Zirvede ele alınan pek çok soruna çözüm bulunamazken, Ankara’nın müttefiklerine YPG’yi terör örgütü olarak kabul ettirmek için ortaya sürdüğü Baltık planı kartı da sonuç vermedi. Türkiye Baltık planına onay verirken, zirveden geriye ‘kuru gürültü’ deklarasyonu kaldı

NATO Zirvesi krizle başladı krizle bitti: Ankara eli boş döndü

Londra’da NATO’nun 70. yılı nedeniyle düzenlenen zirve, krizle başladı krizle bitti. Müttefiklerin NATO’nun geleceğinden Türkiye ile ilişkilere, Suriye’den, bütçe tartışmalarına kadar pek çok sorunu ikili ya da çoklu toplantılarla ele aldıkları zirve, “kuru gürültü” niteliğiyle sonlandı. Zirvenin sonuç deklarasyonunda da hemen hiçbir başlığa ilişkin kalıcı bir formül yer almazken, zirveye damgasını dedikodular vurdu.

Liderlerin “bağlılık yeminlerini” tekrar ettiği NATO’nun son yıllarda küresel konulardaki fikir ayrılıkları ile başı dertte gibi görünse de soğuk savaş sonrası geçilen ‘liberal’ hava yerini küresel güçlerin saldırgan hedeflerine bıraktığı için, birliğin çıkar ilişkilerine dayanan “kader ortaklığının” tam gaz devam edeceği anlaşıldı. Sonuç deklarasyonunda, NATO'nun siyasi yönünü güçlendirmek için Genel Sekreter'in "ileriye dönük bir tefekkür süreci" başlatması talep edildi. Deklarasyonda, NATO liderlerinin 2021'de tekrar bir araya geleceği duyuruldu.

Birliğin geleceği tartışması

NATO'nun ‘beyin ölümü yaşadığı’ çıkışıyla zirve başlamadan fikir ayrılığı yaratan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, toplantılar öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada “Sözlerimin arkasındayım” mesajı verdi. Zirve boyunca pek çok liderin cevap verdiği Macron, söylemlerinden geri atım atmadı. NATO Genel Sekreteri ise son günkü konuşmasında bu zirvede de görüş farklılıkların çözülmediğini şu sözlerle itiraf etti; "Farklılıklarımıza rağmen birbirimizi korumak için asli görevimizin etrafında birleşmeye devam edeceğiz." Zirvenin sonuç bildirisinde de Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki güçlü transatlantik bağların teyit edildi. Washington Antlaşması'nda "bir müttefike yöneltilecek saldırı hepimize yönelmiş bir saldırıdır" taahhüdünde bulunulan ve zirve öncesi tartışmaya açılan 5'inci maddeye olan bağlılık da yinelendi.

Bütçe pazarlıkları

NATO'nun merkez bütçesine ilişkin olarak zirve öncesinde ABD'nin daha az Almanya'nın daha fazla ödeme yapacağını dolayısıyla iki ülke ödemelerinin eşitleneceğini söylendi. ABD NATO'nun merkez bütçesinin yüzde 22'sini karşılıyor ancak Trump, sık sık bütçe konusunda özellikle Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerini eleştiriyordu. Zirve’de diğer Avrupa ülkelerinin NATO’ya gelecekte nasıl bütçe ayıracağına yer verilmezken, sonuç bildirgesinde, “ABD dışındaki müttefiklerin savunma harcamaları 5 yıldır artıyor” denilmekle yetinildi.

YPG gerilimi

Türkiye’nin Baltık ülkeleri ve Polonya’nın Rusya’ya karşı savunmasını öngören planı onaylamak için koştuğu YPG şartı ise karara bağlanamadı. Erdoğan’ın hemen her liderle birebir ele aldığı konunun çözümüne ilişkin bir sonuç çıkamayacağını birlik Başkanı Stoltenberg, “Türkiye’nin talebine zirveden çözüm çıkacağını garanti edemem” diyerek ilk günden söyledi. Türkiye ile çözüm üzerine “çalışmaya devam ediyoruz” dedi. Zirvenin son günü ise sürpriz bir gelişme yaşandı. Litvanya Başkanlık Ofisi'nden yapılan açıklamada Türkiye'nin Baltık ülkeleri için NATO kolektif savunma planını onayladığı belirtildi.

Suriye, IŞİD ve mülteciler

Avrupa’nın kendi vatandaşları olan IŞİD’cileri geri alması da zirvenin çözüm bulunamayan gündemleri arasında yer aldı. Erdoğan, Türkiye'nin mültecilerin geri dönüşü için hazırlanan Güvenli Bölge İmar Planı'na destek istedi. Toplantılarda ayrıca, Suriye'deki son durum ve Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik operasyonu da ele alındı fakat bu konular da yine bildirgede yer almadı.

S-400 ve Rusya krizi

Türkiye ile ABD ve Avrupa üyesi ülkeler arasında devam eden, S-400 hava savunma sisteminin alınması krizine de çözüm bulunamadı. Macron’un “Hem s-400 sistemi alıp hem NATO üyesi olmak nasıl mümkün oluyor?” sorusu yanıtsız kaldı. Rusya ile ilişkilere dair ABD’ye Avrupa’dan gelen eleştiriler de hava kaldı. Rusya tehdidinin vurgulandığı sonuç deklarasyonunda "Rusya'nın davranışları müsaade ettiği müddetçe diyalog ve yapıcı bir ilişkiye hazırız" değerlendirmesinde bulunuldu.