Türkiye Vegan Derneği'nden Öykü Yağcı, bakanlığın av turizmi ihaleleri ile suç işlediğini belirterek, “Av katliamı devlet eliyle özendirilen ve ekonomik olarak sürdürülen bir cinayet biçimi” dedi.

Ne turizm ne spor, avcılık katliamdır

Sercan Meriç

Türkiye’de ‘av turizmi’ kapsamında geçtiğimiz av sezonunda 7 bin yaban keçisi, karaca, kızıl geyik, ceylan ve yaban domuzu katledildi. Devlet, bu katliamdan 11,3 milyon TL gelir elde etti. Hayvanların "ihale ilan edilerek" katledilmesi toplumun tepkisine neden oldu. Birçok sivil toplum kuruluşu, söz konusu katliamları önlemek için harekete geçti. Onlardan birisi de Türkiye Vegan Derneği (TDV) oldu. TVD'den Öykü Yağcı ile ‘av turizmi’ne karşı faaliyetlerini konuştuk...

TVD olarak hayvanların katledilmesini önlemek için açtığınız davalarla ilgili bilgi verebilir misiniz?

Bu yıl yerelde iki ayrı dava açtık ve hem yereli hem de Türkiye’nin genelini kapsayan üç farklı davaya da müdahil olduk. TVD olarak koruma altında olan 15 kızıl geyiğin Bolu’da 28 Şubat 2022 tarihine kadar öldürülmesini engellemek amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı’na dava açtık. Bolu İdare Mahkemesi, ilk etapta yürütmeyi durdurdu. Bu süreçte de kızıl geyiklerin öldürülmesi geçici olarak durduruldu. Ayrıca Hayvan Hakları ve Etiği Derneği ile birlikte, yine “av turizmi” kapsamında Adana, Mersin, Hatay, Niğde ve Kayseri’de nesli tükenme riskiyle karşı karşıya olan 70 yaban keçisinin öldürülmesine engel olmak için Adana 2’nci İdare Mahkemesi’nde bir dava açtık. Bu dava birden fazla ilin yetki alanına girdiği ve av katliamının birkaç şehirde sürdüğü gerekçesiyle Danıştay’da görülecek. Bu davada da bir an önce yürütmeyi durdurma ve iptal yönünde karar çıkmasını bekliyoruz.

BİR CİNAYET BİÇİMİ

Av turizmi adı altında canlıların katledilmesine yol açan ihalelerle ilgili değerlendirmeniz nedir?
Son yıllarda Tarım ve Orman Bakanlığı ile Merkez Av Komisyonu’nun (MAK) düzenlemelerine baktığımızda çok vahim bir tablo görüyoruz. Av katliamı devlet eliyle özendirilen, teşvik edilen, eğitim adı altında kursları açılan ve ekonomik bir girdi olarak sürdürülen bir cinayet biçimi. Eskişehir’den Şanlıurfa’ya kadar Türkiye’nin dört bir yanında geçen yıl etkili mücadeleler yürütüldü. Tarım ve Orman Bakanlığı ekonomik çıkar güderek, kendi ülkesindeki yasalara ve uluslararası sözleşmelere de aykırı davranıyor; bizzat suç işliyor. Bakanlığın resmen “gelir kapısı” olarak işleyen avcılık bir an önce yasaklanmalıdır, Nesli tükenen türleri, endemik türleri ve “av hayvanı” olarak sınıflandırılan pek çok yaban hayvanını zevk, hobi, turizm ve spor adı altında katletmeyi hedefleyen avcılık ve av turizmi tamamen yasaklanmalıdır. Av cinayettir; yasalarla meşrulaştırılamaz.

