Müzik bir arada yaşamak için sığınağımız

BURAK ABATAY / @abatayburak
burakabatay@birgun.net

Uzun sayılabilecek bir zamandır bağımsız ve alternatif müzik diye bir şey etrafımızda dolaşıyor. Tüm dünyada müzisyenler kaydettikleri bir parçayla, o parçaya ait bir görüntüyle evlerimize, ekranlarımıza konuk olabiliyor. Bunun için var olan çok sayıdaki canlı performans platformu da birçok ismi bizlerle tanıştırdı. Bu isimlerden birisi de Gözde Öney. Hüsnü Arkan’ın back vokalindeki pembe saçlı kız olarak tanıdığımız Öney, Sofar’daki ‘Kavga’ şarkısıyla ismini ezberletti bizlere. Şimdi ise İki Gölge adlı ilk albüm çalışmasını bizlerle buluşturdu. Gözde Öney ile buluştuk ve albümünü, müziği konuştuk

»Son zamanlarda inanılmaz bir müzik üretimi var. Her gün yeni çıkan başka bir albümle karşılaşıyoruz. İki Gölge de onlardan birisi.

Evet, sahiden çok iyi bir üretim süreci var. Çok fazla seyirci kitlesi olmayan küçük küçük mekanlar açıldı. Büyük konserler düzenlenemediği için de oralarda kendi kitlesi olan, alternatif isimlere de sahne imkanı sunuldu. Özellikle Kadıköy gibi alternatif bir semtte mekanların çoğalması farklı isimlerin müziklerinin duyulmasına sebep oldu. Bu bir avantaj.

muzik-bir-arada-yasamak-icin-siginagimiz-301274-1.
Fotoğraflar: Güney Birtek

» Siz de onlardan birisiniz. Sizi Hüsnü Arkan’ın arkasında çalan pembe saçlı kız olarak tanıyorduk biz. Albüm serüveni nasıl başladı?

İlk sahne deneyimim Hüsnü Abi ile (Hüsnü Arkan) başladı diyebilirim. Çok kısa bir dönem olmasına rağmen çok keyifliydi. Reklam müzikleri söylüyordum o sıra. Bir şekilde geçimimi müzikten sağlıyordum. Mert Tünay, Hande Yener ve Sibel Tüzün ile back vokal olarak çalıştım. Back vokal olmak müzikte kariyer yollarından birisi ama benim karar vermem lazımdı. Şarkılarım vardı ve onları mı yapacaktım yoksa back vokal olarak devam mı edecektim? Ben kendi şarkılarımı yapıyordum. Epeyce şarkı da birikmişti. Birçok insanla tanıştım ve bu şarkıları bir albümde toparlayabilir miyiz diye konuştuk. Ama bir şekilde uymadı. Efe Demiral’a kısmetmiş. Onunla oturduk ve bu albümü hazırladık. Efe Demiral, Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü’nden sınıf arkadaşım. Kendisiyle sorunsuz bir kayıt süreci geçirdik. Ve albüm de bu halini aldı. İçime sinen bir albüm oldu.

» Müzikte neler yapmak istiyorsunuz? Nasıl bir hayal dünyanız var?

Benim hayallerim o kadar uçuk ki... Hayal kurmak bir insanın sahip olduğu en büyük lüks. Kurduğun hayalleri sadece sen sınırlayabilirsin. Ben de sınırlamıyorum. O yüzden çok uçuk şeyler söylemek istemiyorum. Albüm olur, single olur; hayatımın sonuna kadar müziğimi paylaşmak istiyorum. Gücüm yettikçe üretmek ve paylaşmak istiyorum.

» Bir şarkı sözü yazarısınız. Neyi hayal ederek, nasıl yazıyorsunuz?

Bir şeyi hayal ederek yazmıyorum. Zaten o an onu yazdıracak koşul oluşuyor. Burada muhabbet ederken sen bana öyle bir şey söylersin ki, ben buradan ayrıldıktan sonra “adam ne söyledi!” diye düşünmeye devam ederim. Bu zincirleme şekilde birbirlerini tetikliyor. İnsanlarla, mekanlarla, olaylarla, anılarla yaşadıklarımız şeyler birbirleriyle sürtünüyor. Kimi bunu bir tualde çalışıyor, kimisi ise benim gibi şarkı yapıyor.

» Dinleyenler şarkı sözlerinizde neler buluyor?

