Galiba kendi egemenliğini tartışan dünyada tek ülke konumundayız!

Hiçbir kesimde, hiçbir kümede ve de hiçbir toplumda olmayan bir ayrıştırma zorlamasıyla karşı karşıyayız…

Laik Cumhuriyetin tüm kurumları ve kuruluşları ya değiştirildi ya da yok edildi.

Bir yönetimsel kaos yaşanıyor.

Zaten yeni siyasal yönetim biçimi de böyle olunmasını istiyor…

Hedef; Her şeyi düşünen, uygulayan ama sorumluluğu olmayan tek adam yönetiminin bir iklim gibi kalıcı olması!

Şimdi düşündüklerinden, yaptıklarından, insana ve ülkeye verdiği zararlardan hesap sorulamayan, dengesi ve freni olmayan bir sistem uygulanıyor.

Dahası, Parti başkanı olarak taşıdığı kimliğe uygun hareket etmesi bekleniyor!

Sonuç; sadece yandaşlarına hizmet eden farklı kimlikleri dışlayan bir anlayış ortaya çıkıyor!

Demokrasi kültürü gelişmemiş ellerde böyle bir siyaset biçiminde alınan %5o.1 oy, diğer %49’u dışlayan bir sonucu doğuracağı açıktır!

Yüksek egolu ve de hırçınlaşan iktidarla, bundan böyle, demokrasi karşıtı yapıları büyütecekleri açıktır.

Yaratılan iklim, demokrasinin kural ve kurumlarını yok ettiği gibi, bireysel ve toplumsal hakların yitirilmesine de neden olacaktır.

En vahimi ise “Bireylerin birlikte oluşturdukları ortak akıl, ortak duygu ve ortak değerlerde kaybolup gidecektir!”

Artık her kurumu ve her örgütü tek bir kişinin yönettiği dönem başlatıldı...

Bu durum toplumsal barışı, toplum refahı ve ülke egemenliğini tehdit edecektir.

Galatasaray’ı da bu
anlayıştan kurtarmalıyız!

Çünkü yüzyıllık geleneği oluşmuş kurumlar bile bu iklimden zarar görür hale geldi.

Geçenlerde basında ve sosyal medyada Mustafa Cengiz’in Galatasaray Spor Kulübü Divan Başkanı Eşref Hamamcıoğlu’nu haddini bilmez bir üslupla istifaya davet ettiği haberleri dolaştı.

Sebep; Divan kurulunda yapılan eleştiriler.

Cengiz’in eleştirileri medenice cevaplayacağı yerde camiayı bölen konuşmalar yapmasına Divan’ın karşı çıkılmasıydı.

Galatasaray’da ilk kez yaşanan bu davranış biçimi camiayı çok kızdırmış!

Mustafa Cengiz Galatasaray’ın tarihini bilmiyor. Öğrenmekte istemiyor galiba!

Kökleri 15. Yüzyıla dayanan ve Tevfik Fikret öğretisiyle çağdaş, vicdanı ve düşüncesi özgür insanlar yetiştiren Galatasaray, sadece bir spor kulübü değildir.

Engin kültürü, laik demokratik Cumhuriyetin kuruluşunda ve de bu günlere gelişinde yetiştirdiği diplomat, bürokrat ve siyasileriyle ülke için çaba gösteren kadim bir kurumdur. Camianın içinden başbakanlar, bakanlar çıkmıştır.

Galatasaray aynı zamanda ülkemizi dünyada temsil eden en büyük bir spor markasıdır… Tribünlerini, kimsenin adamı olmayan camiasına ve renklerine bağlı, vatan ve bağımsızlık sevdalı insanlar doldurur.

Onları kendiniz için kullanmaya çalışmak en büyük saygısızlıktır!

Galatasaray Camiasının büyüklüğü, mensuplarının birbirilerine duydukları, sevgi, saygı, dayanışma ve paylaşma kültürü sayesinde oluşmuştur...

Camiaya hizmet edenlerin birbirine olan saygısı esastır!

Bu camiada görev yapanlar herkesten çok Galatasaray’ın ilkelerine uyması gerekir. Hele ki Başkan konumunda olanlar örnek olmalıdır!

Ancak ne yazık ki Mustafa Cengiz’in, camianın kültürüne uymadığı görülüyor.

Dayanışma ve paylaşma yerine Türkiye iklimine uygun kamunun önünde alenen ayrıştırma ve çatıştırma politikası uyguluyor.

Liseli, üniversiteli, tribündeki Galatasaraylı gibi sözlerle camiayı ayrıştırmak Galatasaray’a ihanettir!

Cengiz’in bu yanlıştan acilen dönmesi aksi halde istifa etmesi gerekir!

Rahmetli İlhan Cavcav BirGün’deki röportajında; Başkanlar Kulüplerine katkı sunmazlar. Kulüplerinin kaymağını yerler. Başkan olduktan sonra çoğunun mal varlığı artmıştır. Başbakanlardan, bakanlardan, belediye başkanlarından kendilerine çokça şey alırlar!” demişti.

Bildiğim kadarıyla bu güne kadar Galatasaray’da böyle başkanlar olmadı.

Dilerim ki; Mustafa Cengiz hakkında söylenenler doğru değildir!

Hala idari konuda ibra edilmediğini unutmasın!.

Yüksek yargı mensuplarının üzerinde AKP aracılıyla kurmaya çalıştıkları siyasi baskılar, Galatasaray Camiasını üzmektedir. Bu da biline!