Kafe ve bar çalışanları ve müzisyenler, illerin risk durumuna göre açıklanan normalleşme adımlarından umduğunu bulamadı. Müzisyen Mertcan Titiz, "1 Mart’ta gördük ki biz gerçekten pek de umursanan bir kesim değilmişiz" dedi.

Müzisyenler hayatta kalmaya çabalıyor

BERKAY SAĞOL

Türkiye'de Covid-19 pandemisinin başlamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Kısıtlamaların başlamasıyla beraber kafe bar çalışanları ve müzisyenler en çok mağdur olan kesimlerin arasında. Bir yıl içinde yaşadığı işsizlik ve psikolojik problemler sebebiyle birçok müzisyen yaşamına son verdi. Seslerini duyurmak isteyen müzisyenler ve kafe bar çalışanları İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere illerde eylem yaptı. 1 Mart'ta açıklanan yeni normalleşmeden de umduklarını bulamadılar.

Yasaklardan doğan hezeyanın sanat camiası için çok da yabancı bir durum olmadığını dile getiren müzisyen Mertcan Titiz, "Bizim ülkede ve bizimki gibi ülkelerde en ufak bir sosyal olumsuzlukta en kolay vazgeçilen alan kültür ve sanat alanı oluyor. İlk iş konserler, tiyatro oyunları iptal ediliyor. Ancak bu kez küresel düzeyde ve bir yıldır içinde bulunduğumuz bir krizden söz ediyoruz. Bu kadar uzun süreceğini müzisyenler olarak hiç tahmin etmiyorduk. Lakin kriz sürecinin, bu krizden doğan zararın telafisinin hükümet tarafından doğru ve sağlıklı yönetilememesi artık telafisi zor bir gedik açtı hayatlarımızda. Bir yıldır devletin son iki ayda yaptığı bin liralık maddi destek ve yerel yönetimlerin kimi cüzi destekleri dışında hiçbir geliri olmadan hayatta kalmaya çalışıyoruz. Evet, bu durum bizim için artık geçinmeye çalışmanın çok ötesinde bir hayatta kalmaya çalışma çabasıdır" dedi.

"İNTİHARLAR HEM ROMANTİK HEM MÜNFERİT GÖRÜLÜYOR"

Müzisyenlerin intiharının bile romantik görüldüğünü ifade eden Titiz, "Bu süreçte sesimiz duyulmuyor değil ama bize dönüşlerin romantik olmasından muzdaribiz. Detaylı bir gözlemden doğru söylüyorum ki müzisyenlerin intiharı bile ülkenin hem yönetim mekanizmalarında hem de toplumsal yapılarda romantik olarak görülüyor. Romantik görülmesi yetmezmiş gibi münferit vakalar olarak görülmesi de cabası. Sosyal Psikolog Erdal Kozan’ın da dediği gibi 'İntihar önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur'. Müzisyenler özelinde düşündüğümüzde elindeki biricik birikim olan enstrümanını, müzik ekipmanını satmak zorunda kalınması ya da insanların yaşamlarına son vermesi bile yetkilileri bu konuda daha kapsamlı önlemler almaya itmiyorsa bugün hükümetin halk sağlığını önemsediğini düşünmek farazidir, kof nikbinliktir" diye konuştu.

Önlemlerin çifte standartlı olduğunu belirten Titiz, "Gözümüz, kulağımız 1 Mart’ta idi. Ancak 1 Mart’ta gördük ki biz gerçekten pek de umursanan bir kesim değilmişiz. Mekanların 19.00'a kadar açık olması demek zaten canlı müzik diye bir organizasyonun yapılamaması demek. Üstüne yayınlanan yönetmelikte 19.00'a kadar olan süre diliminde de canlı müziğin yasak olması umursanmadığımızı bir kez daha gösteriyor. Talebimiz çok açık: Ya Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 64. maddesinde de belirtildiği gibi devlet sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korusun, güvenceli çalışma koşullarının müzisyenler için de sağlanması konusunda adım atsın ya da bizi ekmeğimizi kazandığımız sahnelerimizden daha fazla alıkoymasınlar. Çünkü bunun dışında alınmış tüm önlem planları yanlıdır, çifte standartlıdır" ifadelerini kullandı.