Rusya defalarca, Libya’da güçlü bir yönetim istediğini söyledi. Bu Hafter’in Sisi tarzı bir ülke kurmasını istedikleri anlamına geliyor

NATO’nun yıkımından geriye kalanlar

Vijay Prashad

17 Mart’ta, yüzlerce Libyalı, Trablus’taki Şehitler Meydanı’nda toplandı. Basit bir açıklama yapmak istediler: Milislerin yönetimini durdurun. NATO’nun 2011’deki savaşından beri, Libya, birbirine rakip ağır silahlı bir yığın çete tarafından yönetiliyor. Çatışmalar yaygın, geçen 10 gün Trablus’ta yaşandığı gibi. Hükümet binası gibi hizmet vermiş olan Rixos Oteli, bu güzel kenti yok etmek için yarışan tanklar ve keskin nişancılar tarafından şiddetlice vuruldu. Yanan arabalar yolları kapattı, çocuklar evlerden çıkamadı, dükkanlar açılmadı. Protestocular, yeter demek için sokağa çıktı. Çatışmanın bitmesini istediler. Ülkenin dört bir yanında kök salan bu milisleri söküp atmak kolay olmayacak.

Trablus’taki öfkeli Libyalılar, General Halife Hafter’e umut bağladılar. ‘Bizi kurtarabilir’ dedi, NATO’nun 2011’deki savaşından beri devam eden kaos ve şiddetten zarar gören eski bir dost. General Hafter’in Libya Ordusu’ndan kaçtıktan sonra CIA’in gölgesinde geçirdiği 20 yıl onun için çok az şey ifade ediyor. Daha az şey ifade edense, 2011’deki savaşın başında, Bingazi’ye gidip NATO destekli orduda liderlik kovalamasıydı. Kaddafi’nin bir zamanlar ‘oğlum’ dediği Hafter, Libya’nın 1987’deki Çad’a karşı Toyota yenilgisi sonrası liderine ihanet etmiş ve ABD’ye iltica etmişti. Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) lideri Hafter bile, milislere karşı umut vaat ediyor. Hafter, Şehitler Meydanı’ndaki saldırıdan sonra apar topar televizyona çıkıp “Silahlı kuvvetleriniz sizi yüz üstü bırakmayacak, Trablus yeniden ana vatan olana kadar sizin tarafınızda olacak” dedi.

Son birkaç yılda, -Bingazi’de yerleşmiş olan- Hafter, kendisini, ne El Kaide bağlantılı Ensar El Şeria’ya ne de Müslüman Kardeşler’e sabır göstermeyen güçlü bir adam olarak şekillendirdi. Eski efendisi ABD tarafından görmezden gelinen Hafter, destek için Mısır’a, BAE’ye ve Rusya’ya döndü. Hafter, Cemal Abdül Nasır’ın seküler milliyetçiliğinden değil, Abdülfettah el-Sisi’nin saçma sapan vatanseverliğinden ilham alıyor. Rusya, ordu tarzı istikrar vaat eden Hafter ve Sisi’ye sevgiyle bakıyor.
Libya’nın kıyı boyunca, ülkenin ana zenginlik kaynağı olan petrol tesislerince savaş şiddetlendi. Geçen beş yıl içinde Petrol Tesisleri Muhafızları içinden binlerce savaşçı, Ras Lanuf, Sidra ve Zuwetina’daki petrol bağlantılarını elinde bulunduruyordu. Eski oto hırsızı İbrahim Cadran tarafındna yönetiliyorlardı. Cadran şimdi kendine, doğu Libya’nın ayrılıkçı bir grubunun lideri süsü veriyor. Cadran’ın amaçları daha tek düzeydi. Petrolü kendi satmayı denedi ama ABD ile ve BM’nin tanıdığı Trablus hükümetiyle anlaşmazlığa düştü. LUO, geçen eylül ayında, Cadran’ın kuvvetlerini kilit mevzilerden sürdü. LUO’ya ülke çapında büyük saygınlık kazandıran, Kahire’ye ve Abu Dabi’ye de büyük memnuniyet veren kıyı boyundaki o hücumdu.

