Eylemlerin diline ve eylemci profiline baktığımızda sokağa çıkanlar kim ve ne istiyorlar? Solcular, anarşistler, kadın örgütleri, çevreciler, sendikalar, işçiler, azınlık hakları temsilcileri, yer almıyorlar. Ciddi bir dışlanmaya maruz kalan LGBTi+ grupları da bu kez sahnede yoklar.

Navalni eylemlerinin anatomisi

Rusya’ya dönüşü sonrasında tutuklanan muhalif Aleksei Navalni’nin çağrısı ile iki hafta sonunda Rusya’nın 120 ayrı şehrinde toplamda 100 binin üzerinde insan sokaklara çıktı. Çevre, kadın, lgbti+, işçi hareketleri, azınlık grupları ve farklı toplumsal kesimler bu eylemlerde yer alıyorlar mı? Navalni eylemlerine katılanlar kimler ve tam olarak ne talep ediyorlar? Rusya sosyal ve siyasal hareketler yelpazesinde yer alan çevrelerin Navalni’ye ve Putin karşıtı gösterilere ilişkin tutumunu eylemci profili, sloganları ve eylem bölgelerine bakarak analiz etmeye çalıştık.

Öncelikle eylemlerin yoğunlaştığı bölgelere bakalım: Moskova ve Petersburg gibi büyük şehirlerde daha ciddi bir katılım söz konusu iken daha küçük yerleşim birimlerinde ya eylem gerçekleşmedi ya da katılım bir hayli düşük oldu. Keza etnik cumhuriyetlerde, Adıge, Dağıstan, Çeçenistan, Başkurdistan, Buryatya vb Rus olmayan nüfusun yaşadığı bölgeler eylemlerin olmadığı ya da olağanüstü sönük geçtiği bölgeler oldu. Bu bakımdan Navalni eylemlerinin Rus ve kentli bir kesimde yankı bulduğunu söyleyerek başlayalım. Bu elbette çok genel bir tespit. Ayrıntılandıralım.

NAVALNİ’Yİ DESTEKLEMEYEN PUTİN KARŞITLARI

Navalni taraftarlığı mı yoksa Putin ‘karşıtlığı mı ön planda’ sorusunu “Navalni” olayı öncesinde sıklıkla protestolar düzenleyen kesimlerin bu eylemlere katılıp katılmaması üzerinden analiz edebiliriz. Sıklıkla politik nedenlerle tutuklanan solcu ve anarşistlerin, yani “siyasi mahkûmların serbest bırakılması” için eylem yapan kesimler Navalni protestolarında pek yer almadı. Kilisenin artan rolü ve muhafazakâr düzenlemeler karşısında ses veren kadın örgütleri de yer almadılar. Rusya’da ciddi bir toplumsal ve siyasal dışlanmaya maruz kalan ve çok sık muhalif gösterilerde boy gösteren LGBTi+ grupları ya da bireyleri de bu kez sahnede yoktular. Emekliler ve asgari ücretlilerin sosyal taleplerini dile getiren bağımsız işçi örgütleri ve sendikalar da sokağa bu kez çıkmadılar. Çevreciler de yine aynı şekilde. Burada andığımız gruplar Rusya Saray muhalefeti yani zaten sokağa çıkmayan çevreci, kadın, işçi örgütleri değil. Onlar neden sokağa çıkmadı diye bir soru sormak bile anlamsız. Soruyu normalde zaten Putin karşıtı tutumlarıyla sokak muhalefeti yapan kesimler neden şimdi yok diye sorduğumuzu hatırda tutalım.

Siyasal düzeyde bakacak olursak Putin’le pek karşı karşıya gelmek istemeyen Rusya Federasyonu Komünist Partisi ya da Rusya Liberal Demokrat Partisi için de “neden katılmadılar” sorusunu sormuyoruz. Zira bunlar da “Saray muhalefeti” ya da “majestelerinin muhalefeti”.

Ama bu kez sokak muhalefetinin önemli isimleri ve grupları da Navalni eylemleriyle aralarına ciddi mesafe koydular. Aleksandr Buzgalin, Boris Kagarlitski gibi Putin muhalifi sosyalist entelektüeller, Sol Cephe (Leviy Front), Rusya Birleşik Emekçiler Cephesi (ROT Front) gibi oluşumlar da, çok sayıda irili ufaklı sosyalist, anarko-komunist grup Navalniciler ile aynı karede yer almayacaklarını belirgin biçimde ifade ettiler. Bazı sol gruplar ilk hafta Navalni eylemlerinin aslında Navalni taraftarlığı değil, Putin karşıtlığı olarak gelişebileceğinden hareketle sokakta yer alsalar da bu kesimler sayıca azınlıkta kaldı ve ikinci hafta bir önceki haftaya oranla bunlar da katılmama kararı verdiler.

