Hani kendinize bir şey kanıtlamak için denize atladığınız dik kayalıklar vardır ya gençken. Kayalığın ucuna gelince tereddüt ve korkudan kalbinizin hızla attığı ama bir noktada kendinizi bilinmez bir boşluğa bıraktığınız o saniyeler.

Ne güzel geçti bütün yaz

Netflix’in şu ana kadarki en iyi yerli filminin Geçen Yaz olduğunu düşünüyorum.

Bazı filmler sadece güzeldir, onları izlemek keyif verir. Ama bazıları ise o filmin içinde yaşama hissi uyandırır. Çünkü tanıdıktır, samimidir, kısık sesiyle kulağınıza hiç unutmak istemeyeceğiniz sarı sıcak bir şeyler fısıldar gibidir. İşte Geçen Yaz filmi onlardan biri. Özellikle liseli yıllarını 90’ların sonlarında geçirenlerin bu filmi çok seveceğine eminim.

O ANLAR

Yönetmen Ozan Açıktan imzalı film, Bodrum’da 1997’nin yaz aylarında geçiyor. Ailesi ile her yıl gittiği yazlık, bu sefer 16 yaşındaki Deniz için yeni kapılar açıyor. O yaz aşkı, hayatı, arkadaşlığı ve daha önemlisi kim olduğunu anlamaya çalışıyor Deniz. Çocukluktan beri ilgi duyduğu Aslı’yı takip ederken, ikilinin birlikte yaşadığı deneyimler, Deniz’in gelecekte var olacak olan Deniz’i tanımlamak için yol taşları gibi önüne seriliyor. Hikâyede benim asıl ilgimi Aslı ile Deniz ilişkisinden ziyade, hayat bagajında yükler taşıyan Burak ile Deniz’in arasındaki ilişki oldu. Filmin mükemmel coğrafyayı kadrajlarına taşıma kabiliyeti oldukça güçlüydü. Esen rüzgârı dahi hissettiren manzaraların içine gençlerin dahil olduğu anlarda, sinematografi iyice güçleniyordu. Dramatik açı olan kuş bakışı açısı yani kameranın sahneye tam tepeden baktığı görüntüler, karakterin iç dünyası ile bağlantılıydı ve yerinde kullanılmışlardı. Ozan Açıktan’ın iyi bir yönetmen olduğunu, anlattığı hikâyeye tam anlamıyla hâkim olduğunu hissetmemek mümkün değildi. Kameranın karakterlere çok yaklaştığı anlar da keza öyleydi. Tabii burada oyuncuların da başarısı hemen ortaya çıkıyor. Samimi oyunculuklar ile filmin başrollerindeki Ece Çeşmioğlu, Fatih Şahin, Halit Özgür Sarı filmi çağdaş iyi örneklerindeki oyunculuklar gibi çıtayı yükseltmişlerdi. Senaryoda karakterler için oldukça özenilmiş olduğundan, gördüğümüz gençlerin çoğunda kendinizden, gençliğinizden, hatıralarınızdan birer parça bulmak mümkün olacaktır.

ne-guzel-gecti-butun-yaz-902045-1.

YAZLIK DİSKOLAR

Tüm bu anlattıklarımın zirvesi ve benim de bir anlamda içselleştirerek en sevdiğim sahnesi, kayalık sahnesiydi. Hani kendinize bir şey kanıtlamak için denize atladığınız dik kayalıklar vardır ya gençken. Kayalığın ucuna gelince tereddüt ve korkudan kalbinizin hızla attığı ama bir noktada kendinizi bilinmez bir boşluğa bıraktığınız o saniyeler. Atlamayı başardığınızı ancak sudan kafanızı çıkartıp yukarı doğru baktığınızda algılayabildiğiniz o sihirli anın içinde, içinize dolan özgürlük hissi. 97’de Türkiye’nin güneyinde geçen büyüme hikâyesinin anlatıldığı bir gençlik filminin, bana kalırsa en önemli ögelerden biri filmde kullanılan müziklerdir. Hatırlayın, ister rockçı olun ister metalci her yaz birkaç Türkçe pop hit parçası o yazı egemenliği altına alırdı. İsteseniz de istemeseniz de kendinizi yazlık diskoda, sarhoşluğa henüz tam alışamamış bünyenizle bu hit parçalarda coşarken bulurdunuz. Film sizi tam da o anlara da götürüyor işte. Kulağa basit bir işmiş gibi geldiğini biliyorum ama inanın seyirciyi ‘o an’ denilen önemli hatıralara, filmi izlerken götürebilmesi kolay iş değil. Yaşanmışlığı hissettiren bir anlatı, iyi yönetmenlik, karakterlerini yaşayabilen oyunculuklar... Kısacası izlemesi keyifli tatlı bir yaz filmi Geçen Yaz. En sevdiğim Türk şair, romancılardan, kendi tabiriyle ‘hülya adam’ Ahmet Hamdi Tanpınar’ın tılsımlı dizeleri ile Bütün Yaz isimli şiirinde dediği gibi;

Ne güzel geçti bütün yaz,

Geceler küçük bahçede…