Neoliberal tahribata  karşı eleştirel pedagoji

DOĞUŞ SARPKAYA

Eleştirel pedagoji, eğitim alanının müesses nizamla ilişkisini yeniden tanımlar ve radikal bir kopuşun gerekliliğine işaret eder. Neo-liberalizmin ideolojik, siyasal ve ekonomik saldırılarını dolaysız bir şekilde yaşayan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ise söz konusu kopuşun ne kadar hayati olduğunu söylemeye bile gerek yok. Eğitim hizmetinin örgütleniş mantığından gündelik yaşamdaki yansımalarında dek süregiden tartışmalar, yayın dünyasına da sirayet etmiştir. Türkiye’de, son yıllarda, eleştirel pedagojiyle ilgili yayınlarda önemli bir atılım gerçekleşti. Bu atılımın işaret fişeğini ise 90’lı yıllarda Ayrıntı Yayınları atmıştı. Önce Catherine Baker’in “Zorunlu Eğitime Hayır”ını ve Joel Spring’in “Özgür Eğitim”ini yayımlayan Ayrıntı, Paulo Freire’nin “Ezilenlerin Pedagojsi”yle birlikte radikal pedagoji kitaplığına önemli katkıda bulunmuştu. Özellikle Freire’nin 1969’da kaleme aldığı “Ezilenleri Pedagojisi” kitabı yayınlandığı tarihten bu yana, hem eğitime eleştirel yaklaşan eğitim araştırmacılarının hem de alternatif bir dünya yaratmak için siyaset yapan aktivistlerin başucu kitaplarından birisi oldu.

BİR ÖZGÜRLÜK PRATİĞİ

“Ezilenlerin Pedagojisi” kitabında Freire, eğitim sisteminin açmazlarını, zaaflarını, eksikliklerini cesurca eleştirmenin yanında alternatif bir eğitim anlayışı da ortaya koyabilmiştir. Freire eğitim uygulamalarının tarafsız bir şekilde gerçekleştirildiğini savunan safdil açıklamaları reddeder. Freire’ye göre, tarafsız eğitim diye bir şey yoktur. Eğitim, ya insanların var olan sistemin mantığıyla bütünleşmelerini kolaylaştırarak düzene uygunluk sağlamakta kullanılan bir araç olarak işler; ya da onların kendilerini içinde buldukları gerçekliğe eleştirel ve yaratıcı bir zihinle baktıkları, dünyalarının dönüştürülmesine nasıl katılacaklarını keşfettikleri bir araç ve “bir özgürlük pratiği” haline gelir.

Freire’ye göre ezilenlerin bilinçlenmesinin önündeki en önemli engellerden biri bankacı eğitim modelidir. Bankacı eğitimde öğretmen, öğrenme sürecinin öznesidir ve öğrenciler de bilgi depolanan kaplardır. Kolayca dolan öğrenciler “iyi öğrenciler” olarak değerlendirilir, dolmaya direnç gösteren öğrenciler ise “problemli” öğrencilerdir. Bankacı eğitim, neo-liberalizmin ruhuna uygun ezici bir toplumun inşasına hizmet eder: Gerçekliği “insanların seyirci olarak adapte olmaları gereken bir şey” olarak mitleştirir, öğrencileri nesneleştirir, yaratıcılığı engeller, diyalog geliştirmeye karşı direnç oluşturur ve insanların tarihsel varlıklar olduğunu teslim etmez. Freire, bankacı eğitim modeline alternatif olarak problem tanımlayıcı eğitim modelini koyar. Problem tanımlayıcı eğitim modeli, bilme eylemini eylemden düşünceye ve eylem üzerine düşünmekten yeni bir eyleme giden diyalektik bir hareket olarak ele alır. Bunun için izlenmesi gerekilen yol, öğretmenin de öğrenme sürecine katıldığı, somut olay ve problemlerden yola çıkan ve diyalogu öğrenme sürecinin merkezine yerleştiren bir anlayış ve metot ortaya koymaktır.
Freire’nin kuramsal katkısı eleştirel içeriğinden koparıldığında ise, iktidarın yeni tahakküm kurma çabalarına malzeme olabilir. 2005 müfredatının uygulanmasında kullanılan yapılandırmacı eğitim modelinin, eleştirel eğitim kuramlarından etkilendiğini söylemek gerekir. Fakat bu etkilenme, sadece esnekleşen iş piyasalarına ve üretim ilişkilerine adapte olabilecek bir yeni nesil yetiştirmenin gereklilikleri üzerinden gerçekleşmektedir. Bilgiyi hazır vermek yerine bilgiyi yapılandırmayı ön gören yapılandırmacı yöntem, okullardaki iktidar ilişkilerinin yeniden üretilmesinin yeni bir aracı olmaktadır.

