Michael Jackson, Madonna, Metallica gibi dünyaca ünlü isimlerin ülkede konser verdiği “93 yazı” belgesel oldu. Tarihe tanıklık eden isimler ‘93 yazı için “Türkiye müzik tarihindeki en özel mevsimlerden biriydi” diyor.

Müzik tarihinin en özel mevsimi

Işıl ÇALIŞKAN

Türkiye müzik tarihinin en etkileyici yazıydı, 1993 yazı. Ülkedeki 12 Eylül darbesinin ardından kültür sanat sektörü yeniden var olmaya çalışıyor, kültürel dönüşüme müzik teknolojilerindeki yenilikler ekleniyordu. Bu değişimin içinden doğan isimler, efsaneleşen konserlerle tüm dünyayı kasıp kavurmaya başlamıştı. Tanık olanların özlediği, yetişemeyen nesillerin ise imrenerek baktığı o yaz, 1993 yazı, belgesel oldu. GAIN’de izlenebilen belgesel, 1992 yılında Bryan Adams ile başlayan ve Michael Jackson, Madonna, Metallica, Bon Jovi, Guns’n Roses gibi isimlerle devam eden stadyum konserleri dönemini, işin en başındaki isim olan Ahmet San’ı merkezine alarak anlatıyor.

Teoman, Meltem Cumbul, Murat Abbas, Yasemin Mori, Melis Danişmend, Kanat Atkaya, Doğu Yücel, Deniz Toksoy gibi bu özel seneye tanıklık etmiş müzisyen, yorumcu, müzik yazarı ve gazetecilerin aktardığı hatıralar ile o dönem basına yansıyan görüntüler, izleyiciye efsanevi “93 yazının” heyecanını yeniden yaşatıyor. Tanık olan isimlerle “93 yazı”na bir yolculuk gerçekleştirdik. Hazırsanız başlayalım…

muzik-tarihinin-en-ozel-mevsimi-1012886-1.


MÜZİĞİ KUCAKLAYAN BİR KİTLEYDİ

Melis Danışmend: ‘93 yazı için “Türkiye müzik tarihindeki en özel mevsimlerden biriydi” diyen Danışmend, “Rüyalarımızda göreceğimiz grupları canlı ve binlerce insanla bir arada izledik. Müzik açısından bir sıçrama noktasıydı ‘93. Sadece konserler değil, Türk pop müziğinin çıkışıyla da dinleyici için unutulmaz işlerin yayınlandığı bir yıl olmuştu” diyor.

“O yaz gerçekleştirilen konserler olmasaydı sektörde ne eksik olurdu?” diye sorduğumuzda ise, “Eksik olanı bilemem ama bizim anılarımız eksik kalırdı. Bence o konserleri izleyenler zaten müziği kucaklayan, bağrına basan bir kitleydi. Sevdiği grup uğruna mekan girişinde sabahlayanlardı. Kültürel olarak beslenebilmek böyle insanlar için çok mühimdir. O yıl birçok insanı çok güzel biçimde besledi” yanıtını veriyor.

En çok etkilendiği konserin ise “Guns N’ Roses” olduğunu ifade eden Danışmend, duygularını şöyle ifade ediyor: “Lise çıkışı ansızın gitmiştik o konsere. Ve özgürlük, heyecan, yeni renklerin görülmesi gibiydi o konser. Unutulmazdı.”

muzik-tarihinin-en-ozel-mevsimi-1012887-1.



KONSERLERLE KIRILMA ANI YAŞANDI

Murat Abbas:
93 yazının Türkiye müzik dünyasına büyük etkileri olduğunu belirten Murat Abbas, o yazın Türkiye müzik dünyasına neler kazandırdığını şöyle sıralıyor: “Özellikle ardı ardına gerçekleşen stadyum konserleri sadece müzikseverlerin ufkunu açmadı aynı zamanda müzik sektörünün tüm paydaşlarının da canlı müzik organizasyonlarına bakış açılarını değiştirdi. Dünyadaki en büyük pop müzik starları, dev rock grupları ardı ardına İstanbul’da sahne alırken lokal müzik seyircisi belki de ilk defa uluslararası standartlarda, oldukça gösterişli prodüksiyonlarla birbirinden harika konserler seyrettiler. Tam bir kırılma anı yaşandı. Dinleyici tarafında beklentiler tavan yaptı. Yerli müzik grupları ve sanatçılarımız da kendi sahne şovlarını bir başka boyuta taşıyabilmenin yollarını aramaya başladılar. Organizasyon firmaları da "yapılamaz" denilen dev etkinliklerin gayet güzel ve başarılı bir şekilde hayata geçirilmesi sonrası kendilerini geliştirmeye, güncellemeye başladılar. Canlı müzik sektöründeki bu kırılma senesi dinleyici alışkanlıklarını da değiştirmeye başladı ve yabancı müziğe olan ilgi arttı.”

