Yandaşların AKP hükümetinden oluşturmasını önerdiği “yeniden Sadabat Ruhu” İran’la, Irak’la, Suriye’yle Kürt konusunda ortak tutum alma çağrısıdır

Ne zaman sıkışırsa Kemalizme sığınıyor: Böyle olur İslamcı dış politika dediğin

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Açıkçası biz son ana kadar Barzani’nin böyle yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk. Demek yanılmışız” diyerek IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin Bağımsızlık Referandumu kararı karşısındaki politikasızlığı yandaş medyada yeni arayışlara yol açtı. Yıkalım, yok edelim çığlıkları arasında birileri Sadabat Paktı “ruhu”ndan söz etmeye başladı.

Malum Sadabat Paktı, Türkiye’nin “Bölge Merkezli Dış Politikası’nın önemli anlaşmalarından biriydi. 8 Temmuz 1937’de Türkiye, İran, Irak, Afganistan arasında imzalanan, anlaşmaya taraf olan devletlerin sınırlarında güvenliğin sağlanmasını içeren bir anlaşmaydı. Sadabat Paktı 1979'da İran'daki İslamî rejim, paktı feshettiğini imâ edene kadar hukukî varlığını sürdürmüştü.

Neden yapıldı?
Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 1926’da İran’la, iki yıl sonra Afganistan’la yaptığı anlaşmalar bu ülkelerle olan mevcut sorunları kaldırmış bulunuyordu. Irak’la Musul kaynaklı sorunların çözümü yolunda atılmış adımlar vardı. Buna rağmen 1937’de neden adı geçen ülkelerle yeni bir anlaşma yapılmak ihtiyacı duyuldu peki? Sadabat Paktı hangi gerekçeyle ortaya çıktı?
Askeri bir pakt olmadığı ilan edilmişti. Anlaşmaya imza atan ülkeler birbirlerinin içişlerine karışmayacakları yönünde birbirlerine taahhütte bulunmuş oluyorlardı. Birbirlerinin sınırlarına saygı da duyacaklardı. Taahhütlere uyulmaması durumunda taraflar birbirleriyle görüşerek sorunları çözecek, uluslararası büyük güçlere, Milletler Cemiyeti Konseyi’ (zamanın BM’si) dışında, başvurmayacaklardı,

Yandaş basının, iktidarın “think tank” işlevi gören kurumlarının yeniden bir “Sadabat Ruhu” istemelerinin nedeni anlamak için Sadabat Paktı’nın 7. maddesini anımsamamız lazım. Söz konusu maddede “taraflar kendi sınırları içinde öteki tarafın kurumlarını yıkmak, düzen ve güvenliğini sarsmak ya da hükümet rejimini bozmak amacıyla silahlı çeteler, gruplar ya da örgütlerin kurulmasını ve onların eyleme geçmelerini engellemeyi” içeriyor.

Anlaşmanın diğer maddeleri zamanla işlevsiz kaldı ama 7. Madde Pakt ortadan kalkıncaya kadar geçerliliğini sürdürdü.

Kürd’e karşı istenen “ruh”
IKBY’nin yaptığı referandum doğruydu, yanlıştı, zamanıydı, değildi, tüm bunlar tartışılabilir. Burada önemli olan AKP’nin Kürt sorunundaki geleneksel çizgiden şaşmaması. Kürt söz konusu olduğu zaman, hayatın her alanından söküp atmaya çalıştığı “Kemalist politikaları” işine geldiği zaman savunuyor olması. Şimdi yandaşların AKP hükümetinden oluşturmasını önerdiği “yeniden Sadabat Ruhu” İran’la, Irak’la, Suriye’yle Kürt konusunda ortak tutum alma çağrısıdır. Bu çağrı karşılık bulursa, bunda Irak Kürdü’nün başta İsrail olmak üzere emperyal güç odaklarından destek araması da etkili de olacak.

Sadabat Paktı’nın amacı “içerideki” sorunun halli için “dış düşmanla” anlaşmaktı. AKP’nin “yeni Sadabat Ruhu” nun tek bir farkı var ilkinden, etkisi ülke sınırlarınıda aşabilecek “içerideki “sorunun halli için bölgedeki “tüm düşmanlarla” anlaşmak.
Böyle olur İslamcı dış politika dediğin.