Ne işimiz var İdlib’de?

Siyasi iktidar İdlib’te bulunma gerekçesini iki ana nedene dayandırıyor. Bunlardan birincisi sivilleri koruma ve sığınmacı akınını önlemek. İkincisi ise güvenlik sorunu. Her iki neden de iktidarın İdlib üzerinden Suriye’deki krize müdahale etme hevesinin görünen bahaneleri. Dokuzuncu yılına giren savaşın ilk gününden itibaren ABD ile birlikte Suriye’deki krize müdahil olan AKP/Saray rejiminin iflas eden politikalarıyla birlikte buradaki krize taraf olma söylemleri de değişmeye başladı. Oysa AKP iktidarının İdlib ve Suriye’nin diğer bölgelerinde bulunma gerekçeleri açıklananlardan farklı.
Şimdi bu nedenlere bakalım?

Birinci söylem: Demokrasi götürme / Rejim ihracı

Yeni Osmanlıcı siyasi iktidarın ilk söylemi “katil Esad”ı devirerek “demokrasi götürme söylemi üzerine kuruluydu. Bu heves uğruna “ılımlı muhalif” adı altında radikal İslamcı gruplar desteklendi. Dünyanın dört bir tarafından bu Selefi/Vahabi grupların ülkenin başına üşüşmesine göz yumuldu. Bu gruplardan bazıları “ılımlı” denilerek bilfiil desteklendi. Ancak kısa sürede bu “rejim ihraç etme” hevesi iflas etti.

İkinci söylem: Terörle mücadele / Kürt koridorunu önleme

Rejim ihraç etme politikalarının iflas ederek Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG/SDG’nin etkinlik kazanması sonrasında başvurulan söylemde de değişikliğe gidilmek zorunda kalındı. Suriyeli Kürtlerin ülkenin kuzeyinde ilan ettiği kantonal özerkliği kırmız çizgi ilan eden AKP/Saray rejimi bu kez de “terörle mücadele ve Kürt koridorunu önleme” söylemini ortaya attı. Bu gerekçeyle Suriye’ye üç farklı askeri harekât gerçekleştirildi. Bu askeri çıkarmalar da siyasi iktidarın iflaslarını perdeleyemedi.

Üçüncü söylem: Sığınmacı akını / Güvenlik sorunu

Siyasal İslamcı iktidar İdlib’te bulunma gerekçesini insani felaketi önlemek ve güvenlik sorunu üzerine dayandırıyor. “Olası bir felaketi ve göç akınını önlemek için oradayız” denilerek tedavüle sokulan bu argümanın da bir karşılığı yok. Türkiye ve Suriye ve bölge için güvenlik sorununu yaratan BM, ABD ve Ankara’nın da “terör listesi”nde yer alan El Nusra’nın çatı örgütü Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile birlikte Hurras El Din ve türevi örgütler. Milyonları mülteci haline getiren, ülkesini terk etmek zorunda bırakan, cihatçıları besleyip Suriye’ye salanlar kendileri.

HER SÖYLEM BATAKLIĞI DERİNLEŞTİRİYOR

Siyasi iktidarın ülkeyi komşu bir ülkeyle savaşın eşiğine getiren maceracı söylemlerinin faturası ağır oldu. Ölümler üzerinden savaş kışkırtıcılığı yapan, savaştan beslenen ve ülkeyi daha büyük tehditlerle yüz yüze bırakan iktidarın iflas eden politikalarının bedelini bütün bir ülke ödüyor. Siyasal İslamcı rejimin her türlü söylemi daha büyük felaketlere yol açıyor. Bu söylemlere zaman zaman kanan, buna ortak olanların bir kez daha düşünmesinde yarar var.