Geçen hafta jürisi olduğum bir müzik yarışmasında başlıktaki soruyu sordum kendi kendime. Benim cevabımı öğreneceksiniz ama önce konu hakkındaki uzman görüşlerine değinmem gerek. Hard Rock Cafe hala İstanbul’da gittiğimiz mekanlardan biriyken iki yıl üst üste Hard Rock Rising adlı bir yarışma gerçekleştirmişti. O yarışmada Tarkan Gözübüyük (Pentagram) ile jürilik yaparken bu yarışma hadiselerini çok konuşmuştuk. […]

Müziğin yarışması olur mu hiç?

Geçen hafta jürisi olduğum bir müzik yarışmasında başlıktaki soruyu sordum kendi kendime. Benim cevabımı öğreneceksiniz ama önce konu hakkındaki uzman görüşlerine değinmem gerek. Hard Rock Cafe hala İstanbul’da gittiğimiz mekanlardan biriyken iki yıl üst üste Hard Rock Rising adlı bir yarışma gerçekleştirmişti. O yarışmada Tarkan Gözübüyük (Pentagram) ile jürilik yaparken bu yarışma hadiselerini çok konuşmuştuk. “Müziğin yarışması olur mu olmaz mı” asıl sorumuz oldu hep. Yarışmalarda jürilik yapıyoruz ama müzik yarıştırılmaz bir şey gibi de geliyor hani. Gözübüyük de aşağı yukarı bu taraftan bakıyordu olaya. Neticede sanat bu. İnsanlar kendilerine iyi gelen müzikleri yapıp dertlerini anlatacak mutluluklarını paylaşacak dinleyicilere ulaşmaya çalışıyorlar. Bu açıdan bakınca müzik elbette yarıştırılamaz.

Tarkan Gözübüyük ile bu sohbetlerimizin üstünden birkaç yıl geçtikten sonra geçen yıl Şebnem Ferah, Tarkan Gözübüyük ve ben bu sohbeti bir vesileyle tekrarladık. Müzik yarıştırılmaz aslında derdik ama Şebnem Ferah çok doğru bir şey söyledi o gece. Kelimesi kelimesine değil belki ama “Müzik yarıştırılmamalı ama genç arkadaşlarımız kendini böyle değerlendirmek istiyor olabilir, genç arkadaşlarımız işin başındayken doğrudan ne yapması gerektiğini bilmiyor olabilir” gibi bir cümle kurmuştu. Bence fazlasıyla haklı. Müzik yarıştırılmamalı belki de evet ama yarışmaların hem müzisyene hem jüriye çok büyük katkısı var. Öğretici bir deneyim olduğu kuşkusuz bir gerçek.

Geçen hafta bu yıl dördüncüsü düzenlenen Housekeeper Podcast Contest’in finali The Point Hotel, The Game’de gerçekleştirildi. Memleketin en yetenekli DJ’lerinden İlker Aksungar’ın kurucusu olduğu Housekeeper, uzun süredir memleketteki DJ kültürüne ve elektronik müziğe desteğini her türlü gösteriyor. Yarışma kapsamında geçen yıl sadece bir workshop yapmıştım, bu yılsa genç müzisyenlerin gazetecilere kendilerini nasıl tanıtacaklarını, işlerini nasıl göstereceklerini anlatan workshop’umun yanında bir de jürilik teklifi aldım Aksungar’dan. Yazının başında dile getirdiğim müzik yarışmaları sorusu da yarışmanın finalinde Dream TV’nin emektar müzik insanı Yaren Aygen’in bana sorduğu bir röportaj sorusuyla aklıma tekrar düştü.

Yarışmada birinci Zafer Sernikli
Didem Aydın

Hepsi ortalama birer saatlik setler hazırlayan 10 yarışmacı yarışmacı tırnak içinde yarıştı. Lafın gelişi diyorum çünkü hepsi neredeyse birbirini tanıyor. Tanımayanlar da workshoplarda tanıştı zaten. Ve işin güzel yanı final günü her DJ birbirini dinleyerek oy kullandı. Kazanan arkadaşımız Zafer Sernikli oldu. Laf aramızda benim favorim Didem Aydın’dı. Mustafa Balaban, Buğra Kaya ve Oğuzhan Doğruel’in setlerini de beğenerek dinledim. Ama yarışmanın ne kadar adaletli bir sonucu olduğunu buradan da anlayabiliriz. Ne İlker’in ne de benim favorimiz birinci oldu, diğer jüriler hakkında bir şey diyemem. Lafı döndürmeyi bırakalım. Yarışmalarda müziği yarıştırmıyoruz aslında. Tecrübe paylaşıyoruz. Yeni şeyler öğreniyoruz ve en güzeli yeni müzikler dinleyerek muhabbet ediyoruz. Tecrübesiz olanlar deneyim kazanıyor tecrübeliler de emin olun gençlerden bir şeyler kapıyor. Mükemmel bir deneyimdi. Ve bu arada birinci olan Zafer mükemmel DJ cihazlarını eve götürdü. İçlerinde Genelec, Arturia, Denon DJ, Ableton gibi gerçekten şahane cihazlar vardı. Onun yerinde olmak isterdim. İlker’e ve Housekeeper’a destek olan başta Compel Müzik olmak üzere  tüm markalara teşekkür ederim. Bu tarz yarışmalara destek olmak demek önümüzdeki 10 yıl içinde yetişecek şahane müzisyenlere destek olmak demektir. Katılan, emek veren herkes kendini alkışlamalı.

Yaz festivallerine hazırım

Kapalı alanlardan sıkıldık. Güneşli günlerde güzel festivaller bizi bekliyor. Pek çok yaz festivali kadrosunu açıkladı fakat bu yıl bir festival ilk kez İstanbul’da düzenleniyor. Midsommar Festivali’nden bahsediyorum. Kuzey Avrupa’nın köklü kültürel aktivitelerinden Midsommar Yaz Dönümü Festivali 22 Haziran Cumartesi günü Küçükçiftlik Park’ta gerçekleştirilecek. Kadebostany, Roosevelt, Jan Blomqvist & Band, Darius, Jakuzi ve Club Bangkok gibi isimler sahne alacak. Daha önce 2013 Rock & Coke festivalinde canlı izlediğim Kadebostany’yi bir kez daha izlemek için can atıyorum. Gerçekten tavsiye ettiğim bir canlı performans sunuyorlar. Kaçırmamak gerek.