Yani tüm renkleri ile Rusya solunda Navalni’nin Putin’e karşı demokratik bir alternatif oluşturacağı konusunda en ufak bir kafa karışıklığı yaşanmadı. Daha önce yer yer birlikte ortak muhalefet cephesinde yer alan kesimler de buna dahil. Bu noktaya devam etmeden Navalni eylemleri katılımcılarının profiline daha yakından bakalım.

PEKİ SOKAĞA ÇIKANLAR KİM VE NE İSTİYORLAR?

Her şeyden önce rejimde esaslı bir değişiklik yapılmaksızın tepedeki elitin değişmesi ve Batı ile daha uyumlu siyasal bir çizgi izlenmesini savunan Navalni taraftarları sokakların ana gücü oldu. Bu kesim Rusya genelinde yüzde 10-15 büyük şehirlerde yüzde 20-25 oranında bir oy oranına sahip. (Bu rakamları bir dizi kamuoyu yoklamasından hareketle yazıyorum.) Ancak sokağa salt Navalni taraftarlarının çıktığını söylemek de eksik kalır.

Eylemelerin diline ve eylemci profiline baktığımızda belirli bir örgütlü kesime, hatta kimlik düzeyinde dahi tanımlı ideolojiye mensup olmayan gençlerin sokakta Navalni taraftarları ile buluşmaktan çekinmedikleri görüldü. Bunlara şimdilerde TikToker deniyor. Zira ikinci haftaki Rusya protestolarına Facebook, Twitter ya da Telegram değil TikTok damgasını vurdu. Hükümet buradan hareketle 18 yaşından küçüklerin kullanıldığı temasını öne çıkarıyor. 11 milyon izleyicisi olan bir genç dahil birçok TikToker gözaltında. Bunların Navalni takipçileri olmaktan çok Belarus ve benzeri protest hareketlerden etkilenmiş “değişim” isteyen kentli gençler (ciddi sayıda liseli dahil) olduğunu söyleyebiliriz. İkinci hafta Belarus’taki gibi başkanın okuldaki portresinin üstüne muhalif Navalni resmi yerleştiren bu TikTokerlar sokakta da Özgürlük (Svoboda) ve “Değişim” (Peremen), Rusya Rusya (Ra-si-ya, Ra-si-ya…) sloganları atıyorlardı.

Eylemin anatomisini anlamak için sokaklarda sık tekrarlanan sloganlara bakabiliriz: Hırsız Putin, Havuzlu Diskotek, Navalni’ye Özgürlük, Özgürlük, Değişim, Kahrolsun Çarlık, Birleşik bir halkı hiçbir kuvvet yenemez vb.

SOLCULAR, KADINLAR İŞÇİLER MESAFELİ

Görüldüğü üzere Rusya’da Putin karşıtı muhalefet daha önce (örneğin 2012’de) olduğu gibi bir arada değil. Sol neredeyse tüm renkleriyle Navalni ile bir zaman yaptığı ittifakı artık sürdürmeme kararını ortaya koydu. Kadın, çevre, işçi, sendikal ve azınlık haklarını savunanlar da bu çerçevede mesafelendiler.

Ancak tüm bunlara rağmen yayımladığı “Saray” videosunun inkar edilmesi güç etkisi ve cesur tutumuyla Navalni kendi taraftarlarını konsolide ettiği gibi kentli genç kuşaklardan yeni müttefikler de edinmiş oldu.

Tablodan anlaşıldığı üzere Navalni’nin ana muhalefet hareketi lideri statüsüne yükseldiğini söylemek hiç doğru olmayacaktır. Ancak o artık liberal sağ muhalefetin en etkili figürü olarak rakiplerinin çok çok önüne geçmeyi başarmış görünüyor.

Navalni’nin daha önce çeşitli düzeylerde yan yana gelebildiği sol muhalefet başta olmak üzere, farklı Putin-karşıtı kesimleri kaybetmesi ise iktidar savaşının daha ciddi bir evreye taşındığının işareti. Liberal sağ Batıcılar, genel muhalefet hareketi üzerinde tekel kurmak istediğinde solun buna itiraz edecek ve kendi iktidar kavgasını kendi araçları, talepleri ve diliyle ortaya koyacak güçte olduğunu görmüş olduk. Sosyalist solun uzun yıllar sonra kendini ayrıksı bir sokak dinamiği olarak tanımlamaya başladığına tanıklık ediyoruz. Üstelik geçmişten farklı olarak tıpkı Navalniciler gibi işçi hareketi ve sosyalist sol da bir hayli genç bir profile sahip.