Genelde melankoli buluyorlar. Depresif olduğumu düşünüyor insanlar ama değilim. Yalnızca gerçekçiyim. Hüzün mutluluk kadar güçlü bir duygu. Mutluluğun kontrastı hüzündür. Birine ne kadar hakkım varsa, diğerine de o kadar hakkım var. Ama mutluluğumu çok anlık yaşıyorum. Olmadık bir zamanda bir şeyi hissedip mutlu olabilir insan. Ama hüzün sanırım daha fazla zamana yayılan bir duygu. Dolayısıyla hisleri de ele geçiriyor. Mutluluğunu sayfalarca yazıya dökmek istemiyorsun ama hüznünü, mutsuzluklarını, hayal kırıklarını ya da pişmanlıklarını bir şekilde döküp, onlardan kurtulmak istiyorsun. Onlarla hayatımı sürdürmeme arzum beni bu şarkıları yazmaya itti. Kişisel bulabilir belki insanlar ancak biri için kişisel olan şey bütününde insanların da etkilendiği şeylerdir. Bu yüzden dinleyenler şarkı sözlerinde kendilerinden bir şeyler bulabiliyor. Bu hoşuma gidiyor.

muzik-bir-arada-yasamak-icin-siginagimiz-301277-1.

» Albümü üst üste dinleyince aklıma takılan ilk şey, şarkılar boyunca soruların olması. Soru soran bir albüm. Siz de öyle misiniz? Soru soran, hesap soran biri misiniz?

Hesap soran değil ama sorgulayan biriyim. Hiç sitemkar, kaprisli birisi değilim. Öyle olmadığımı düşünüyorum. Albümde bahsini ettiğin sorular, öyle sorular ki cevapları çok belli. “Zor mu geldi alışmak?” derken cevabını bildiğim soruları sormuş olabilirim. Herhangi bir sorunu içime atıp biriktirmeyi seven bir insan değilim. Onları konuşmayı severim. Ama bazen her şeyi rahat konuşamıyorsunuz. Ben de susmayı tercih ediyorum böyle zamanlarda. Suskun duygulardan çıkan sonuna soru işareti yerine ünlem koyulacak sorular olabilir bunlar.

» Kanadalı bir triphop grubu var, Elsiane. İki Gölge’yle Hybrid albümleri arasında bir bağ kurmuştum ben.

Çok severek dinlediğim bir grup Elsiane! Çok güzel bir noktaya geldik. Sen bunu söyleyene kadar uzun bir süre Elsiane dinlediğimi unutmuştum. Sana onları hatırlattığına göre bende de küçük şeyleri bırakmış olabilir.

» Albüm müzikal olarak zengin bir albüm. Gerek düzenlemeler gerekse de enstrüman tercihleri bakımından çok başarılı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Efe (Demiral) şarkıları bitirdikten sonra çok ufak tefek şeyler hariç hiç revizyon bile yapmadık. O kadar içime sinmişti ki... tamamdı her şey. Efe’ye küçük kayıtlar halinde gönderdiğim kayıtlardan bunları elde etmek, hayal ettiğim ama gerçekleşeceğini düşünmediğim bir hayaldi. Efe müzikal anlamda çok yetenekli bir adam.

» Siz bir enstrüman çalabiliyor musunuz?

Hiçbir enstrümanda uzmanlaşamamış ama farklı farklı enstrümanları derdimi anlatacak kadar çalabilen birisiyim. Keman ve gitar çalıyorum.

» İlk Samsun’da müzik eğitimi aldınız değil mi?

Samsun’da doğdum büyüdüm ve Samsun Belediye Konservatuarı’nda yarı zamanlı müzik eğitimi aldım. Gerçi son gittiğimde konservatuar binasının başka bir şekilde kullanılıyordu. Buna çok üzüldüm. Akşamları 6 ile 9 arasında dersler olurdu. Okuldan geldikten sonra büyük bir heyecanla konservatuara giderdim. Okul ne kadar sıkıcıysa, konservatuar da o kadar keyifliydi. O zamanlarda keman çalmaya başlamıştım. Şimdi ise tuşlu ve telli çalgılarla aram daha iyi.

muzik-bir-arada-yasamak-icin-siginagimiz-301278-1.

» Yakın zamanda, kendisini alternatif medya kanallarında var eden birçok müzisyenle röportaj yapma imkanım oldu. Üretimin bu boyutuna nasıl bakıyorsunuz? Albüm öncesinde siz bilinen biriydiniz.

Bir kısım insan biliyordu, evet. Sofar’ı takip eden ya da Hüsnü Abi’yi takip edip “kim bu pembe saçlı kız?” diyen kimseler biliyordu. Belki birçoğu o pembe saçlı kızın Sofar’daki kız olduğunu da bilmiyordu. Bir saç değişikliği her şeyi değiştiriyor, biliyorsun. Sofar gibi birçok canlı performansları sunan platform var. Sofar bunların en iyisi bence. Öncelikle sebebi Sofar’ın global oluşu. İstanbul imzasıyla yayımlanan bir şarkı Londra’da da dinlenebiliyor. Değişik ülkelerden bu sebeple çok sayıda eleştiri ve mesaj aldım. Orada 5-6 şarkı çaldık, keşke hepsi yayımlanabilseydi diyorum. Ama yalnızca bir şarkının yayımlanması da çok güzel bir konsept. Ben de Sofar’da çalmış müzisyenleri severek dinliyorum. Sofar iyi ki var!

