Köktendinci Taliban rejiminin ele geçirdiği Afganistan’da eğitim, çalışma, yaşam hakkı elinden alınan kadınlarla dayanışma eylemi yapan Nar Kadın Dayanışması, “Hayallerimize giden yol sokaktan geçiyor” diyerek Yoğurtçu Parkı’ndan sahile pedal çevirdi.

Nar Kadın Dayanışması’ndan Afgan kadınlar için bisikletli eylem

HABER MERKEZİ

Nar Kadın Dayanışması, İstanbul Kadıköy’de bulunan Yoğurtçu Parkı’nda köktendinci Taliban rejiminin ele geçirdiği Afganistan’daki kadınlar için dayanışma eylemi yaptı. “Hayallerimize giden yol sokaktan geçiyor” diyen kadınlar, basın açıklamasının ardından sloganlar yazdıkları bezleri bisikletlerine asarak Yoğurtçu Parkı’ndan Moda sahiline pedal çevirdi.

“Burka giymeyen, Taliban’ın dayattığı dinci gerici yaşam biçimine uymayan kadınların infaz edildiği, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık ve laiklik mücadelesi veren kadınların Taliban şiddetine maruz kaldığı, her an ölüm tehlikesi altında olduğu bir karanlık ülkenin üstüne çöktü” denilen açıklamada, “Bu karanlık bize hiç yabancı değil. Siyasal İslamcı rejimlerin iktidarda olduğu tüm ülkelerde kız çocuklarının, kadınların yaşadığı, istismar, şiddet, tahakküm ve sömürü Afganistan’da bugün kadınların hayatını cehenneme çeviren karanlıktan pay alıyor, biliyoruz!” sözlerine yer verildi.

nar-kadin-dayanismasi-ndan-afgan-kadinlar-icin-bisikletli-eylem-941005-1.

Açıklamanın devamı şöyle:

“Ama şunu da biliyoruz; Afganistanlı kadınlar her şeye rağmen yıllardır hayatları pahasına yürüttükleri mücadeleyle elde ettikleri hakları kaybetmemek, eşit ve özgür bir yaşamı kurmak için mücadele etmeye devam ediyorlar. Bugün hayatları patriyarka, kapitalizm ve siyasal İslamcı tahakküm ve sömürüyle kuşatılmak istenen bütün kadınlar olarak Afganistanlı kadınların mücadelesini selamlıyor, yaptıkları çağrıya katılıyor ve sesimizi seslerine katıyoruz.”

ÇİLEM DOĞAN UNUTULMADI

Yargıtay tarafından hapis cezası onanan Çilem Doğan’ı da unutmayan kadınlar, “Yargıtay, kendisine sistematik şiddet uygulayan erkeği ölmemek için öldürmek zorunda kalan Çilem Doğan’ın 15 yıl mahkumiyet kararını onadı. Yaşamı için mücadele eden Çilem Doğan hakkında verilen bu kararı tanımıyoruz. Çilem'e "hayatına neden sahip çıktın?" diyen erkek yargıyla mücadelemiz sürecek” ifadelerine yer verdi.

KADINLAR HER YERDE

Kadınlar, “Bugün Afganistan’daki kız çocuklarının eğitim hakkı için, kadınların çalışma hakkı için, kamusal yaşamda ve yaşamın her alanında ‘Ne korku, ne gözyaşı, ne utanç yıldıracak bizi, daha özgür bir dünyayı kadınlar birlikte kuracak!’ demek için bugün buradayız” dedi ve “Düşlerimizi, gülüşlerimizi, mücadelemizi asla teslim alamayacaklar; geceleri, sokakları, meydanları, iş yerlerimizi, okulları, kampüsleri terk etmiyoruz; kadınlar vardır, kadınlar her yerde” sözleriyle açıklamayı sonlandırdı.

