının yarattığı iklimi hatırlatıyor. 20 yıllık politik atmosfer birçok alanda olduğu gibi kültür ve sanat alanında da baskılarla gösteriyor kendini. 01.00’e kadar uygulanan müzik yasağı bunun bir örneği elbette. Pandeminin başından bu yana yasaklarla ve baskılarla adeta cezalandırılan müzisyenlerin çoğu başka işler yapmak zorunda kaldı. İstiklal Caddesi’nde yıllarca müzik yapan şu anki Komik Günler’in vokalistliğini yapan Cihan Çokbilir de bunlar arasında yer alıyor. Geçinebilmek için özel bir şirkette iş bulmak zorunda kalanlardan. Onun müziğini artık İstiklal Caddesi’nde sokakta dinleyemesek de bir döneme damga vuran gruplardan biriydi. AKP’yle birlikte geri dönüşü zor bir değişime uğrayan Türkiye’nin simge yerlerinden İstiklal Caddesi de eski günlerini, müzisyenlerini arıyor şimdi.

Artık yalnızca konser mekânlarında sahne alan Çokbilir ile Taksim Meydanı’nda buluşup Tünel’e kadar yürüdük. Elbette zabıta engelleri de kaçınılmazdı. Hem müzisyenlere kulak verdik hem de sokak müziğinin İstiklal’le ilişkisini konuştuk. Sohbetimize ortak olmaya hazırsanız başlayalım…

Öncelikle sokak müziği serüveninin nasıl başladığını sorduğumuz Çokbilir, başlıyor anlatmaya: “Sene 2011’di. Ankara’da yaşıyordum. İstanbul’da sokak müziği yapan bir arkadaşım grup kurarız diye beni de çağırdı. Benim İstanbul fobim vardı. İlk zamanlar korkuyordum. İstiklal Caddesi’ne bir girdim. Büyülendim adeta. O kozmopolitliği görünce rahatladım ve İstanbulcu oldum. Geldiğimin ertesi günü sokakla buluştuk. Benim için çok değişik bir deneyim oldu. O zamanlar Bomba Etkisi ismiyle çalıyorduk. Komik Günler, Bomba Etkisi’nin devamı gibi oldu.”

muzigin-kalbi-istiklal-tekliyor-1016520-1.
Cihan Çokbilir

İstiklal Caddesi’nin o zamanki atmosferini, “Sokaktayken güzel dönüşler alıyorduk. İyi paralar kazanıyorduk. Günde iki defa çalmaya çıkıyorduk. Güneşin durumuna göre belli zamanlar ve yerler belirliyorduk. Geceleri de bar programına çıkıyorduk. Mutluyduk” sözleriyle anlatıyor.

KENDİ KENDİMİZİN PATRONUYDUK

Sokağın sunduğu avantajı sorduğumuzda, “Kendi kendimizin patronuyduk” yanıtını veriyor ve ekliyor: “İstediğin zaman başlarsın, istediğin zaman bırakırsın. Bunun en büyük avantajı da o.” Dezavantajlarını ise şöyle sıralıyor Çokbilir: “Birincisi polis, zabıta. İkincisi sokaktayken müdahaleye çok açıksın. Sahnedeyken müdahale edemiyorlar ama sokaktayken gelip tezgahını dağıtabilirler. Durup dururken, ‘O şarkıyı çalma’ diyebilirler. Belirli bir sahnen olduğu zaman sana müdahale edemez ama.”

“Bizim zamanımızda izin belgesi yoktu” diyor ve ekliyor: “O zamanlar sadece vapur ve metrolarda çalabilmek için belge gerekiyordu. Ama sokak için herhangi bir belgeye gerek yoktu.” Ve tabii ki polis ve zabıta müdahalelerinin onlar için de kaçınılmaz olduğunu söylüyor. “Bu engelleri nasıl aşıyordunuz?” sorumuza, “Dayanışma ile. Halk seni severek dinliyorsa bir müdahale olduğunda çevrendeki insanlar sahipleniyor. Ama zabıta kafana koyduysa enstrümanlarını alıyor” cevabını veriyor.

muzigin-kalbi-istiklal-tekliyor-1016568-1.