NEO-LİBERAL ÇAĞDA EĞİTİM

Eleştirel pedagojinin önerdiği yöntemleri soğurarak sistemin hizmetine sunan egemen eğitim anlayışına karşı tüm dünyada ciddi bir tartışma yürütüldü. Eğitim alanında özellikle neo-liberalizmin etkilerinin tartışılması ise sürpriz olmadı. Çünkü neo-liberalizm, kamusal eğitim anlayışının dağıtarak, gün geçtikçe esnek çalışmaya başlayan işgücünün eğitilmesini sağlayacak, tüketiciliği bir yaşam biçimi olarak benimsemeyi kolaylaştıracak, piyasaların eğitim alanını işgalinin yolunu açacak düzenlemeler yaparak, eğitimin anlamında büyük bir tahrifat yarattı. Eğitimdeki dönüşüm, bilgiye ulaşma ve eğitim alma hakkına yapılan bütünlüklü bir saldırıyı beraberinde getirdi. Eğitim hizmetinin metalaşmasıyla birlikte radikal pedagoji, teorik direnç noktalarından birisi olarak öne çıktı.

Özellikle eğitim ve neoliberalizm ilişkilerine odaklanan radikal pedagoji metinlerinin dilimize aktarılması ise 2000’li yıllarla birlikte gerçekleşmiştir. Eş zamanlı olarak eleştirel eğitim araştırmaları konusunda verimli tartışmaların yapılmasını sağlayan iki derginin ismini anmadan geçmemek lazım: Eleştirel Pedagoji ve Eğitim-Bilim-Toplum. Bu iki dergi eğitimde yaşanan tahribatın hem ülkemizde -4+4+4 yasası, imam hatip okullarındaki artış, eğitimin makbul vatandaşlığa işaret eden baskıcı yapısı vs gibi konuları hatırlayalım- hem de dünyada yol açtığı sorunları ele alarak konuya ilgili dikkat etme ve tartışma açısından ciddi katkıda bulunmuştur.

Bu yıllarda iki yayınevinin özellikle öne çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz: Dipnot ve Kalkedon Yayınları eleştirel ve demokratik eğitim kuramlarına dair ulusal ve uluslararası çalışmalara kucak açarak alanda Türkçe kaynakların çoğalmasını sağladılar. Henry A. Giroux, Michael Apple, Peter McLaren, Glenn Rikowski, Dave Hill, Peter Mayo gibi radikal pedagojinin önemli yazarlarının kitaplarını yayınlayan Dipnot ve Kalkedon’un çabasını takdir etmemek elde değil. Aynı zamanda Türkiyeli eğitimcilerin kitapları da bu dönemde dikkat çekti. Özellikle Fevziye Sayılan, Kemal İnal ve Ahmet Yıldız gibi değerli akademisyenlerin yayınları eğitim konusundaki mevcut perspektifi genişletmiştir.

Okulların ikinci dönemi başlarken BirGün Kitap Eki için hazırladığımız bu dosyada elden geldiğince eleştirel pedagoji tartışmalarına katkıda bulunan kitapları tanıtmaya çalıştık. Bu kısa giriş yazısında bile bazı önemli kitapların ve yazarların isimlerini unutmuş olabiliriz. Her dosyada olduğu gibi eksik bıraktığımız konular ve yazarlar olduğunu bilmenin mahcubiyetiyle hazırladık dosyayı. Yine de bu sayıda yer alan yazıların eleştirel pedagojiye dair okumalarınızda yol gösterici olmasını diliyoruz.

İyi okumalar.