21 yıl önce Datça’nın toprağı seni bağrına aldı. Şimdi, uzaklardan bizi izliyorsan eğer, adını kullanarak yazılan sahte şiirleri okuyup kahkahayı patlatıyorsundur.

Nasıl bir yüzyıl olduğunu anlayıp gittin

Sevgili Can…

Beklemedin 21. yüzyılı, bırakıp gittin bizi… O müthiş sezginle, ne menem bir yüzyılın gelmekte olduğunu anlamıştın besbelli.

1999 yılının 12 Ağustos’unda, yani tam 21 yıl önce, Datça’nın toprağı seni bağrına aldı. 99 depremine tanık olmadın, sandık felaketlerine de, pandemiye de… Şimdi, uzaklardan bizi izliyorsan eğer, adını kullanarak yazılan sahte şiirleri okuyup kahkahayı patlatıyorsundur. Politikadaki gelişmeleri izleyip, kalayı bastığın gibi… Nasıl unuturum, Sinematek’in Nazım anması yasaklandığında, polisleri ikna edişimizi: “Tamam Nazım gecesi yapmıyoruz ama seyirciyi kapıdan çevirmek olmaz, şiir gecesi yapacağız, Nazım’dan söz etmeden”; sonra senin sahneye çıkıp “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında / Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında” deyişini…

“ESKİSİ GİBİ DEĞİL BURASI SENSİZ”

Yirmi yıl oluyor. Bir gün telefon çaldı, Güler… Nasılsın dedi, bildiğin gibi dedim. Ağustos geliyor. Ne yapsak, nasıl ansak Can’ı? O an aklıma geleni söyleyiverdim: “Can Şenliği” yapalım… Çok güzel, hadi yap deyiverdi Güler. Daha yeni dönmüşüz Hakkari’den. Özdem Petek (Pi Prodüksiyon) ile birlikte yaptığımız o eşsiz “İstanbul – Hakkari Sanat Köprüsü” deneyiminden… Yapar mıyız dedim Özdem’e. Elbette! Kolları sıvadık o an. Dostları aramaya başladık. Genco Erkal’dan Ahmet Telli’ye, Cezmi Ersöz’den Metin Üstündağ’a, Sema’dan Edip Akbayram’a… Ve, tabii İzmirli şairler Namık Kuyumcu, Tuğrul Keskin, Ünal Ersözlü, Aydın Şimşek… İzmir Büyükşehir Belediyesi program broşürünün, afişin baskısını üstlendi. Dört gün boyunca etkinlikleri Datça’nın farklı mekanlarında ve Eski Datça’da gerçekleştirdik. Kalabalık, kıyamet…

Datça’da beş yıl aralıksız sürdürdük ‘Can Şenliği’ni. “Sanat, Bilim, Politika” ilişkisinden ‘Köy Enstitüleri’ne pek çok konuyu, Can Yücel’in yanı sıra, Orhan Veli, Nazım, İlhan Berk, Mevlana ve çok sevdiğin ‘Halk Şiiri’ni tartıştık… Yüzlerce sanatçı katıldı şenliklere. Şiir, karikatür, kısa film atölyeleri, tiyatro gösterileri, konserler düzenlendi. Sonrasını anlatmayayım… Yerel yönetim kazası! “Can Şenliği”nin altıncısını 2007’de İzmir’de yapabildik, Büyükşehir, Konak Belediyeleri ve TÜYAP Kitap Fuarı’ndaki dostların katkısıyla…

KNIDOS'UN SIR'I

Epey bir aradan sonra, bu bayrağı Datça’ya yerleşen galeri yöneticisi dostumuz Nevzat Metin devraldı. Yakaköy’deki UKSSA (Uluslararası Knidos Kültür Sanat Akademisi), her yıl Ağustos ayında “Knidos’un Sır’ı” Sanat Festivali çerçevesinde Can Yücel’i anma etkinlikleri düzenliyor. Bu yıl, pandemiye rağmen geleneği sürdürdü. Yazar Nedim Gürsel, şair Namık Kuyumcu, ressam Umur Türker ve gazeteci Nazım Alpman ile birlikte katıldığımız Datça mezarlığındaki anmaya Belediye Başkanı Gürsel Uçar da katıldı. Başkana, önümüzdeki yıllarda etkinliklere sahip çıkma çağrısı yaptık Namık’la birlikte. UKKSA’da sevgili Güzel Yücel Gier, Nedim ve Namık’la birlikte katıldığımız panelin ardından İhsan Eş’ten türküler dinledik. Sanat Direktörü Emine Özkarslıoğlu’nun ev sahipliğinde keyifli iki gün geçirdik UKKSA’da. Ertuğrul Ateş’in sergisini ve Funda Tarakçıoğlu’nun heykel, Ece Kazan’ın seramik, Yener Pınarbaş’ın resim çalışmalarını izledik. Bu yılki “Knidos’un Sır’ı” festivalinin ana teması olarak “Kadına Yönelik Şiddet”in seçilmesi anlamlıydı. Türkiye’de sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen sanat vahalarından biri olan UKKSA’ya uzun ömürler dilerken, senin ve Güler’in mezarı başında okuduğum bir şiirle bitireyim. Sevdiğin şairlerden Dylan Thomas’dan Türkçeleştirdiğin dizelerle…

“Didiniyorsam ben türkülerin ışığında / Bu ne ikbal, ne ekmek parası için / Ne fildişi sahnelerde keramet tellallığı / Ne işin cakası için filan / Didindiğim hep gönüllerin en kapalı kapısından / Verilesi hayrata”.