Ardından yaşadıkları bir zabıta müdahalesi anısını paylaşıyor Çokbilir: “İstiklal’de Tünel’e yakın bir yerde çalıyorduk. Birkaç kişi üstümüze üstümüze geldi. Sivillerdi. Bir anda elimizden enstrümanlarımızı alıp arabaya atıp gittiler. Yalvardık alma diye ama imkanı yok dinlemiyorlar. Kasımpaşa’da bir yere götürmüşler. İşin ilginç yanı da şu bu olaydan bir hafta sonra Adalar Belediyesi’nin bir etkinliğinde çalacaktık. Onları devreye sokup süreci hızlandırmıştık. Yoksa bayağı uğraştırıyorlarmış.”

Flüt çalan bir müzisyen görüyoruz ardından. Flüt sesleri eşliğinde sokak müziğinde İstiklal Caddesi’nin yerini soruyoruz. Çokbilir: “İstiklal Caddesi’nin başından sonuna kadar en az 10 grup görürsün. İstiklal bu iş için biçilmiş kaftan gibi sanki. Her kesimden insan olduğu için illa ki senin yaptığın müzik birilerini yakalıyor” sözleriyle anlatıyor.

Son yıllarda İstiklal Caddesi’nde gözlemlediği değişimi ise şu ifadelerle anlatıyor: “Eskiden Kürtçe müzik yapan gruplar çok azdı. Biz çalarken neredeyse hiç yoktu. Şimdi onlar çalmaya başladı. Arapça müzik yapan müzisyenler arttı. Onlar da bir renk kattı. Ama eskiden daha fazla grup müziği vardı. Daha profesyonelce yapılıyordu. 6-7 kişilik gruplar yok artık. Tamam, tek başına bir klarnetçi ya da gitarcı var ama bunu grup olarak yapmaya çalışan insanlar azaldı.

Eskiden yurt dışından müzisyenler burada müzisyenlik yapmak için gelen çok müzisyen olurdu. Çok fazla grup olduğu için de hemen bir gruba adapte olup çalmaya başlayabilirlerdi. Böyle sadece müzik yapmaya gelmiş çok sayıda insanla tanıştık mesela. Artık gelmiyorlar. Bunda İstiklal’in kültürel olarak bir dönüşüme sokulmaya çalışılmasının etkisi olabilir. Eskiden haftada en az 4-5 konser yapardık. Şimdi ayda bire düşürmek zorunda kaldık. Çünkü buna açık olan işletmeler battılar. Onların yerine farklı şeyler kondu.”

Kültürel mozaiğin yeniden canlanması gerektiğini aktaran Çokbilir, “Herkesin kaygısız bir şekilde gelmesi gerekiyor ki o kozmopolit yapı yeniden canlansın. Güney Amerikalıya hitap eden müzik de yaparsın, Avrupalıya hitap eden de olur. Kitle tekdüzeleşti ve müzik de biraz sığ kaldı. Barda dinleyebileceğin bir grubun da sokakta olması gerekiyor. Kübalılar vardı mesela. Şov yapıyorlardı bayağı. Şimdi onlar kalmadı” diye konuşuyor.

muzigin-kalbi-istiklal-tekliyor-1016522-1.

İstiklal Caddesi’nin sonuna geldiğimizde 6 müzisyen gördük. Kimisi belgesi olmadığı için evin yolunu tutmuştu kimisi ise belgesi olduğu halde engellerle karşı karşıya kalmıştı. Farklı kültürlerden müzisyenlerin özgürce İstiklal Caddesi’nde müzik yapabildiği günlerin umuduyla vedalaşıyoruz Çokbilir ile.

İZİN BELGEM VAR AMA ENGELLENİYORUM

Yürüyüşümüz sırasında santur çalan bir sokak müzisyeninin çevresinde duran beş zabıta görüyoruz. Yanlarına yaklaştığımızda zabıtalar uzaklaşıyor. Müzisyenle konuşuyoruz. İsmini vermek istemeyen müzisyen, ‘Kültür Daire Başkanlığı’ndan aldığı ‘Sokak Sanatçısı Beyoğlu İzin Belgesi’ni gösteriyor bize. İzin belgesi şartının bu yıl çıkarıldığını ifade eden müzisyene, “Belgeniz olduğu halde neden sorun çıktı?” diye sorduğumuzda şu yanıtı veriyor: “Hoparlörü istemiyorlar. Şefleri ‘Yapabilirsin’ diyor, bunlar izin vermiyor. Bir istikrarsızlık var. Bu sefer art niyet arıyorsun. Hoparlör olmadan benim enstrümanımın sesini benden başkası duyamaz ki” siteminde bulunuyor.