Meksika İnsan Hakları Komisyonu binasını işgal eden ‘Ni uno Menos’ üyesi kadınlardan Yesenia Zamudio, BirGün’e haftalardır süren adalet mücadelelerini anlattı. Zamudio, “Ülkemizde var olan şiddet, kapitalizmin ataerkil çıkarlarına cevap veriyor” diyor.

‘Ne unuturuz ne affederiz!’

Özde Çelikbilek

Meksika’da salgın koşullarına rağmen ülkede binlerce kişi hükümetin neoliberal politikalarına, şiddette, devlet baskısına karşı sokaklarda mücadele etmeye devam ediyor. Eylemlerin en önünde yer alan kadınlar ise toplumun her kesimi için adalet talep ediyor. Meksika’da, geçen şubat ayında Adalet Sarayı’nı ateşe veren ve eylülde ülkedeki İnsan Hakları Komisyonu binasını işgal eden ‘Ni uno Menos’ (Bir kişi daha eksilmeyeceğiz) hareketi üyesi Yesenia Zamudio, BirGün’e konuştu.

2016’da 19 yaşındaki kızının bir erkek tarafından katledilen Yesenia Zamudio, içinde yaşadığı öfke, örgütlü bir mücadeledeyle yürütmeye karar verdi. Komisyon binasını işgal etmelerine giden süreci ve taleplerini anlatan Zamudio, “Adalete ihtiyaç duyuyoruz” dedi.


Neoliberalizm kadın düşmanlığını körüklüyor

► Mücadele sürecinizi ve işgale giden yolu anlatır mısınız?
Ni Uno Menos México’nun mücadelesinin ana ekseni ataerkil sistem tarafından şiddete maruz bırakılan herkesin sesi olmak üzerine kuruludur. Kadınlara yönelik her türlü şiddet, kaybolma, keyfi gözaltılar, insan hakları savunucularının kriminalize edilmesi, kürtaj hakkı, düşünce özgürlüğü ve aklınıza gelebilecek birçok konuda mücadele ediyoruz.

Ülkemizde var olan şiddetin, kapitalizmin ataerkil çıkarlarına cevap verdiğini görüyoruz. Meksika devleti, neoliberal sistemin devamlılığını sürdürebilmek adına yağma ve mülksüzleştirme politikasını sürdürmeye devam ediyor. Bu sistemin aynı zamanda erkek figürlerin (çoğunlukla ekonomik olarak varlıklı sınıflara üye beyaz erkekler) güçlerini daha fazla koruduğunu görüyoruz. Darbeci-faşist bir sistemi temsil eden hükümetle karşı karşıyayız. Bizleri baskılayan, tek tip bir yurttaş modeli yaratmaya çalışan, adalet taleplerimize kulak tıkayan bu sisteme karşı mücadele ediyoruz. Pandemiye rağmen birçok örgüt ve Meksikalı şiddet, ekonomik kriz, adaletsizlikler, ciddi boyuttaki insan hakları ihlalleri, siyasi mahkumlar için Meksika’da adeta bir seferberlik dalgası başlattı. Halkımızın artık çektiği acılara dayanamayarak, binleri aşan sayılarla sokağa çıkması devletin işlediği suçları artık kapatamadığının göstergesidir. Dolayısıyla binanın işgali, tüm bu ulusal hareketimizin parçalarından biridir.

Şiddet ve baskı sona ersin

► İşgalin ardından hükümet yetkililerini masaya oturtmayı başardınız. Talepleriniz ne oldu?
Evet, İnsan Hakları Komisyonu binasını işgal ettik çünkü kurumların gerçek görevlerini yerine getirmesini istiyoruz. Ülkemizde yaşanan kadına yönelik her türlü şiddettin yasalarla tanınmasını ve kadınların yine aynı yasalarla korunmasını istediğimizi bildirdik. Meksika Devleti’nin ataerkil söylemlerin temsil ettiği belli bir siyasal sınıfın çıkarlarına yönelik ekonomik politikalarından vazgeçmeleri gerektiğini ve tüm savcılıkların kayıpların aranması, cinayetlerin aydınlatılması ve gereken cezaları vermeleri için daha sorumlu davranmalarını beklediğimizi ifade ettik. Tacize, şiddete maruz bırakılan kadın ve çocukların devlet tarafından her türlü tıbbi desteğe ücretsiz bir biçimde erişmelerini istiyoruz. Davalarda şeffaflık ve erkek beyanı ile değil, mağdurların beyanı ile hareket edilmesini yaşam hakkı için önemli buluyoruz. Ülkedeki şiddet mağdurlarına yeterli ve etkin bir cevap vermeyen kurumların yeniden inşa edilmesi adına yürekten bir öfke ile çağrı yapıyoruz. Ülkenin her bir yetkilisine toplumsal cinsiyet ve insan hakları perspektifi ile yeni yasalar oluşturmasını istiyoruz. Meksika’da insan hakları savunucuları, muhaliflere yönelik her türlü baskı ve şiddetin sona erdirilerek, tehditlere karşı haklarımızı koruyan önlemler alınmasını talep ettik. Büyük bir öfkeyle söylüyoruz: Adalete ihtiyaç duyuyoruz. Ne unuturuz ne affederiz!

***

Sol bir muhalefeti temsil ediyoruz

► Örgütlenme modeliniz nasıl?
Ni Uno Menos hareketini feminist gündem ve kaybettiğimiz kız kardeşlerimizin ailelerinin adalet arayışlarında birlikte mücadele etmek oluşturuyor. Her türlü aşağıdan yukarıya kurulan meşru bir sol muhalefeti temsil ediyoruz. Federal hükümet, ‘güç mafyası’ olarak adlandırdığımız, bir grup iş adamına hizmet etmeye devam ediyor. Meksika hükümetinin mevcut başkanı da bizleri hedef gösteriyor, meşruiyetten uzak göstermek için sesimizi duymak istemiyor, iftiralar atıyor. Herhangi bir gerçekliği olmayan bir şekilde hareketimizi itibarsızlaştırma çabalarını medya ve şiddet araçları yapmaya çalışıyor. Tüm bunları ortadan kaldırmak, adalet arayışımıza ses vermeleri için toplumun her kesimi ile mücadele ediyoruz.