Hafter ve destekçilerinin amaçlarını engellemek için devreye giren Suudi Arabistan’ın Müftü Şeyh Sadık el-Gayrani gibi vekilleri vardı. Haziran 2016’da, radikal Bingazi Savunma Tugayları’nı kuran Suudi destekli gruplardı. Sirte’den kovulan IŞİD, şu anda Bingazi’deki kuzey mevzilerinde Şura Konseyi’nin yanında savaşıyor, Şura Konseyi savaşçıları da Bingazi Savunma Tugaylarına katıldı. Her iki grup da LUO’yla savaşıyor.

Bu tugaylar, petrol tesisasının güneyindeki Kufra bölgesine sığınıyor. Suudi Arabistan’ın vekilleri LUO’nun güney kenti Sabha’da ilerlemesinin önünü kesti ve petrol alanlarında sorun çıkardı. Mart ayında, 10 günde, Bingazi Savunma Tugayları, petrol tesislerini Hafter’in elinden aldı. Fakat Hafter’in hava korumasıyla güçlenen kuvvetleri, buraları 13 Mart’ta geri aldı. Bu savaş henüz bitmeyecek.

Hafter silah ve yardım konusunda Ruslar’dan destek görmek için fırladı. Avrupalılar arasında iyi gün dostları var. İtalyanlar ara sıra Hafter’e istihbarat sağladılar fakat BM destekli hükümetle birlikleri, git gide daha çok, beklentilerinin gölgesi gibi görünüyor. Ruslar, Ocak ayında Hafter’ı uçak gemilerine almaktan çok memnunlardı. Hafter, gemiden Rus Savunma Bakanı’yla konuştu. Geçen kasımda, silah anlaşmasını görüştüğüne dair haberler çıktığında, Moskova’daydı. 2 milyar dolarlık silah anlaşması için onay aldı. Bu silahlar, LUO, Şura Konseyi, Bingazi Savunma Tugayları ve diğer milis grupların sahip olduğundan daha fazla silah gücü verecek.

Rusya defalarca, Libya’da güçlü bir yönetim istediğini söyledi. Bu Hafter’in Sisi tarzı bir ülke kurmasını istedikleri anlamına geliyor. Geçen aralıkta, Rusya’nın Dışişleri Bakan Yardımcısı Gennady Gatilov, “Hafter’ın yeni Libya liderliğine dahil olması için Libyalılar’ın orta yol bulmaları gerektiğine inanıyoruz” dedi. O sırada BM Libya temsilcisi Martin Kobler, BM üye devletlerini “Libya politik yapısının parçalarıyla ayrı anlaşmalar yapmamamaya” çağırdı. Herkes, kastının Ruslar ve Hafter olduğunu biliyordu. Fakat Şubat ayında, Kobler’den farklı bir ton duyuldu. Reuters’e “En önemli konu Hafter’e bir rol verilmesi gereken birleşik bir Libya ordusunun inşaası” dedi.

Dikkat çekici biçimde, Ruslar’ın Mısır’a mevzilendiği haberleri geliyor. Mısırlılar, Rus varlığını resmi olarak yalanladılar, fakat konuyu iyi bilenler, haberlerin doğru olabileceğini söylüyor. Geçen ekimde, Rus ve Mısır kuvvetleri ortak askeri tatbikat yapmaya başladı. Rus ordu yetkilileri Mısır’daki üsse erişim istediklerini söylediler. Bu Ruslar’ın Hafter’a yardım etmek için Mısır’da hazır bekliyor olma ihtimallerini mümkün kılar. Geçen hafta, LUO savaşçılarının düşmanlarının cesetlerini topraktan çıkardıkları görüntüler yayınlandı. Bu kan dondurucu videolar, LUO’nun sadece savaşçıların değil aynı zamanda sivillerin de bedenlerini tahrip ettiklerini gösteriyor. LUO hiyerarşisinden gelen kınamalar, vahşet görüntülerini silemez. Çapı bu olan askerlerin kendilerini ulusun kurtarıcısı olarak konumlandırmaları zor.

BM’den Martin Kobler, Libya’da ‘gerginliğin tehlikeli yükselişi’ konusunda uyardı. Bu raf ömrünü doldurmuş bir söylem. Savaşın sonu yok. Savaşçılar, çiçek dürbünü gibi yer değiştirip duruyor. Bağlılıklarını anlamak zor. Halkın çektiği acıyı anlamak daha da zor. NATO merkezlerinde, hâlâ Libya’daki başarılı savaşları için sırıtıyorlar. Bu, ülkeyi yok eden bir savaş.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif