Geçen hafta bu köşede doları tutmak için harcadıkları çabanın nafile olduğunu yazmıştım. Bu hafta bunun sonucunu gördük. Dün bu satırları yazarken dolar 7,27 lira seviyesine kadar çıktı.

Sahi doların fiyatı nasıl belirleniyor? Bugün bu konuda yazmak istiyorum.

Doların fiyatı ile karpuzun fiyatı aynı şekilde belirleniyor. Hayır, ikisinin de dış görünüşü yeşil olduğu için değil. Anlatayım.

Dün markete gittiğimde karpuz gördüm. Kg fiyatı 5,99 TL. Karpuz bu mevsimde pahalı çünkü miktarı az. Az olunca da fiyatı da kaçınılmaz olarak yüksek oluyor. Çoğalınca da fiyat düşüyor. Buna arz talep meselesi deniliyor. Almak isteyenler satmak isteyenlerden çok olunca fiyat yükseliyor.

Benzer bir durum doların fiyatında yaşanıyor Dolar almak isteyenler satmak isteyenlerden çok olunca fiyatı da normal olarak yükseliyor. O zaman şu soruyu soralım. İnsanlar neden dolar almak istiyor, ya da elinde dolar olanlar neden satmıyor? Doların neden yükseldiğine yanıtı verebilmek için önce bu soruları yanıtlamak lazım.

Türkiye ekonomisi ciddi bir döviz ihtiyacı içerisinde. Önümüzdeki bir yıl içerisinde çevrilmesi gereken yaklaşık 170 milyar dolar dış borç var. Bu parayı nereden bulacağız? İhracat düşüyor, yakın zamanda artmasını bekleyen yok. Nasıl artsın ki mal satabileceğimiz ülkelerde ekonomiler küçülüyor. Turizmden yılda yaklaşık 40 milyar dolar elde ediyorduk. Bu sene turist de gelmeyecek. O zaman başka bir alternatif dışarıdan borçlanmak. Ama son veriler gösteriyor ki yatırımcılar gelişmekte olan ülkelerden çıkıyor. Bizden de çıkıyor. Oradan da kaynak bulmak zor. Ne kaldı geriye? IMF desek ona da iktidar yanaşmıyor. O kadar çok laf ettiler ki şimdi gidip IMF’den kaynak kullanmaya siyaseten cesaret edemiyorlar. Başka? Diğer Merkez Bankalarıyla swap(takas) işlemi yaparak oradan döviz bulabiliriz diyebilirsiniz. Bunu sadece siz söylemiyorsunuz ilgili Bakan da söylüyor. Ama o iş o kadar kolay olmuyor. Dün FED’in merkez bankalarıyla swap anlaşmalarını nasıl yaptığına ilişkin dokümana baktım. Bize pek faydası olmayacak gibi.

Kısaca dolar arzı açısından ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Peki ya dolar talebi? Sadece dış borç ödemek için dolar alınmıyor. Türkiye ekonomisinin geleceğine olan inanç negatif olunca insanlar haklı olarak güvenli tasarruf aracı olarak dövizi seçiyorlar. Döviz tevdiat hesaplarının seviyesi bunun göstergesi. Ayrıca niye TL’de kalsınlar ki? TL faiz oranları enflasyon ile değerlendirildiğinde ekside. Yani paranızı TL mevduata yatırırsanız bir sene sonraki alım gücü bugünkünden düşük olacak. Ne yapsın vatandaş?

Almak isteyen çok, satmak isteyen yok ise fiyat da yükselir. Tıpkı karpuzda olduğu gibi. Ama karpuz konusunda bir şansımız var. Onu ekebiliriz. Ekerek çoğaltırız.

Çoğalınca da fiyatını düşürürüz. Ama ya dolar? Basarak çoğaltamayacağımıza göre talebini düşürecek ya da dışarıdan girişini sağlayacak işler yapmamız lazım.

Bu da insanların Türkiye ekonomisine yönelik güvenlerini artırmak ile olur. Gelecekte her şeyin iyi olacağına inandırarak olur. Yoksa arka kapıdan kimseye şeffaf bir şekilde açıklamadığınız işleri ile olmaz. Yasaklayarak da olmaz. Hakkında konuşulmasını suç kategorisine dahil ederek hiç olmaz.

Ne yapmalı? Gerçekçi olmalıyız. Seçmen algısına oynamak için sanal düşmanlar ilan etmenin yatırımcı algısını bozduğunu unutmamalıyız.

Biraz daha sabredin! Haziran Mayıstan daha iyi olacak. Yok, dolar için demiyorum, karpuz için diyorum. Doların bollaşmasına değil, karpuzun bollaşmasına az kaldı. Afiyet olsun diyeceğimiz günler yakın.