» Müzik çok yönlü bir değişim içerisinde. Sözgelimi Ümit Besen eskiden büyük büyük gazinolarda konser verirken o ve onun gibi isimler şimdi bar ve büyük orkestralar yerine küçük gruplarla oda konserleri verebiliyor. Bunu tetikleyen şey bahsini ettiğimiz dijital platformlar olabilir mi?

Dinleyenler artık büyük prodüksiyonlu klipler yerine sanırım iki üç kişinin yan yana geldiği küçük bütçeli işleri tercih ediyor. Benim de artık ufaktan veda ettiğim o nesil sanırım bu durumu daha samimi buluyor. Orkestraların küçülmesi de biraz içinden geçtiğimiz durumla alakalı olabilir. Ümit Besen de olsanız mekanlar artık daha az paralar veriyor.

» Siz de bağımsız müzik yapan isimlerden birisiniz. Bağımsız müziğin bir parçası olmak sorumluluğu azaltan bir şey mi?

Tam tersi sorumluluğu arttırıyor. Plak şirketin olduğunda senin düşünmen gereken birçok şeyi onlar senin yerine düşünüyor. Çoğu plak şirketi sanatçısının menajerliğini de üstleniyor. Dağıtımı, tasarımı, baskıyı senin yerine plak şirketi düşünüyor. Ama bizim için öyle değil. Biz sadece elinizde tuttuğunuz CD’nin kartoneti için bile günlerce uğraştık. Ben kendi işimin sorumluluğunu almayı seviyorum. Zaten tek işim bu, bunu da sahiplenmeyip ne yapacağım? O yüzden bence daha fazla sorumluluk yüklüyor.

muzik-bir-arada-yasamak-icin-siginagimiz-301276-1.

» Şarkılarınızdan seziyorum... Siz isyan eden biri misiniz?

Çok asi bir kadınım! “Alayına isyan ulan!” diyen bir yanım var.

» Neye isyan ediyorsunuz?

Her şeye... Kornalara, mahallelerdeki davullu zurnalı kız almalara isyan ediyorum. Çok klişe bir laf belki ama birinin özgürlüğünün başkasının özgürlüğünü kısıtladığı anda kendimi tutamıyorum. İnsan İstanbul’da yaşayınca bunu daha iyi anlıyor. Böyle küçük küçük şeyler bile beni çıldırtabiliyor. 20’li yaşlarımda daha kolay alevleniyordum ama şimdi kendimi biraz daha dizginleyebiliyorum.

» Toplum ve politika sizi delirtiyor mu?

Beni en çok delirten iki şey bunlar. Politikadan ziyade politikacılar. Onların o kullandığı dil... Gündüz vakti bir TV programı aç ve beş dakika seyret. Oradaki dile bak ve sonra da politikacıların olduğu bir programı seyret ve oradaki dile bak. O kadar birbirini tutuyor ki... Günün politikacısı nasıl konuşuyorsa, insanı da öyle konuşuyor. “Televizyonlarınızı kapatın ve onları dinlemeyin. Çünkü onlara benzemeye başlıyorsunuz!” diye bağırmak istiyorum bazen. Öyle olduk ama. Hepimiz onlara benzedik. Bize bağırarak hitap eden büyük büyük adamlar var, uzun uzun adamlar. Genelde de adamlar oluyor bunlar. Erkek egemen toplum ve siyaset gür sesli abileri karşımıza çıkarıyor. Sokağa çıktığınızda da onların küçük prototiplerini görüyorsunuz. Bu yüzden daha fazla evde oturmak istiyorum. Hoşgörü ve tahammül yok. Bunun bir parçası olarak yaşayan insanlar da tahammülünü kaybediyor.

» Müzik bunun için bir umut mu?

Tabii ki. Müzik bunun için bir sığınak, bir liman. Müzik insanları iyileştiriyor. Birbirinden farklı görüşte insanlar aynı konser salonunda buluşabiliyor. Biri alkol içiyor, biri içmiyor ama yanyana bu şekilde gelebiliyor. Müzik her ikisini de iyileştiriyor.

muzik-bir-arada-yasamak-icin-siginagimiz-301275-1.

» Albümdeki 10 şarkının sizde neler ifade ettiğini merak ediyorum. Sırasıyla öğrenebilir miyim?

Hadi bakalım!

Kavga: Kavga!

Sen Olsan: Empati.

Düşüş: Yalnız olma hâli. Kalabalıklar içinde bir yalnızlık.

Bir Anda: Yağmur hüznü vardır ya, o.

İki Gölge: Kırık ve kırgın bir hikâye.

Son Nefes: Şarkının ritmik yapısıyla ters ve tezat sözler var. O yüzden ‘zıtlık’ diyebilirim.

Tik Tak: Ulaşamama.

Çok Şey: Dertleşme

Bi’ Ruh: Bu diyardan gidenlere yazılmış bir şarkı.

Hayat İzleri: ‘İyi ki var!’ dediklerimiz için bir şarkı.