Ne fetvalara ne de alanlara sığarız

BirGün Kadın

Onlarca kez şikâyetçi olmasına rağmen evli olduğu erkek tarafından öldürüldü, Yemek Akoda. Kızının cenazenin başında haykırışlarıyla öğrendik bu durumu. Yemen'in kızı isyanını "Annem savcıdan koruma istedi, 'Size zarar vermeden koruma veremem' dedi. Böyle katilleri koruyup yardım edip ceza vermeyen herkes, hâkimi, savcısı, devleti yazıklar olsun yazıklar" diye haykırdı.

İstanbul Sözleşmesi'ni savunmanın sadece kazanılmış hak mücadelesi olmadığını, bunun bir yaşam kavgası olduğunu söylüyoruz, aylardır. Daha kaç kadının isyanına tanık olacağız? Daha kaç kadın katledilecek? Haklara saldırmak yerine kadınları koruyun. Mücadeleyle kazandığımız haklarımızı tek adamın iki dudağı arasından çıkan söze mahkûm etmeyeceğiz. Farklı isimlerle, farklı yüzlerle, farklı seslerle aynı mücadeleyi büyüttük. Bambaşka hayatlardan gelip birbirimizin hayatına dokunduk.

Birbirimizi sardık sarmaladık. O mücadeleyle yürüdüğümüz sokaklar şimdi yine bizi çağırıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. Çünkü biz birbirimizden, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz.

1 Temmuz’da sözleşmenin kalkacağını söylüyorlar. Hayır, buradayız; hayır, vazgeçmiyoruz. 1 Temmuz’da sokakları, meydanları dolduracağız. “İntihar etti” denilerek cinayetin üstü örtülmeye çalışılan Şule Çet, sistematik cinsel saldırıya maruz bırakılarak yaşamdan koparılan İpek Er, katilleri kollanan Rabia Naz, “Ölmek istemiyorum” diyen Emine Bulut, erkek şiddetiyle hayatını kaybeden tüm kadınlar aklımızda ve yanımızda olacak.

Bu mücadele hepimizin. Bu mücadele kadınların, çocukların, LGBTİ+’ların hayatları için. Bu mücadele büyüyecek. Bu mücadele siyasal İslamcı iktidarın sonunu getirecek. Kadınlar fetvalara sığmaz, biat etmez. AKP son nefeslerini verirken kadınlar laiklik, özgürlük, eşitlik için mücadele edecek. İstanbul Sözleşmesi için mücadele edeceğiz.