Bence siz siz olun, bu soruyu soracak kadar katı yürekli olmayın. Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çöker diyen kişi ne kadar da haklıymış. Bu yazı tuzu kuru olanlar için. Diğerleri zaten anlattıklarımı biliyor, duyuyor, yaşıyor. Hatırlar mısınız bilmem, sandalye kapma oyunu vardı biz küçükken. Nefret edilesi bir oyundu. Bazıları bu oyunu oynamaya hâlâ devam ediyor. İstemediklerini bazen iterek, bazen hileyle atıyorlar oyundan.

Ataması yapılmayan öğretmenlerin durumları ortada. Kimi işsiz, kimi garson ya da temizlikçi olarak çalışıyor. Bazıları birilerinden borç alıp, kredi çekip sınav hazırlığına yatırıyor parasını. Kimisi otuz yaşında olmasına rağmen ailesinden para almak zorunda bırakılıyor. Kimi üniversite mezunu, kimi yüksek lisansını yapmış, kim birkaç yabancı dil bilen bu gençler emeklerinin karşılığını alıp kendi hayatlarını kurmaktan başka bir şey istemiyor. Otuza yakını bu saçmalıklara dayanamayıp intihar etti. Kalan çoğunun psikolojisi bozuldu. Bu hikâye size tanıdık geliyor mu? Kapattığınız kulaklarınıza ilişmiştir elbet onların yaşadıkları. Bu yazı sizin için. Yoksa torpilsiz, güvencesiz, işsiz diplomalılardan mısınız? O zaman bu yazıdan yeni bir şey öğrenmeyeceksiniz.

Kazanmak için çok şey kaybetmeyi göze almış insanların gelecekleriyle, umutlarıyla, hayatlarıyla oynanıyor. Gelecekleri için plan yapmaktan, hayal kurmaktan bile korkar hale geldiler. Emre de onlardan biri. Ve şöyle anlatıyor: Üniversitede, Tarih Bölümü’nde okudum. Ardından büyük umutlarla yüksek lisansımı tamamladım. Mezun olduğum günden bugüne kadar İstanbul’da çok meşhur, Milli Eğitim Bakanlığı’nın plaketlerle ödüllendirdiği dershanelerde sigortasız, ucuz işgücü olarak çalıştım. Bu kurumlarda maaşlar çok düşüktü ve asla zamanında ödeme yapılmıyordu. Geçen ocak ayında istifa ettim ve Kpss’ye hazırlanmaya karar verdim. Altı ay boyunca dünya ile ilişkimi kestim. Sınavda kopya çekildiği için hak ettiğim puanı alamadım. Yakında atamalar yapılacak ve kopya çekenler atanacak. Alın teri döken insanlar mağdur edilecek. Biraz daha özele girmek gerekirse, üç yıldır bu atamaya endeksli gelecek kurduğum bir kız arkadaşım vardı. Maalesef artık yok. Onun da hayallerini çaldığımı düşündüğüm için yolarımızı ayırdık. İnsanların hayallerini çalıyorlar.”
Kaç tane Emre var çevremizde? Başkasının hakkını yiyerek olduğu yere gelmiş sahtekarların bir gün karşımıza öğretmen diye çıkmasını istemiyoruz. Biz ticarethane değil, okul istiyoruz. Okullarda tüccar değil, imam değil, öğretmen istiyoruz. Böyle giderse sistem diye kurduğunuz şey üstümüze yıkılacak, torpilli olanlar dahi altında ezilmekten kurtulamayacak. Kaç tane Emre’nin hayalleriyle gelecekleriyle ve hatta hayatlarıyla oynandı bu ülkede? Seçim propagandalarında kullanılan bu insanların umutlarını, emeklerini sömürdüğünüz yetmedi mi? Onlara başarı ya da şans dileyemiyorum. Başarıdan ve şanstan çok daha fazlasına ihtiyaçları olduklarını maalesef biliyorum. Yolları açık olsun. Her gün televizyon başında haber bekliyorlar. Umarım Eylül‘de iyi haberlerini alırız. Umarım.