En çok hangi türler için ‘av ihalesi’ açılıyor?
Avlanmasına izin verilen hayvan türleri her yıl keyfi olarak değişiyor. Bu yıl ve geçen yıl ağırlıklı olarak “av turizmi” kapsamında en çok ihale açılan ve öldürülmesi planlanan hayvan türünün yaban keçilerinin öldürüldüğünü görüyoruz. Bu yıl en az 268 yaban keçisi, 174 karaca, 67 kızıl geyik, 22 çengelboynuzlu dağ keçisi, 8 Anadolu yaban koyunu, 3 ceylan ve sayısını bilmediğimiz yüzlerce yaban domuzu için av ihalesi açıldı. Anadolu yaban koyunu gibi endemik olan türler, yaban keçileri gibi doğada nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan türler, uluslararası sözleşmeler ve iç mevzuat tarafından korunuyor. Bu hayvanlar, bakanlığın çıkardığı Av Turizmi Uygulama Talimatı kapsamında yerli-yabancı avcı ve acente kotaları ile “devlet misafiri ve diplomat kotası” listesinde yer alıyor. 2018’de Anadolu yaban koyununun avlanmasına 75 ila 100 bin TL ceza verilirken, bugün bakanlığın çıkardığı av turizmi listesinde yer alıyor. Yine av turizmi dışında MAK kararları ile daha geniş çaplı öldürülmesi planlanan türler arasında sakarmekelerden kargalara, kekliklerden ördeklere, ada ve yaban tavşanlarından tilki, çakal ve yaban domuzlarına kadar pek çok hayvan türü mevcut. Örneğin 2015’te normalde Türkiye’de avlanması yasak olan ayıların “av turizmi” kapsamında ihale açılarak öldürülmesine karar verilmişti.

İSTİSMARCILAR KORUNUYOR

Bu yıl kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu’na dair fikirleriniz nedir?

Bu yıl yeniden güncellenen Hayvanları Koruma Kanunu hayvanları değil, hayvan istismarcılarını koruyor. STK’lerin taleplerinin ve Hayvan Hakları Komisyonu raporunda yer alan ilerici maddelerin neredeyse hiçbirini içermeyen bir kanun çıkarıldı. Hayvan Hakları Komisyonu raporunda “av turizminin yasaklanması” tavsiye edilmesine rağmen, yasada bu yer almadı. Hatta av katliamları, Hayvanları Koruma Kanunu kapsamına girmedi, Kara Avcılığı Kanunu ile düzenlendiğinden dolayı yasakların dışında tutuldu. Bizim talebimiz her türlü avcılığın yasaklanması ve yaban hayvanlarını öldürenlerin, işkence edenlerin TCK kapsamında ağır ceza ile yargılanmasıydı. Hissedebilen bir canlıyı öldürmenin adı cinayettir. Cinayet işleyen kimseye de katil denir. Mevcut düzenlemelerde avcılık dışarıda bırakıldığı için, avcılığın tamamen yasaklanması ve yaban hayata yönelik insan kaynaklı tehditlerin ortadan kaldırılması için hakları gasp edilen hayvanlar lehine mücadelemizi sürdüreceğiz.

Av turizminin doğaya ve ekosisteme yönelik zararını kısaca nasıl özetlersiniz?
İnsan faaliyetleri nedeniyle 1970’lerden bu yana memelilerin, kuşların, balıkların ve sürüngenlerin en az yüzde 60’ının nesli tükenmiş durumda. Günümüzde 1 milyon hayvan ve bitki türü de yok oluşun eşiğinde. Değişip değiştirmezsek, önümüzdeki 30 yıl içinde canlı türlerinin yüzde 20’sinin nesli tükenmiş olacak. 20. yüzyılda dünya çapında devlet teşvikiyle yoğun avcılık sonucu nesli tükenen türleri hatırlayalım. Örneğin Tasmanya kaplanı. Son derece gizemli ve çekingen olan bu hayvanlar Avustralya ve Tasmanya’ya endemik bir türdü ve 1930’larda neslinin tükendiği açıklandı. Passenger Pigeon olarak bilinen Göçmen Güvercin de 1900’lerin başında nesilleri yok olacak şekilde etleri için avlandı. Kızıl geyiklerin nesli tükenmek üzereyken geçtiğimiz yıl Güzelbağ eski Belediye Başkanı MHP’li Mehmet Kula’nın avladığı geyikle fotoğraflarını hatırlarsınız. Yok olma tehlikesiyle yüz yüze olan bir hayvan “yasal” bir şekilde öldürüldü. Örneğin; geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin kırmızı listesinde “hassas” statüsüyle nesli tehlike altındaki üveyik ve elmabaş patka kuşlarının avlanmasına izin veriliyor.