Eskişehir sanayi odası başkanı, kendilerinden oy istemeye gelen Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya kalifiye eleman bulamadıklarından yakınmış. Samimiyetinden emin olmamakla birlikte, gayet nazik bir üslupla yüzüne karşı ‘20 milyon öğrencinin on binlerce okulun başında bulunuyorsun bir vida sıkacak eleman yetiştiremiyorsun’ demek istemiş. Halbuki kendisinden önce konuşan bakan, sanayicimizle el ele vererek mesleki ve teknik eğitim sorununu çözdük demişti. Sanayici devamla “hemen şu an, mesleği olan en az 300 ila 500 adam bulun biz de hemen onları işe yerleştirelim” demiş.

13 yıllık iktidar döneminde elinden iş gelir 300 adam yetiştirememenin nedeni eğitimin, sanayi bölgesini külliye, mesleği imam, meslek okulunu imam hatip sanan kişilerin elinde olması. Bu kafa,üretim fazlası imamı, şimdilik hizmet sektöründe değerlendiriyor; çoğu öğretmen oluyor, hastanelerde psikolog doktor hatta kürtaj konusunda fetva veren doğum uzmanı, mele adıyla hâkim. İmamlık ise yan alan...

İmam hatip mezunlarına sanayi bölglerinde şimdilik pek ihtiyaç yok gibi gözüküyor. Fakat yapıları depreme karşı güçlendirme işine (deprem duacılığı-konutun büyüklüğüne göre ücretlendiriyorlar) el attıklarına göre vinç operatörlüğüne soyunmaları yakındır. Sanayiciler biraz sabrederlerse, aradıkları elemanlar yaptırdıkları, yapımını örgütledikleri imam hatiplerden pek yakında çıkacak.
İş çevrelerinin bu tür serzenişlerini elştiriden saymamak gerek. Onlar, patronun derdini kendi sorunu sayan, iktisat içi/dışı zorlamaya gerek kalmadan yönetilecek işçiyi, işini bilen işçiye tercih ederler. Din, bu konuda bayağı faydalı bir şey. Bundan ötürü ve de gördüğüm kadarıyla kalifiye eleman sıkıntısı çeken sanayici, bu seçimde yine bu adamların arkasında duracak.

DEVLET OKULU ÖĞRETMENİ ÇOCUĞUNU ÖZEL OKULA GÖNDERİRSE
Eğitim Bir Sen (ki bu, kamu okullarında örgütlü bir öğretmen sendikasıdır) Aydın Şubesi, özel bir okulla anlaşarak üyelerinin çocuklarına yüzde 25 indirim sağlamış. Söyle izah edeyim: Adam fırıncı, fakat ekmeği başka bir fırının ekmeğini satan marketten alıyor. Ne dersiniz bu adama; söyleyecek söz bulamaz en azından ekmeğinizi ondan almazsınız. Kendi mamulunü tüketmeyene siz neden müşteri olasız ki?

Sendikaların, meslek kuruluşlarının marketlerle hastanelerle üyeleri adına pazarlık yapmasında bir sorun yok ama bir meslek kendi yaptığı işi, çalıştığı işyerini değersizleştirecek bir tutum içine girerse başkalarına buraya gelmeyin burada aradığınız hizmeti bulamazsınız demiş olur.

Özel okullar, devlet okullarında ihmal edilen sosyal faaliyetlerin yanı sıra öğretmen kadrosuyla öğrenci (müşteri) çekmeye çalışıyor. Özel okulları devlet okulundan ayıran başka bir şey yok; müfredatı, ders kitabı, ders sayısı/süresi, ders işleme yöntemi aynı. Öğretmen desen devlet okulunun emeklisi! Farklı olan bir tek bedeli öğrenci tarafından karşılanan sosyal aktiviteler; ki bunun devlet okulunda gerçekleşmiyor olmasının sorumlusu da büyük olçüde okul yönetimleriyle öğretmenlerdir. Çocuğunu özel okula yönlendiren öğretmen büyük ihtimalle okul değil öğretmen arayışındadır. Bu da açıkça kamu okullarındaki “başarısızlığın” kendilerinden kaynaklandığının itirafıdır. Bu durumda özel okullara yönelen sıradan öğrenci velisine söyleyecek sözümüz olamaz.

Kusura bakmayın ama öğretmenlerin de Türk Tabipler Birliği, Barolar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği gibi meslek örgütü olsaydı (ki mutlaka olmalı) diplomalarını iptal ettirmek için bu adamları ihbar ederdim. Aslında ihbara bile gerek yok; MEB’in sözleşmeyi ihbar kabul edip haysiyetimizle oynuyorsunuz diyerek hemen soruşturma başlatması gerek.