GEÇEN Cuma gecesi, Cumhurbaşkanlığı kararıyla açıklanan değişimler, yine dünyayı şaşırttı, Türkiye’ye olan saygı ve güveni iyice azalttı!

***

2011’de Türkiye’nin Avrupa Konseyi dönem başkanlığı sırasında yapılan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı ilan edildi.

Sözleşmenin temeli; “kadın/erkek eşitliği, kadına olan şiddet ve aile içi şiddeti önleyen” bir dizi ilke içermekteydİ.

İstanbul Sözleşmesi’nden, usulsüz olarak yasa dışı bir yöntemle çıkıldı.

Basit bir anlatımla; Anayasa’nın 90. Maddesi uyarınca “yasayla Türkiye’nin katıldığı bir uluslararası sözleşmeden” CB kararıyla çıkılmış oldu!

Biraz irdelenirse, gerekçesi açıklanmayan bu usul dışı kararın nedeninin kaybedilen tarikat ve cemaat oylarının geri döndürülme çabası olduğu görülür!

Geçen yıl Ramazan ayının ilk Cuma hutbesinde Diyanet Başkanı Ali Erbaş’ın verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması fetvası unutulmamalıdır.

Bu fetvaya uyan AKP, Saadet Partisi’nin de desteğiyle övündüğü bir başarıyı elinin tersiyle itmiştir.

Bu karar, iktidarın Türkiye‘de kadın/erkek eşitliğini kabul etmediğinin somut itirafıdır!

***

AKP’li Mahir Ünal’ın sözleşme için “cinsiyetsizleştirme, milliyetsizleştirme ve dinsizleştirme amacını güdüyor” demesi, ”Eşcinsellik ve zina gibi toplumsal yapımızı sarsan konularda serbestlik getiriyor!” iftirasını AKP’li yandaşların rahatlıkla atabilmesine neden olmaktadır!

AKP eski milletvekili ve şarkıcı Uğur Işıldak “Kadının fıtratında erkeğe köle olmak var” diyerek siyasal İslamcıların gerçek düşüncelerini açıklamaktadır.

Zaten “6 yaşındaki kız çocuklarıyla evlenebilme” izniyle büyümüş ve “kendi kız çocuklarına babaları şehvetle bakabilir” fetvasını almış bir kültürün kadına eşit gözle bakabilmesi ahlaken mümkün olamaz!

Oysa Anadolu kültüründe kadın eşit, saygın, adil hatta aileyi birleştiren kollayan güce sahip bir temel direktir.

Anadolu’da kadın erkekle eşit ve yan yanadır!

İslam’ı yanlış uygulayan şehvet düşkünü yobazların tarif ettiği kadın, Atatürk Türkiyesi’nin kadını değildir. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı çağdaş Türkiye için yüz karasıdır.

Sözleşmeden çıkalı 3 gün oldu. 8 kadın öldürüldü! Hesabını kim verecek?

***

Cuma kararının ikinci bölümü TCMB Başkanı Naci Ağbal’ın yerine “Yeni Şafak Yazarı Şahap Kavcıoğlu’nun getirilmesi olmuştur!

TCMB’na son 20 ayda 4. kez başkan atanması müthiş güvensizlik yaratmış, bir gecede doların değer kazanmasına, TL’nin de yüzde 10 devalüe edilmesine ve enflasyonun artmasıyla birlikte Türkiye’nin sırtına milyarca lira ek yük binmesine neden olmuştur!

Dahası küresel finans kaynaklarının Türkiye’ye bakışı kararmıştır!

***

7. AKP Kongresi’nde Erdoğan halktan, yastık altındaki döviz ve altınlarını bankalar yerine finans kuruluşlarına, özellikle de katılım finans şirketlerine yatırmalarını istedi. Üstelik “Bu kuruluşlar sizi memnun eder” diyerek reklamlarını yaptı.

Güvenceniz benim diye de ekledi. Ne diyeyim!

Bu sözleri Erdoğan’dan ilk defa duymuyoruz!

***

Cuma gecesindeki 3. karar ise Gezi Parkı’nın İstanbul BB Başkanlığı ukdesinden alınıp “adı var ama kendisi yok” bir vakfa verilmesiydi!

Amaç belli. Gençlerden, yaşamlarına sahip çıkanlardan, kendisini özgürce ifade edenlerden, Anayasal haklarından taviz vermeyenlerden yani ‘Gezi Parkı Direnişi’nden rövanş almaktı!

***

Dahası Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Gezi Parkı’nın yanı sıra Galata Kulesi, Selimiye Kışlası, Adile Sultan Sarayı, Pera Palas Oteli, Vefa Lisesi, Şişli Etfal Hastanesi, Sait Halim Paşa Yalısı gibi çok değerli 1014 taşınmazın mazbut vakıflara devredildiğini açıklaması oldu!

Oysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti hanedanlıktan kalan taşınmazları halkın malı olarak gördü ve Vakıflar Genel Müdürlüğü eliyle korudu.

Yapılan işlem muhtemelen, bu taşınmazları AKP yandaşı tarikat ve cemaatlere peşkeş çekmek olacaktır.

***

Kongrede Erdoğan 2053 hedefiyle yeniden Osmanlı’ya dönüşün sinyallerini verdi.

Boşuna “hilafeti tekrar ihya edelim” demiyorlar!

BirGün’de Politika Servisi imzasıyla yayımlanan dünkü “AKP sebep, Gericilik sonuç, LAİKLİK çözümdür” başlığıyla çıkan makaleyi takdirle okudum. Arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Yıllardır AKP’nin gerçek hedefini yazar dururum “Laiklik tehlike de değil” diyenlere nazire olsun!