Açıklamanın ardından kadınlar, alkışlar ve ıslıklar eşliğinde “Fetvalar sizin sokaklar bizim”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Laiklikten vazgeçmiyoruz” yazılı bezleri astıkları bisikletlerde eylemi sürdürdü.

nar-kadin-dayanismasi-ndan-afgan-kadinlar-icin-bisikletli-eylem-941006-1.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Afganistanlı kadınların dayanışma çağrısını duyuyoruz ve seslerine sesimizi katıyoruz! Ortadoğu’ya demokrasi götüreceği söylemiyle emperyalist, işgalci politikalarına kılıf yaratan ABD’nin 20 yıllık işgalden sonra ardında panik, kargaşa, kaos bırakarak Afganistan’dan çekilmesiyle Taliban, iktidarı devraldı ve özellikle kız çocukları ve kadınlar için Afganistan’da hayat varlık-yokluk mücadelesi halini aldı.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Fas’tan Endonezya’ya kadar uzanan İslami patriarkal kuşak içinde dinin siyasallaşması, radikalleşmesi, bizzat “demokrasi götüreceğini” ileri süren Batılı emperyalist güçlerce -özellikle de ABD- tarafından teşvik edildi yıllardır.

Bir yandan emperyalist güçlerin kirli savaş politikalarıyla sömürünün, yoksullaşmanın, eşitsizliklerin derinleştiği, diğer yandan da teşvik edilen dinci gericiliğin tahakkümü altında katliamlarla, acıyla, gözyaşıyla yoğrulmuş bir coğrafyada gözlerimizin önünde yaşanan yıkımın enkazına terk edildi Afganistan halkı… Duvarlarda kadınların yer aldığı reklamların sökülmesiyle başladı, kız çocuklarının okula gitmesinin, kadınların çalışmasının ve yanlarında aileden bir erkek olmadan evden çıkmasının yasaklanmasıyla devam etti. Burka giymeyen, Taliban’ın dayattığı dinci gerici yaşam biçimine uymayan kadınların infaz edildiği, eşitlik, özgürlük, bağımsızlık ve laiklik mücadelesi veren kadınların Taliban şiddetine maruz kaldığı, her an ölüm tehlikesi altında olduğu bir karanlık ülkenin üstüne çöktü.

Bu karanlık bize hiç yabancı değil. Siyasal İslamcı rejimlerin iktidarda olduğu tüm ülkelerde kız çocuklarının, kadınların yaşadığı, istismar, şiddet, tahakküm ve sömürü Afganistan’da bugün kadınların hayatını cehenneme çeviren karanlıktan pay alıyor, biliyoruz!

Ama şunu da biliyoruz; Afganistanlı kadınlar her şeye rağmen yıllardır hayatları pahasına yürüttükleri mücadeleyle elde ettikleri hakları kaybetmemek, eşit ve özgür bir yaşamı kurmak için mücadele etmeye devam ediyorlar. Bugün hayatları patriyarka, kapitalizm ve siyasal İslamcı tahakküm ve sömürüyle kuşatılmak istenen bütün kadınlar olarak Afganistanlı kadınların mücadelesini selamlıyor, yaptıkları çağrıya katılıyor ve sesimizi seslerine katıyoruz.
Çünkü biz bu karanlığı dinci gerici bir azınlık istiyor diye İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararıyla feshedilmesinden, “9 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenilebilir” fetvalarından, kız çocuklarına oğlan çocuklarının ayaklarının yıkatıldığı sübyan mekteplerinden, adım adım dinselleştirilen eğitimden, işsizliği kadınların çalışmak istemesine bağlayan bakan demeçlerinden, kadının yerini evi, görevini de kocaya itaat olarak gören muktedirlerden, LBGTİ+ları hedef göstererek onlara yönelik şiddetin bizzat kışkırtıcısı olan iktidar sahiplerinden, gökkuşağı renklerine yönelik yasaklardan, haklarını aramak için alanlara çıkan kadınlara yönelen devlet şiddetinden, şiddet faillerini koruyan, cezasız bırakan yargı pratiklerinden, pandemi fırsatçılığıyla taciz, tecavüz, istismar faillerinin salıverilmesinden, kız çocuklarının giderek örgün eğitimden koparılmasından, çocuk yaşta zorla evlendirilecekleri düzenlemelerin yasa kılıfına sokulmasından tanıyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı resmi belgelerden çıkarıldı; dersler kaldırıldı, dersi vermeye devam edenler soruşturmalarla cezalandırılmaya çalışıldı. İstanbul sözleşmesinin hukuksuzca feshedilmesinin ardından mecliste kadına yönelik şiddete karşı kurulan araştırma komisyonunda Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ ne aktif rol biçilmek istenirken kadın örgütlerine yer verilmedi. Diyanetin fetvalarıyla kadın bedeni, emeği ve kimliği üzerinde yeni tahakküm biçimleri oluşturuldu; karma eğitim hedef alındı. Cinsel yönelim ve cinsiyet temelli ayrımcılık ve şiddet korkunç boyutlarda arttı. Her gün kadınlar katlediliyor; şüpheli kadın ölümleri yaşanıyor; LGBTİ+lar nefret suçlarına ve şiddete maruz bırakılıyor.

