Devrimci Yol’un önder isimlerinden Nasuh Mitap, İzmir ve Kırklareli’nde anıldı. İzmir’deki etkinlikte konuşan BirGün yazarı ve Devrimci Yol’un önderlerinden Oğuzhan Müftüoğlu, “Bizi büyüten birbirimize olan bağlılığımızdı, özlemle anıyorum” dedi

Nasuh Mitap İzmir ve Kırklareli’nde anıldı

Devrimci Yol’un kurucularından Nasuh Mitap, dün ölümünün 3’üncü yılında Kırklareli’nde mezarı başında anıldı. Anma etkinlerinin ilki saat 11.00’de Paşa Kafe’de düzenlendi. Burada belgesel gösterimiyle Mitap’ın hayatı anlatıldı. Ardından dostları ve yoldaşları Mitap için konuşmalar yaptı.

Buradaki programın ardından, Kırklareli Mezarlığı’na toplu halde yürünerek bir anma gerçekleştirildi. Burada da şiirlerle ve sloganlarla Mitap’ın anısı yâd edildi. Sık sık ‘Nasuh Devrimci Yol’umuzda yaşıyor’ sloganının atıldığı anmada yapılan konuşmalarda Mitap’ın devrimci mücadeleye yaptığı katkılardan ve Devrimci Gençlik ve Devrimci Yol’un oluşumunda oynadığı rolden bahsedildi.

Mitap için önceki gün İzmir’de de bir etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe Mitap’ın yoldaşları ve dostları katıldı. Etkinliğe katılanlar arasında, BirGün gazetesi yazarı ve Devrimci Yol’un önderlerinden Oğuzhan Müftüoğlu da yer aldı.
Müftüoğlu konuşmasında, Mitap ile 1960’lı yılların sonunda Dev Genç içinde tanıştıklarını, ama yakın çalışma içindeki birlikteliklerinin asıl 12 Mart sonrasında geliştiğini söyledi ve “O dönemdeki gelişmelerin ve baskıların sonucu ilişkilerin epeyce dağıldığı bir dönemdi. O dönemde Nasuh Mitap, Ali Başpınar, Koray Doğan ve diğer birkaç arkadaş ile birlikte Ankara’daki ilişkileri toparlamaya, Mahirlerin firarları sonrasında da daha çok onlara yardım etmeye çalıştık. Hareket içinde gelişen ayrılık konusunda da birlikte Mahirlerden yana tavır aldık” dedi.

‘Bizi büyüten bağlılığımızdı’
“12 Mart döneminde ve sonrasında birlikteliğimiz Devrimci Gençlik ve Devrimci Yol içindeki mücadeleyle devam etti. Nasuh’tan önce kaybettiğimiz Ali Başpınar ve diğer arkadaşlar ile birlikte mücadele verdik. O dönemin zor koşulları altında üzerimize düşen görevleri kolektif bir anlayışla yerine getirmeye çalıştık. Elbette hatalarımız da oldu, ama sonuçta o koşullar altında gelişen Devrimci Yol hareketinin yaratılıp geliştirilmesinin onurunu ve gururunu birlikte paylaştık. Bizi büyüten özelliklerimizden birisi de birbirimize olan bağlılığımızdı. Elbette zaman zaman farklı görüşlerimiz ve tartışmalarımız olurdu, ama hiçbir zaman kişisel hesaplarla hareket etmedik, birbirimizin kuyusunu kazmadık, bütün bu farklılıklarımızı mücadelenin gerekleri çerçevesi içinde açık yürekle birliğimizi koruyarak yaşadık. 12 Eylül’den sonra, cezaevinden çıktıktan sonra da görüş ayrılıklarımız oldu, belki dönemin yeni gelişen sorunları karşısında ortak bir siyasi pratik içinde olmamaktan da kaynaklanan farklı tutumlarımız, tartışmalarımız oldu; onun ÖDP için, BirGün için eleştirileri oldu, ama o her zaman bizim büyük ailemizin içindeki onurlu yerini korudu. Şimdi burada o dönemde mücadelemiz içinde çok önemli katkıları olan arkadaşımızı sevgiyle özlemle anıyoruz. Nasuh’un şahsında kaybettiğimiz bütün devrimci arkadaşlarımızın anısını sevgiyle selamlıyorum” diye konuştu. Müftüoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Sorumluluklarımızın gereğini yapmalıyız’
“Evet, büyük bir tarihimiz var. Gurur duyduğumuz bir tarihimiz var. Şimdi artık bu tarihin değerli parçalarını birer birer kaybediyoruz. Birçok değerli arkadaşımız bizlerden ayrılıyor. Nasuh’tan önce Ali Başpınar’ı kaybetmiştik. Kaybettiğimiz arkadaşlarımızın anılarını ve geçmiş değerlerimizi elbette sahiplenmeliyiz. Ancak şunu da unutmayalım; bugün ülkemiz kaybettiğimiz arkadaşlarımızla birlikte savunduğumuz ideallerimizin ve özlemlerimizin tam tersi bir istikamette, büyük bir karanlığa doğru sürükleniyor. Belli bir misyonla iş başına gelmiş bir iktidar kendisiyle birlikte bütün ülkeyi büyük bir felakete doğru sürüklüyor.

Geçmişimizi anarken, kaybettiğimiz devrimci arkadaşlarımızı anarken, bu koşulların bizlere yüklediği devrimci sorumluluklarımızın gereğini yapmak zorunda olduğumuzu da unutmamalıyız, bu onlara karşı da borcumuzdur.
Çünkü, eğer ülkemiz bu karanlığın içinde kurtularak eşit, özgür bir geleceğe kavuşacaksa bu devrimci siyaset anlayışımızın yolunda gerçekleşecektir.”