Abbas, “O yaz yapılan konserler hiç olmasaydı sektörde ne eksik olurdu?” sorumuzu “93 yazındaki dev konserler, stadyum etkinlikleri olmasa belki canlı müzik sektöründe bir derinleşme veya profesyolleşmeden bahsedemeyebilirdik. En azından ülkedeki canlı müzik etkinlik tarihçesi çok daha geç yıllarda başlayabilirdi. Organizasyon firmalarının sayısı ve sektördeki yetişmiş insan gücü arzu edilen seviyelere ulaşamayabilirdi. İstanbul’u dünya starlarının uğradığı bir lokasyon haline getiren 93 yazıdır desek çok da abartılı bir cümle kurmuş olmayız diye düşünüyorum” şeklinde yanıtlıyor.

En etkileyici bulduğu konser tecrübesini ise, “Metallica’nın İstanbul’daki ilk stadyum konserinde bulunmaktan dolayı çok mutlu ve gururluyum. Her bakımdan inanılmaz bir deneyimdi. Konser çıkışı ayaklarım yere basmıyordu. Etkisi aylarca sürdü. Çok istememe rağmen imkânsızlıktan dolayı Michael Jackson konserine gidememiş olmanın acısını ise halen yaşıyorum” sözleriyle aktarıyor.

muzik-tarihinin-en-ozel-mevsimi-1012888-1.


SEYİRCİNİN KOŞARAK GELECEĞİ GÖRÜLDÜ

Kanat Atkaya:
Kanat Atkaya, 93 yazının ülkenin müzik dünyasına kazandırdıklarına ilişkin, “Sanırım öncelikle ‘Bizde olmaz bu işler’ önyargısını yıkmaya yaradı” diyor ve ekliyor: “Hem İKSV hem de Ahmet San’ın büyük ölçekli organizasyonlarıyla bir kapı zorlandı ve açılmış oldu.”

“O yaz gerçekleştirilen konserler olmasaydı sektörde ne eksik olurdu?” diye sorduğumuz Atkaya, “Cesaretin toplanması biraz daha zaman alırdı. Hem organizasyon aşamasında büyük deneyim kazanıldı hem de bu tarz konserlere seyircinin koşarak, gerekirse imkânlarını zorlayarak geleceği görüldü” yanıtını veriyor. Atkaya en etkileyici bulduğu konser performansının ise “Metallica” olduğunu ifade ediyor.

muzik-tarihinin-en-ozel-mevsimi-1012889-1.

TOPLUMSAL BİR OLAYA DÖNÜŞTÜ

Doğu Yücel:
93 yazının ülke müzik dünyasına kazandırdıklarını sorduğumuzda, “1993’teki stadyum konserleri, müziğin küçük grupların eğlencesinden ya da basit bir gösteriden ibaret olmadığını, toplumsal bir olaya dönüşebileceğini gösterdi” diye yanıtıyor.

Bu konserlerin müzisyeninden organizatörüne müzik sektöründeki herkese bir özgüven getirdiğini aktaran Yücel, “O dönem kurulan grupların her birinde motive edici bir etkisi olmuştur mutlaka. Ayrıca bu konserlerin itici gücüyle H2000 ile başlamak üzere Türkiye’de konaklamalı müzik festivalleri organize edilebildi” diye konuşuyor.

En etkileyici bulduğu konseri sorduğumuzda Metallica yanıtını veren Yücel, şöyle devam ediyor: “Ben İzmir’de yaşadığım için sadece Metallica’ya katılabildim. O yüzden Metallica. Ama diğerlerine de gitmiş olsam yine Metallica derdim muhtemelen. Çünkü diğer isimler ne kadar büyük markalar olurlarsa olsunlar, 1993 yılında zirve yaptıkları dönemlerinde değillerdi. Metallica ise ticari olarak da, gösteri anlamında da, performans olarak da en şaşalı günlerini yaşıyordu. Metallica 1993’te, 50’lerin sonundaki Elvis Presley ya da Amerika’da da fırtına gibi esen British Invasion dönemini yaşayan Beatles gibiydi, hem kendi zirvesinde hem de dünyanın zirvesindeydi. Metallica’dan daha fazla sevdiğim çok grup var, hepsini de yurt içinde ya da yurt dışında izledim. Ama Metallica’nın o İnönü konseri sadece 1993’ün değil, bizim nesil için tüm zamanların bu topraklardaki en büyük müzik olayıydı.”