Kuzey Atlantik İttifakı NATO, Güney Amerika’nın sorunlu ülkesi Kolombiya’da ne arıyor? Devlet Başkanı Juan Manuel Santos Kolombiya’nın önümüzdeki hafta Brüksel’de NATO’nun ilk Latin Amerikalı küresel ortağı görevini alacağını açıkladı. Santos, “müjde”yi “NATO’ya katılım Kolombiya’ya önemli bir imaj kazandıracak ve uluslararası arenada daha fazla rol üstlenme fırsatı verecek” sözleriyle duyurdu.

Kolombiya’nın artık “büyük liglerde” olduğunu söyleyen Santos’un başkent Bogota’da Başkanlık Sarayı Casa de Narino’daki konuşmasında sarfettiği “Uluslararası arenada daha fazla rol üstlenme fırsatı yakalama” sözleri Kolombiya’ya biçilen rolün itirafı oldu.

Görünen o ki Kolombiya, Orta ve Güney Amerika’da ABD’nin “kirli işleri”ni görmek için NATO’ya girecek. Kolombiya’nın “küresel ortak” olması NATO’da askeri bir rol üstleneceği anlamına geliyor. NATO’nun Latin Amerika’daki tek ortağı olacak Kolombiya dahil Peru ve Paraguay’da ABD’nin hâlihazırda zaten mevcut askeri üsleri var. Birçok Orta Amerika ve Karayip ülkesinde de Washington’un yörüngesinde bulunan bağımlı kukla iktidarlar mevcut.

Bir Latin Amerika ülkesinin NATO bünyesine alınmasının ABD açısından önemi büyük. ABD’nin bölgesel müdahaleleri için Güney Amerika’da Kolombiya, Orta Amerika’da ise El Salvador ve Guatemala kilit konumda. Ancak tüm bunlar yeterli değildi. NATO’nun bu topraklara taşınması ABD’nin bu yarımküredeki askeri müdahaleciliğine “uluslararası meşruluk kılıfı” katma işlevi görecek. Zaten NATO’nun Kolombiya üzerinden kıtaya taşınmasının Santos’tan çok Trump’ın kararı olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.

İki dünya savaşının yakınına dahi uğramadığı, sınır savaşlarının en sonuncusunun doksan yıl önce yaşandığı Güney Amerika’da, savaş örgütü NATO, Kolombiya’yı çatısı altına alarak bu ülkeyi hangi düşmana, tehdide, neye ve kime karşı koruyacak? Ki Kolombiya’nın son savaşını Peru ile 1932-1933 yıllarında Amazonlar’daki karmaşık sınır bölgesi dolayısıyla yaptığı düşünülecek olursa.

NATO’nun Güney Amerika’ya taşınmasının nedenleri?
Hegemonya, paylaşım ve nüfuz savaşının önemli mevzilerinden birisi de Latin Amerika. ABD tarihsel “arka bahçesi” Latin Amerika’yı kimselerle paylaşma niyetinde değil. Çin’in kıtaya yönelik yöneliminin pekâlâ farkında. Küresel güçler arsındaki saflar sıklaştırılırken, ABD NATO’yu Latin Amerika’ya taşıyarak birden çok mesaj vermiş oldu.

1) Venezuela’ya müdahale: Son dönemlerde Venezuela’ya askeri müdahale tehditlerini iyice sıklaştıran ve bunun da açıkça deklare eden ABD, bu müdahaleyi tıpkı Libya ve Sırbistan örneklerinde olduğu gibi NATO şemsiyesi altında gerçekleştirme niyetinde. Bu vesileyle saldırganlığına uluslararası bir meşruluk katacağını düşünüyor. Tek başına gerçekleştireceği bir saldırının kendisine hem ekonomik hem askeri hem de politik olarak olumsuz etkilerinin pekâlâ farkında. Benzer bir saldırı senaryosu da sivil bir darbeye vesile olduğu her an kontrolden çıkma tehlikesi barındıran Brezilya için de geçerli.

2) Latin Amerika’ya tehdit: NATO tehdidi sadece Venezuela ile sınırlı kalmayacak. Nigaragua, Bolivya, Ekvador, Küba gibi ABD boyunduruğuna girmeyen bölge ülkelerine karşı NATO saldırgan bir güç olarak kullanacak. Kıta özelindeki toplumsal hareketlerin varlığı ABD’yi korkutuyor. Toplumsal hareketlerin üzerinde de NATO kılıcı sallandırılmış olacak.

3) Çin ve Rusya’ya gözdağı: Bölgede artan Çin-Rusya etkisi de bir diğer faktör. Özellikle Çin’in Latin Amerika’da artan ekonomik ve politik nüfuzu ABD için endişe kaynağı. Çin, çoktan ABD’yi geride bırakarak Güney Amerika’nın en büyük ticari ortağı oldu. Ekonomik nüfuzun artması beraberinde politik gücü de getiriyor. ABD’nin Çin’e kıtada rahat hareket etme olanağı vermeyeceğinin sinyalleri gelmeye başladı. Bölge olası büyük çatışma merkezlerinden birisine dönüşmek üzere. Bu kavga çoktan Venezuela, Brezilya, Nikaragua’da kendisini hissettirmeye başladı.

Hegemonya savaşında saflar sıklaştırılıyor
Hegemonya kavgası sertleşiyor. Yerkürenin güneyinde de kuzeyinde de bunun işaretlerini görmek mümkün. Kıta Avrupası ile NATO’ya katkı üzerinden krizler yaşamaya başlayan, Avrupa’yı yeterli katkıyı sağlamamakla itham eden ABD, yeni aktörleri birliğe dâhil ederek küresel konumunu başka aktörlerle güçlendirme arayışında.

Küresel hegemonyası gerileyen ABD, NATO eliyle Rusya’yı Kuzey’de Baltık Denizi, Güney’de ise Kafkasya üzerinden çevrelemeye çalışırken, benzer bir kuşatma stratejisini de Güney Amerika’da gerçekleştirme niyetinde.

Bugüne kadar onlarca saldırganlık örneği sergileyen NATO’nun ABD’nin küresel çıkarları doğrultusunda kıtada çeşitli çatışma alanları inşa edip yeni krizler üzerinden yeni müdahalelerde bulunacağından şüphe yok. Kolombiya solu da NATO üyeliğinin felaket getireceğinin farkında ve bu üyeliğe şiddetle karşı.

ABD’nin Kolombiya üzerinde hayata geçirmek istediği hamleyi okuyan Venezuela da bu tehdidin farkında. Karakas Kolombiya’yı “Nükleer kapasiteye sahip dış faktörleri” kıtaya davet etmekle suçladı ve Santos hükümetinin NATO’ya yaklaşmasını kınayan bir açıklama da yayımladı. Bu işbirliğinin Güney Amerika’daki barış ortamını zedeleyeceğini ve baltalayacağını söyleyen Maduro yönetimi, kararı kabul edilemez bulduğunu deklare etti. Tıpkı Ortadoğu’da olduğu üzere kriz dinamiklerini harekete geçiren ABD ve Kolombiya yönetiminin NATO’yu bölgeye taşıması “Latin Amerika’nın kesik damarları”nı daha da kanatacak!