Yargıtay, kendisine sistematik şiddet uygulayan erkeği ölmemek için öldürmek zorunda kalan Çilem Doğan’ın 15 yıl mahkumiyet kararını onadı. Yaşamı için mücadele eden Çilem Doğan hakkında verilen bu kararı tanımıyoruz. Çilem'e "hayatına neden sahip çıktın?" diyen erkek yargıyla mücadelemiz sürecek.
Tablo bu iken AKP iktidarının en yetkili ağızlardan “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla ters bir tarafı yok” açıklamaları, Taliban’la resmi görüşme ve ziyaretler, AKP’nin Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle derinleştirmek istediği kadın düşmanı politikaları da en çıplak haliyle önümüze seriyor.

Biz kadınlar, LBGTİ+lar olarak tanıdığımız bu karanlığa karşı bir an olsun tereddüt etmeden Afganistanlı kadınların yaktığı işaret fişeğine dayanışmamızla karşılık veriyoruz. Kız çocuklarının eğitim hakkının, kadınların yıllardır mücadele ederek kazandığı hakların ellerinden alınmasına, yaratılmaya çalışılan karanlığa karşı eşitlik, özgürlük, laiklik ve bağımsızlık mücadelemizi yükseltmek için bugün sokaklarda özgür ve korkusuzca pedal çeviriyoruz çünkü “Hayallerimize giden yol sokaktan geçiyor.”

Tıpkı İran’ da yaşarken ülkesinden ayrılmak zorunda kalan Shohreh Bayat’ın özgürlük mücadelesinin laiklik mücadelesinden asla bağımsız olamayacağını söylediği, Ortadoğu’daki kız kardeşlerimizin son Ortadoğu Kadın Konferansı’nın başlıca gündemi olarak ele aldığı gibi bizler de kadınların kendi bağımsız varoluşu olan özneler olması, kendi hayatlarında da her düzeyde ülke yönetiminde de söz, yetki, karar sahibi olması, eşit ve özgür bir yaşamın kurulması için siyasal İslamcı karanlığa karşı laiklik mücadelesini, dinci gerici karanlığı teşvik ederek yıkım, ölüm, sömürü, tahakküm, eşitsizlik, yoksulluk ve şiddet dışında bir şey üretmeyen emperyalist kapitalizme karşı bağımsızlık ve sınıf mücadelesini, yüzyıllardır kadın bedeni, emeği ve kimliğini tahakküm altına alan patriyarkaya karşı feminist mücadeleyi birbirinden ayrılmaz görüyoruz.

Afganistan’da ve her yerde mücadele eden, eşit ve özgür bir yaşam için direnen kadınların dayanışması kadınları yoksullaştıran, sömüren, bedenini tahakküm altına almaya çalışan, kadının yerini ev olarak gösteren Taliban ve türevi rejimlere, onların işbirlikçilerine karşı evleri, sokakları, ülkeyi bir direniş hattına dönüştürecektir.

Bugün Afganistan’daki kız çocuklarının eğitim hakkı için, kadınların çalışma hakkı için, kamusal yaşamda ve yaşamın her alanında “Ne korku, ne gözyaşı, ne utanç yıldıracak bizi, daha özgür bir dünyayı kadınlar birlikte kuracak!” demek için bugün buradayız.
Düşlerimizi, gülüşlerimizi, mücadelemizi asla teslim alamayacaklar; geceleri, sokakları, meydanları, iş yerlerimizi, okulları, kampüsleri terk etmiyoruz; kadınlar vardır, kadınlar her yerde!
Yaşasın kadın dayanışması!
Yaşasın eşit ve özgür bir yaşam mücadelemiz!